Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 20 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Sadece çarpma ânında tüm algılarımın ne kadar keskinleştiğini hatırlıyorum. Dünya farklı bir yer gibi görünmüştü gözüme, düşüncelerim dışında her şey yavaşlamış hatta durmuştu. İnsanların yüzlerinde dehşet vardı ve ben ölüm öncesi iyimserlik denilen kavramın varlığından haberdar değildim. Evet var böyle bir şey. Artık öğrendiniz. Ölmeden önceki son saniyelerinizde asla ölmeyeceğinizi düşüneceksiniz. Son ânın içindeymiş sonsuzluk. Tek katlı, bahçeli evlerin olduğu otoban kenarındaki gizemli mahalleden oyunc
"Bakın, siz bedenen ölmüş birini zihninizin içine aldınız, onu konuk ediyorsunuz. Ev sahibisiniz. Bu ilişkide tüm denetim sizin elinizde olmalı. Yani zihninizin içinde ona ne kadar yer açacağınız, onunla ne kadar özelinizi paylaşacağınız hep size ait kararlar. Şimdilik zihninizde yaşamasına izin verdiniz. Dilerseniz ona gözlerinizle bakmayı öğretebilirsiniz. Bedensel deneyimlerinize ortak edebilirsiniz." "Nasıl?" "Çok zor değil. Sözcüklerle..." "Konuşarak mı?" "Sözcüklerin gücünü küçümsemeyin. Zihnimizdeki
Buraya ait olamamaktan yoruldum. Ama gidemiyorum da... Parise de ait değilim çünkü. Charles, Marcel, Evelyn, Margaret, hepsi başka bir yere ait olmanın güveniyle istedikleri yere gidebiliyorlar. Gittikleri yerde de durmayacaklar belli ki. Ben onlara benzesem de onlardan biri değilim. Acı bir tecrübe. Hayaletlerin niçin kimi binalarda hapis kaldığını şimdi anladım. Ben ve benim gibiler bu şehrin hayaletleri. Melez mahluklar. Onlarsa seyyah. Çoktan bitmiş bir hikâyeyi tekrar yaşamak isteyen eğlence düşkünleri
Sokak lambasının aydınlattığı girişte, gemi tarifesinin yanında asılı olan semt haritası dikkatimi çekti. Kırmızı bir noktanın yanında "Buradasınız" yazılıydı. Ağır ceza reisinin titreyen parmaklarıyla bu kırmızı noktaya dokunduğunu, "Buradayım ama burası neresi?" diye mırıldandığını duyar gibi oldum. Mevsimlerin hızla değiştiği, hayatın akıp geçtiği bir kış gecesi kaybolan yaşlı komşusunu aramaya çıkan bir adam, yaşadığı mahallenin bildik sokaklarında tekinsiz bir yolculuğa sürüklenir. "78 Nova"nın kadife
Başkalarını nasıl gördüğümü biliyor musun? Nereden bileceksin ki... İnsan sadece kendi gözleriyle yanılır. Bulanık bir aşk yaşamıştım bir zamanlar. Beni yanılgılara sürüklemişti. Hayatın anlamını bulduğumu düşündürtmüştü. Sen inanmazdın, ama bir şey demezdin. Suskunluğunu hiç bölmedim o yüzden. Sen sustukça, ben insan aklının olmadığı bir yere gitmek isterdim: Dünyayı anlamlandıran bakışın olmadığı, ağaçlarının iç boşluğuma doğru büyüdüğü... Şehrin ve hayatın onları sıkıştırdığı köşeden kaçarak, hayal kurar
Tükendi
Modern edebiyatımızın etkili kalemlerinden Murat Gülsoy, türler arasında gezinirken yazıdan bir aynaya bakmaya davet eder bizi. Sayfaları heyecanla çevirirken kâh zamane bireyinin hali pür melaliyle yüzleşmeye çağrılırız kâh yazıdan bir dünyanın sırlarına ortak oluruz. Hazır yanıtların değil soruların yazarı olmayı seçen Murat Gülsoy, Sevgilinin Geciken Ölümünde aşkın büyübozumuna kalkışıyor. Bu Kitabı Çalından tanıdığımız Gazeteci Cem, bitkisel hayata girmiş olan biricik aşkı Serapa bakmak üzere kendini d
Tükendi
Bir kitabın bize yeni bir dünyanın kapılarını aralamasını ya da kendi deneyimimize farklı ve daha parlak bir ışık tutmasını bekleriz çoğu kez. Çaresiz bir anlam arayışıdır bu. Murat Gülsoy, İstanbul'da Bir Merhamet Haftası'nda, bu çaresizliğin insani boyutunu aramaya çıkarken okurlarını da peşinden sürüklüyor. Kimi zaman ürkek, kimi zaman saldırgan kahramanları, kimi zaman şiirsel, kimi zaman mekanik üsluplarıyla bizi "bakmaya" davet ediyorlar. Ancak, Gülsoy'un edebiyatı, röntgenci heveslerden uzakta, arka
Hiçbiri, tüm o gecelerin içindeki büyülü 602. gece kadar altüst edici değildir. Yazma eylemi üzerine düşünmeye devam eden Murat Gülsoy, bu kez Borges'in sözünü ettiği o büyülü gecenin izini sürerek, genel olarak sanat ve özel olarak edebiyatta temsil meselesinin açtığı kapıdan giriyor yazının bahçesine. Bu bahçede, kendi içine doğru genişleyen resimler, sonsuzluğa doğru düşme hissi veren hikâyeler, roman kahramanı olduğunun farkında olan metakurmaca karakterler, kendinin aynası olan metinler arasında gezini
Uzak geçmişten süzülüp gelen ´Neşideler Neşidesi´ydi Gaye. Ben, eski, mutlu bir Amerikan filmi: Kahramanlarının aptallık derecesinde saf ve iyi niyetli oldukları o stüdyo filmlerinin sahte yağmurlu sokakları kadar içli, aşk dışında hiçbir seçeneğe yüz vermeden korkusuzca sigara içen jönleri kadar kararlıydım. Gözükaraydım. Aynaya baktığımda tanınmayacak kadar değişmiş olduğumu gördüm. Gaye bana baktığında ne görüyorsa o olmuştum. Başka insanlarla yaşarken varlığını hissettiğim kuşkulardan örülmüş o şeffaf d
Kurmacanın Bilinen Sırları ve İhlal Edilebilir Kuralları Murat Gülsoy, Bu Kitabı Çalın adlı yapıtıyla Sait Faik Hikâye Armağanı na, ilk romanı Bu Filmin Kötü Adamı Benim ile de Yunus Nadi Roman Ödülü ne değer görülmüştü. Gülsoy, Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık adlı bu yeni kitabıyla, yazı serüveninin en başından beri attığı tüm adımlara basarak geri dönüyor, yalnızca kitapları değil dünyanın kendisini de bir metin olarak okuyan bir edebiyat geleneğinin izini sürüyor. Bir süredir vermekte olduğu yaratıcı yaz
Yüzü olmayan adam rollerine çıkıyorum artık. Bu saatten sonra, karanlıkta her şey, her şeye dönüşebilir. Ay ışığı vurduğunda bir garip Âdem. Karanlıkta yüzü olmayan adam. Daktilonun gırtlağını sıkıyorum. Babamdan kalma. Baba, oğul ve kutsal roman adına, diye haykırarak saldırıyorum yazmaya. Yaşlı metal bacaklar titriyor. Üst üste basıyor a ve e harflerini. Âdæm çıkıyor siyah maddeden pırıl pırıl. Ara tür. Melez. Parçalı bir resim. Murat Gülsoy okurları bilir: Âlemler Süreklidir. Zamanda kaybolan Tanpınar, o
Geçtiğimiz yıl yayınlanan ilk öykü kitabı Oysa Herkes Kendisiyle Meşgul ile dikkat çeken Murat Gülsoy, genç kuşak öykücüleri arasında yetkin üslubu, özgün konularıyla, kendisine yer açacağının işaretlerini vermişti. Murat Gülsoyun ikinci kitabı olan Bu Kitabı Çalın, yine birbirinden bağımsız görünen öyküler içerse de, bir bütünlük duygusu yaratıyor. Klasik öykü tadında metinler sunan Murat Gülsoyun öyküleri, olaysız gelişen çağdaş öykünün durgunluğunu taşımıyor; onunkiler tam tersine olay üzerine kuruluyor.
Camdan bir kutunun içinde kısılı kalmış gibiydi. Başının üzerini yokladı, orada da camdan bir tavan vardı belli ki. Görünmeyen duvarı yumrukluyor, bağırarak yardım istiyordu. Ama kutu sımsıkı kapalı olduğu için sesini duyuramıyordu sanki. Birden başının üzerinde bir ağırlık hissetti, elini kaldırdı, tavan hareket ediyordu. Yavaş yavaş bir piston gibi aşağı iniyordu. Önce direnmeye çalıştı ama görünmeyen tavan güçlüydü. Fırtınalı bir gecede eskici Kerem'in dükkânında bir araya gelen eski lise arkadaşları ge
Nazım Hikmet, başyapıtı Memleketimden İnsan Manzaraları'nda 1908'den 1945'e kadar uzanan bir zaman diliminde üç yüzden fazla karakter üzerinden Türkiye'nin hikayesini anlatır. 70 yıl aradan sonra, Nazım'ın insan manzaralarından esinlenerek Açık Radyo ve Boğaziçi Üniversitesi Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi işbirliğiyle gerçekleştirilen proje kitapta, bu sefer insanlardan kendi hikayelerini anlatmalarını istedik. Türkiye Hikâyelerini Anlatıyor tıpkı Paul Auster'ın Babamın Tanrı Olduğunu San
Hiç kimse kaybolmak istemiyor bu karanlık denizde, ama bu deniz son, hatta tek hakikat. Geminin sulara gömülmesinden önceki anların tasavvuru her zihnin kaçınılmaz meşguliyetidir. Sonucu belli bir meşguliyettir bu, bir gün bitecektir. Ama edebiyatta ölüme giden yolu, ölüm ânını ve ölümün kendisini düşünen karakterler ölümsüzlüğün ta kendisidir. Murat Gülsoy Nisyanda bunu yapıyor, ölümü ölümsüzleştiriyor. Alışılmadık bir Gülsoy kitabı bu, müthiş çekici ve sarsıcı. Anbean karanlık denizin sularına batan, g
Tükendi
İlk öykü kitabıyla Can okurlarının karşısına çıkan Murat Gülsoy, genç bir öykücü; Hayalet Gemi adlı edebiyat dergisi okurlarının yakından tanıdığı bir isim. Oysa Herkes Kendisiyle Meşgul´de on iki öykü yer alıyor. Bu öyküler, ağırlıklı olarak ´yazı´ ve ´oyun´ temaları üzerine odaklanmış. Murat Gülsoy´un öykülerinde göze çarpan bir özellik de ironi ve kara mizaha çokça yer verilmesi. Öykülerinde insanları şaşırtmayı sevdiğini söyleyen yazar, sürprizli, beklenmedik sonlarla, ilginç kurgularla çıkıyor karşımız
Benliğimizin sınırlarını kimi kez gönüllü olarak kaybederiz kimi kez istemeden. Sadece bir başkasıyla değil, bizi saran dünyayla da kucaklaşma, bir başkasında erime çoğu kez bir haz duygusuyla özdeşleştirilir. Oysa acının sınırları tam da burada başlar. Murat Gülsoy, bir origami ustası gibi, düz bir kâğıtla başladığı anlatısını katman katman çoğaltarak kahramanlarının ironik dünyasının kederle malul hikâyesini kuruyor. İki boyutlu sandığımız bir dünyanın karanlık dehlizlerine doğru ilerlerken yaklaşmakta ol
Hiçbiri, tüm o gecelerin içindeki büyülü 602. gece kadar altüst edici değildir. Yazma eylemi üzerine düşünmeye devam eden Murat Gülsoy, bu kez Borges'in sözünü ettiği o büyülü gecenin izini sürerek, genel olarak sanat ve özel olarak edebiyatta temsil meselesinin açtığı kapıdan giriyor yazının bahçesine. Bu bahçede, kendi içine doğru genişleyen resimler, sonsuzluğa doğru düşme hissi veren hikâyeler, roman kahramanı olduğunun farkında olan metakurmaca karakterler, kendinin aynası olan metinler arasında gezini
Tükendi
Binbir Gece Mektuplarındaki öyküler, tıpkı Binbir Gece Masallarında olduğu gibi düşlerin, hayallerin, inanılırla inanılmazın birbirine dolandığı, gerçeküstü bir uzama götürüyor okuru. Alabildiğine özgür bir anlatımla, yabancısı olduğumuz, ama bir o kadar da kendimize yakın bulduğumuz insanların iç dünyalarının kapılarını aralarken, kendi içimizde kilit altında tutulmuş duyguları, saplantıları, korkuları, fantezileri de özgür bırakıyor. İç içe açılan hikâyeler, hepimizin hikâyesinin gerisinde başka hikâyeler
Tükendi
´Ne o gece geldi, ne de bir başka gece... Sonradan çok düşündüm. Bu hikaye böyle bitemez. Evet, elimde hiçbir delil kalmadı; evet, o gün mucizevi şekilde bulduğum mahallenin yolunu bir daha keşfedemedim; evet, telefonum bir daha çalmadı... Ama yine de içimde bir umut var. Henüz beni kimin arayıp o adresi verdiğini bilmiyorum. Bitmiş bir hikayeyi yeniden canlandıran o esrarlı kişi bunu yine yapabilir; bir fırsat daha verebilir. Yeterince istersem ve yeterince sabredersem... Mademki beni düşünen biri var... K
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 20 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1