Hepsi çeşitli açılardan Türkiye'de devlet-toplum ilişkisini çözümlemeyi amaçlayan yazıların oluşturduğu bir kitap bu. Ahmet İnsel, bir yanda Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran ve sürdüren kadroların öbür yanda "sivil" politikacıların yeraldığı iktidar ilişkileri ve çatışmalarına eğiliyor, Türkiye devletinin başlıca nitelikleri üzerinde duruyor. Ama asıl önemlisi, devletin toplum hayatına, toplumsal gelişmeye vurduğu damgaya ve topluma dayattığı ilişkiye dikkat çekiyor. Türkiye toplumunun son yıllarda yoğun
İktisat ideolojisinin en dogmatik ve saldırgan mezhebini oluşturan
neo-liberalizm, 1980'lerde bir çığ gibi tüm dünyayı kapladı. Bu dalga
kapitalizmde de ciddi dönüşümlere yol açtı. Sosyal adalet amaçlı
büyüme hedeflerinin gündemden kalkmasına, yeni bir Ortaçağ veya
vahşi kapitalizm görünümü sunan malî sermaye birikimi rejiminin
küreselleşerek toplumlara egemen olmasına tanık olundu. Neoliberal
söylem, yeni bir sınıf hegemonyasının küstah diliydi. ?Hâkim
ve düzenleyici piyasalar" tehdidiyle, toplumun iktisad
Siyaset: Kavramlar, Kurumlar, Süreçler artık klasikleşmiş sayılan konuları dışarıda bırakmadan ancak bu konuları yeni tartışma yöntemleri ve amaçlarıyla değerlendirmeyi hedefleyen metinlerden oluşuyor. Metinler kavram, kurum ve süreçlerin devlet veya iktidar merkezli değil, toplum odaklı belirlenmelerine ve sıralanmalarına özen gösteriyor.
Siyaset: Kavramlar, Kurumlar, Süreçler siyaset biliminde klasik ve temel sayılan kavram ve tartışmaları ele alırken, yerel bilgiyi sorgulama süreçlerine dahil eden, eleş
Günümüzde şiddet çoğu zaman aşırı biçimler alıyor. Bunun üzerine
düşünmek şiddet, siyaset ve medeniyet üzerine düşünmek demek.
Geleceğin belirsizleştiği, içine kapanma ve nefret eğilimlerinin arttığı
bir dönemde, şiddete başvurmanın cazibesine kapılmaya yol açacak
tarihten devraldığımız iblislere teslim olmamak nasıl mümkün olabilir?
Bunun için güvenlikçi ve otoriter reflekslere, değişime direniş üzerine
düşünmek ertelenemez bir ihtiyaç. Aynı zamanda bu kopma anları
bir bellek çalışması gereğini gündeme get
Sosyalizm idealinin ortaya çıkışının üzerinden daha iki yüzyıl geçmedi.
İnsanlık tarihi açısından çok kısa ama kapsamlı bir değerlendirme yapacak kadar uzun bir süre bu. 19. yüzyıl sosyalistleriyle bugün hâlâ birçok sorunumuz ortak. Kapitalist bir sistemin yarattığı sorunlar bunlar. Buna karşılık yüz veya yüz elli yıl önceki sosyalistlerle aramızda önemli bir fark var: Biz sosyalizm idealini taşıyarak iktidar olmuş, devrim gerçekleştirmiş ülkelerde ortaya çıkan sonuçları biliyoruz. Ütopyanın belli koşullard
Ermeniler ve Türkler arasında geçmişte yaşananları yüz yüze konuşmak artık mümkün mü? Acıları paylaşmak, yaşananları anlamak ve insanlığa aykırı ne yapılmışsa teşhir etmek... Bugün böyle bir dönemin eşiğindeyiz. Bunun için her şeyden önce hiçbir tabunun esiri olmadan konuşmaya, dertleşmeye, keşfetmeye, öğrenmeye, anlamaya ihtiyacımız var. Ahmet İnsel ve Michel Marian bunları yapmaya uğraşıyorlar. Suni bir konsensüse teslim olmadan ve ortak değerlendirmeleri yanında farklı görüşlerini hasır altı etmeden birb
Hepsi çeşitli açılardan Türkiyede devlet-toplum ilişkisini çözümlemeyi amaçlayan yazıların oluşturduğu bir kitap bu. Ahmet İnsel, bir yanda Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran ve sürdüren kadroların öbür yanda sivil politikacıların yeraldığı iktidar ilişkileri ve çatışmalarına eğiliyor, Türkiye devletinin başlıca nitelikleri üzerinde duruyor. Ama asıl önemlisi, devletin toplum hayatına, toplumsal gelişmeye vurduğu damgaya ve topluma dayattığı ilişkiye dikkat çekiyor. Türkiye toplumunun son yıllarda yoğun
Ordu, Türkiye siyasetinde bilinen ağırlığının yanısıra, iktisadi alanda da OYAK ile doğrudan, savunma sanayii ile de dolaylı olarak hayli etkin bir öznedir. Bu güç, Türkiye toplumunun tarihsel-kültürel kimlik tasavvurundaki militer değerlerden beslenmiş ve orduyu kurum olarak -halen de sürmekte olan- hegemonik konumuna getirmiştir. Bu konumu nedeniyle ordu hakkında nesnel-eleştirel bilgi ve yorum kanalları kıt ve kısıtlı kalmış, hattâ tabu sayılagelmiştir. Ancak son yıllarda dünyada ve Türkiyede meydana gel
İktisat ideolojisi modern toplumların tahayyül dünyasına damgasını vurdu. Bu ideolojinin eleştirisi başka bir toplumsal ilişki düzeni hayal edebilmenin kaçınılmaz ilk adımını oluşturuyor. İnsanların özünde iktisadî dürtüler mi yatıyor? İktisadî ilişkiler modern toplumların altyapısını mı oluşturuyor? Bu sorular, modern toplumsal tahayyülün inanç dünyasını sarsmak ve toplumsal pratikten türeyen, ama doğal ya da nesnel kurallar kılığında geri dönüp toplumsal pratiği belirleyen iktisat simgeselini sorgulanab
Bugün sol kavramı ne anlam ifade ediyor? Dünyada solla sağı ayıran nedir? Geçmişte bunlar neydi, ileride ne olacaklar? Sol ve sağ kavramlarının, insanlık tarihinde sürekli geçerli olmuş, evrensel içerikleri mi var? Yoksa modern zamanlarda ve Batı Avrupada son üç yüzyıl içinde meydana gelen toplumsal oluşumlara özgü simgeler mi?
Bu kitapta, sosyalizmi etik bir sorumluluk olarak kabul eden, demokrasiyi sadece bir araç değil, sınırları sürekli genişleyen bir amaç, bir toplumsal hareketlilik ilkesi olarak g
Devlet, hayatımızı kontrol eden en temel kavramlardan / kurumlardan biri. Dündelik hayatımızda sık sık sözünü etmemize ve hemen her gün muhtelif devlet temsilcilerinin teorik ve pratik beyanlarına maruz kalmamıza rağmen ne tuhaftır ki üzerinde çok az düşünüyoruz. Tıpkı hayatla kurduğumuz ilişkinin niteliği hakkında çok az düşündüğümüz gibi...
Ahmet İnsel Türkçede çok az telaffuz edilen tezler içeren bu kitabında "Osmanlıdan günümüze devlet"i, iktisat ve toplum bağlamında düşünüyor. Öncelikle iktisadın ken
Toplam 11 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.