Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 21 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Mazhar Şevket İpşiroğlu ve Suut Kemal Yetkin'in yayına hazırladığı bu eserin Giriş Bölümü'nde Alman filozof Martin Heidegger'in felsefesi hakkında bilgi verildikten sonra 24 Haziran 1929'da Freiburg Üniversitesi'nde verdiği bir açılış dersi Türkçe çevirisiyle aktarılmıştır. Ders "Hiçlik nedir?" sorusunun ortaya atılması, işlenmesi ve cevaplanmasından oluşuyor. Kitaptan bir alıntı: Havf (metafizik ve ontolojik korku) hiçliği ifşa eder. Havf içinde boşlukta yüzüyoruz. Daha açıkça: Varlık, bütünlüğü ile ka
Sevgili Bayan Arendt! Hemen bu akşam size gelmeli ve kalbinize hitap etmeliyim. 35 yaşındaki filozof Martin Heidegger en önemli eseri Varlık ve Zaman üzerinde çalışırken 18 yaşındaki Yahudi öğrencisi Hannah Arendte 1925 yılında yazdığı ilk mektupta bu satırlarla seslenir. Felsefe tarihinin bu en ilgi çekici aşk ilişkisini belgeleyen Mektuplar 1925-1975 başlıklı derlemenin Bakış adlı ilk bölümü, profesörle öğrencinin ilişkilerinin en yoğun dönemi olan 1925-1933 yıllarını yansıtır. Bu bölümün 45 numaralı so
Tükendi
Bir zamanlar verem hastalarının iyileşmek için ziyaret ettiği Davos, birçok önemli kültür ve bilim insanının yer aldığı konferans dizilerine tanıklık etti. Bu kitap da 1929 baharında Heidegger ve Cassirer arasındaki tartışmanın ürünüdür. Üç hafta kadar süren kongrenin büyük olayı bu karşılaşmadır. Toplantıda kimler yoktur ki Levinas, Leo Strauss, Carnap ve daha birçok önemli isim. Tartışmayı önemli kılan diğer bir konu daha vardır: Bu, eski ile yeninin karşılaşması olmakla birlikte, anti-semitist bir parti
Yorumlarının özünü 1927-28 güz döneminde verdiği derslerde oluşturduğu bu kitap Heidegger’in, Kant’ın önemli eseri Saf Aklın Eleştirisi’ne kendi bakış dairesinden yaptığı çözümlemeyi içeriyor. Varlık ve Zaman’ın soru formülasyonunun şekillendirdiği bu bakış açısı, varlık sorusuna bu kez de Kant’ın metni üzerinden uzanıyor. Heidegger, Saf Aklın Eleştirisi’nin kendisi için yalnızca bir sığınak teşkil etmediğini, aynı zamanda Kant’ı, varlık sorusu bağlamında düşünebilmesine imkân tanıdığını da söylüyor.
Yorumlarının özünü 1927-28 güz döneminde verdiği derslerde oluşturduğu bu kitap Heidegger’in, Kant’ın önemli eseri Saf Aklın Eleştirisi’ne kendi bakış dairesinden yaptığı çözümlemeyi içeriyor. Varlık ve Zaman’ın soru formülasyonunun şekillendirdiği bu bakış açısı, varlık sorusuna bu kez de Kant’ın metni üzerinden uzanıyor. Heidegger, Saf Aklın Eleştirisi’nin kendisi için yalnızca bir sığınak teşkil etmediğini, aynı zamanda Kant’ı, varlık sorusu bağlamında düşünebilmesine imkân tanıdığını da söylüyor.
Martin Heidegger'in başyapıtı Varlık ve Zaman 1927 yılında yayımlandı. Bu kitapta Heidegger, insanın dünya içindeki varoluşunu (Dasein'ı) özgün bir yöntem ve terminolojiyle çözümleyip açıkladı. İnsanın varoluşunun zaman ufku içinde açığa çıktığını, bunun da varlığın açımlanması anlamına geldiğini ortaya koydu. Bu sayede Heidegger, özne-nesne ve ruh-beden ayrımının üstesinden gelmeyi hedefleyen bir ontoloji yarattı. Çağdaş felsefenin en önemli yapıtlarından biri olan bu kitapla Heidegger, yalnızca felsef
Martin Heidegger'in 1930/31 akademik yılı güz döneminde Freiburg Üniversitesi'nde verdiği Hegel'in Tinin Fenomenolojisi (Hegels Phänomenologie des Geistes) dersi, Hegel'in ölümünün 100'üncü yıl dönümüne denk gelmişti. Bu çeviri ise Hegel'in doğumunun 250'nci yıl dönümü vesilesiyle yayımlanıyor. Heidegger'in burada uyguladığı yorumlama yöntemi sayesinde, Hegel'in genel olarak spekülatif felsefesi, özel olarak Tinin Fenomenolojisi'ndeki diyalektik yöntemi berrak biçimde ortaya konulmuştur.
Martin Heidegger'in 1930/31 akademik yılı güz döneminde Freiburg Üniversitesi'nde verdiği Hegel'in Tinin Fenomenolojisi (Hegels Phänomenologie des Geistes) dersi, Hegel'in ölümünün 100'üncü yıl dönümüne denk gelmişti. Bu çeviri ise Hegel'in doğumunun 250'nci yıl dönümü vesilesiyle yayımlanıyor. Heidegger'in burada uyguladığı yorumlama yöntemi sayesinde, Hegel'in genel olarak spekülatif felsefesi, özel olarak Tinin Fenomenolojisi'ndeki diyalektik yöntemi berrak biçimde ortaya konulmuştur.
Heidegger'in bu kısa metni bize Aristoteles, Leibniz, Kant ve Heidegger için "neden"in ne olduğunu açıklamaktan öte "Sein und Zeit" (Olmak ve Zaman) adlı yapıtında geçen pek çok kavramın anlaşılmasını sağlıyor. Metinde Heidegger'e göre "ontik" ve "ontolojik" kavramları, bunların arasındaki ayırım, ontik ve ontolojik doğruluğun ne olduğu, doğruluğun önerme doğruluğu olmadığı, aşkınlığın ne olduğu, temellendirme türleri, özgürlüğün ne olduğu ve neden ile özgürlük bağlantısı açıkça belirlenmekte. Yine metinde
Tükendi
"Düşünmek Ne Demektir?", Martin Heidegger'in 1951 ve 1952 yıllarında Freiburg Üniversitesi'nde sunduğu meşhur takrirlerini derlemekte ve Heidegger'in felsefesinin varlık-tarihsel döneminin önemli eserlerinden birini teşkil etmektedir. Bu iki takrirde Heidegger, düşünmenin ne anlama geldiğini ve düşünmenin insanı tarihsel olarak neye/nereye çağırdığını bir arada düşünerek temel varlık-tarihsel düşüncelerini geliştirmektedir. Heidegger'in bu çerçevede sunduğu düşünceleri, sadece düşünmenin ne olduğunu tartış
Martin Heidegger'in başyapıtı Varlık ve Zaman 1927 yılında yayımlandı. Bu kitapta Heidegger, insanın dünya içindeki varoluşunu (Dasein'ı) özgün bir yöntem ve terminolojiyle çözümleyip açıkladı. İnsanın varoluşunun zaman ufku içinde açığa çıktığını, bunun da varlığın açımlanması anlamına geldiğini ortaya koydu. Bu sayede Heidegger, özne-nesne ve ruh-beden ayrımının üstesinden gelmeyi hedefleyen bir ontoloji yarattı. Çağdaş felsefenin en önemli yapıtlarından biri olan bu kitapla Heidegger, yalnızca felsef
Felsefede "varlığın çobanı" unvanını hak ederek kazanmış olan Heidegger'in iki "sıkı" metnini bir arada sunuyoruz: "Teknik ve Dönüş" ile "Özdeşlik ve Ayrım". Heidegger bu "çetrefil" yapıtlarında hep yaptığı üzere felsefenin yeniden düşünceye açılması adına "varlıkbilgisi"ni konuşturuyor: "İnsan ancak varlığın çobanı olarak varlığın hakikatinin başında beklediği zaman, kuru bir bilme isteğine kapılmaksızın, varlık yazgısının sahneye çıkmasını umabilir." Felsefece düşünmenin tarihinde Heidegger'i diğer düşünü
Metafizik nedir? sorusu, Heidegger'in yasami boyunca hep yeniden üzerinde düsündügü, hep yeniden ele aldigi bir soru olmustur. Kitapta, Heidegger tarafindan metafizik konusunda farkli zamanlarda kaleme alinan üç metin ve bu metinlerin anlasilmasina yardimci olan Richard Wisser'in bu metinler üzerine bir yazisi -Almanca ve Türkçe olarak- yer aliyor.
"İnsanın özünü sürdürmesiyle ilgili en yüce hümanist belirlemeler bile, insanın asıl onurunun tecrübesini edinemezler. Bu nedenle 'Varlık ve Zaman'daki Düşünme, hümanizmin karşısındadır. Fakat bu karşıtlık, bu Düşünmenin, kendini insanca olanın karşısına koyduğu ve insanca olmayana evet dediği, gayri insaniliği savunduğu ve insan onurunu alçalttığı anlamına gelmez. Hümanizme karşı düşünülmektedir, çünkü hümanizm insanın humanitas'ını yeterince yüceltmemektedir."
Martin Heidegger'in ünlü eseri "Metafiziğe Giriş" adlı eseri Avesta Yayınları arasında çıktı. Kitap Mesut Keskin tarafından Almancadan Türkçeye çevrildi. Martin Heidegger'in (1889-1976) hayattayken yayınlanan Metafiziğe Giriş (1935 & 1953) kitabı, Sein und Zeit (1927) ile Beiträge (1989) adlı iki temel ve dönem eserinin berisinde külli mefhum bir giriş metni vasfı taşır. Bu eserden sonra Heidegger, fenomenolojiye sırtını döner; ne var ki eser, kendi yoğun içeriği ve atıflarıyla filozofun politik angajmanı
Tükendi
Okumaları, dayanakları, eleştirileri ve hesap-dışı tartışmalarına bakıldığında Heidegger'in düşünce hareketi, Sokrates öncesi filozoflardan Platon ve Aristoteles'e, Descartes, Kant, Leibniz, Hegel, Schelling, Nietzsche, Brentano, Lotze, Natorp, Lask, Rickert, Dilthey ve Husserl'e uzanan bir felsefe tarihinde zikzaklar çizer. Garp felsefesinin Yunan başlangıçlarının latinleştirilmesine yönelik köklü genel eleştirisine rağmen Heidegger, Orta Çağda Augustinus, Thomas ve Luther düşüncesine ve bilhassa Meister E
Tükendi
"Eserin sanatçıya kaynak olmasına göre, sanatçının esere köken olması ne kadar gerekli ise, başka bir tarzda da olsa, sanatın sanatçı ve eser için köken olması o oranda gereklidir. Sanat kaynak olabilir mi? Sanat nerede ve nasıl vardır? Sanat, gerçek herhangi bir şeyin tekabül etmediği bir sözcüktür. Bu, gerçekten sanattan olanları yani eser ve sanatçıları içerisine koy-duğumuz bir çerçeve tasarımı olabilir: Eğer sanat kavramı çerçeve bir tasarımdan daha fazla şeyler anlatıyorsa, sanat kelimesiyle anlatılan
Tükendi
Tehlike altındayız; bir zamanlar yurt diye bellediğimiz çözülüyor, çöküyor. Yurda benzemeyenin gücü insanı o denli alt etti ki, insan buna karşı hiçbir şey yapamıyor. [Peki,] yurda benzemeyenin üzerimize gelişi karşısında nasıl savunmaya geçebiliriz? Ancak yurda özgü olanı sağlıklı tutan ve koruyan güçleri sürekli uyararak; yurda özgü olanın güç kaynaklarını akıtarak ve bu akışa uygun, doğru yolu sağlayarak. Bu [savunma, bizi] çevreleyen doğa güçleri ve tarihsel mirasın korunmasının el ele gitti
Tükendi
Görüşleri kabul edilsin edilmesin, kısmen eleştirilsin veya toptan reddedilsin Martin Heidegger, bugün dünyanın geldiği nokta açısından, çağdaş düşünürler arasında en fazla anlaşılmaya muhtaç olanlardan biridir. Elinizdeki kitap, kendi anadilinde olduğu gibi, çevrildiği bütün dillerde de anlaşılmazlıkla yaftalanarak takdim edilen düşünürün önündeki bu sıfatın ağırlığını bir nebze olsun hafifletebilmek için, en fazla bir bu kadar daha tutan hazır malzemenin dışarıda bırakılmasıyla ve sahasında en yetkin m
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 21 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1