Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 8 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Rüşvet alıyorlar, füzeler yağdırıyorlar, ölüme tapıyorlar – bunların hiçbiri yeni değil. Yeni olan şu: Kendilerini suçlu hissetmiyorlar. Nobel Ödüllü yazar Heinrich Böll’ün son romanı okuru 1980’li yıllara, Bonn’da Ren Nehri kıyısındaki seçkin villalara götürüyor. Politikacıların, bankerlerin, aristokratların yaşadığı bu evlerde bu kez başroller ipleri elinde tutanlarda değil, iktidar oyunlarını ve entrikalarla dolu bir dönemi sorgulayan eşlerinde ve sevgililerindedir. İşledikleri suçları ve yolsuzlukla
İkinci Dünya Savaşı´nı bir piyade eri olarak yaşayıp savaştan ve militarizmden daha saçma bir şey olamaz kararına varan Heinrich Böll´ün bu kısa romanı, 1949´da yayımlandı. Alman ordusunun bütün cephelerde çökmeye başladığı günlerde, Andreas adında gencecik bir Alman eri cepheye katılma emrini alır. Kesin bir ölüme gittiğini kafasında bir saplantı olarak taşıyan Andreas, bindiği trenin bir ara istasyonda kaldığı saatlerde, bir randevu evinde genç bir Polonyalı kızla buluşur. Andreas ne kadar zorlama bir ask
"Mermiler vınlayarak kıl payı farkla yanından, üzerinden geçiyordu. Arkasında camlar şangırdıyor, ahşap binalar parçalanıp birbirinden ayrılıyor, evin birinde bir kadın haykırıyor, çevresinde sıva topakları ile kalas parçaları uçuşuyordu... Yattığı yerde kaldı, bir an için bütün yaşantısı döndü dolaştı gözlerinin önünde. Sözü edilemeyecek tekdüze acılar ve aşağılamalarla dolu bir kaleydoskop. Bir mermi gelip bir samanlığın çatısındaki kalasa çarptı, büyük ahşap bina saman balyalarıyla birlikte Greck´in üze
İkinci Dünya Savaşı sonrası Alman yazarlarının en ünlülerinden biri olan Heinrich Böll, bu ünlü romanında, savaştan hemen sonra baş gösteren zor yıllardaki ekmek kavgasından bir kesit veriyor. Savaşın yıkıcı bir güçle sarsmış olduğu değerler ne olursa olsun, romanın başkişisi, insanca yaşamak için zor yılları deneme, zorlama, üstesinden gelme çabası içindedir. Savaş sonrası Almanyasının yoksulluk ve güçlükler ortamında kendine nasıl bir yol seçecektir? Almanya´nın en bunalımlı dönemi ve bu ezici dönem içind
Tükendi
İnsanoğlu neden çalışır? İhtiyaçlarını karşılayabilmek için mi, yoksa ihtiyaçlarından çok daha fazlasına ulaşabilmek için mi? Peki, kendini yormayıp açgözlü davranmadan huzur içinde bir yaşam sürdürebilmek çok mu zor? 1972 Nobel Edebiyat Ödülünün sahibi Heinrich Böllün efsanevi hikâyesi, ünlü Fransız yazar Bernard Friotnun çizgi roman uyarlaması ve Emile Bravonun göz alıcı resimleriyle yeniden hayat buluyor. Yaşlı balıkçı limandaki kayığında uyuklarken, meraklı bir turistin fotoğraf makinesinden yüksele
Senin yerine bakanlıkta oturabilirdim. Ya da onun gençliğinde yaptığını yapabilirdim: senin gibi pisliklerin kıçını tutuşturmak için bombalar atmak. Ama dokuz buçuktan on bire kadar bilardo oynamak istiyorsa buyursun oynasın, ben de kimsenin onu rahatsız etmemesini sağlamak için buradayım. Kepçeler dolusu kabalık yedim ben, kilolarca tatsızlığa sabırla dayandım, zina yapanları ve homoları listeme yazdım, çıldırmış evli kadınlar ve boynuzlanmış kocaların icabına baktım bunları beşikte öğrendiğimi sanma sakı
Tükendi
Heinrich Böll, İkinci Dünya Savaşı yıllarını anlattığı eserlerinde, anlamsız yere ölüme giden, katılmak zorunda bırakıldıkları savaşı gönülsüz sürdüren insanların korkularını, nefretlerini ve savaşın onların yazgılarını nasıl çizdiğini anlatır. Yolcu, Spartaya Varırsan Eğerde yer alan öyküler, savaş alanlarında değil de okuldan bozma hastanelerde, tıklım tıklım askerle dolu trenlerde, istasyonlarda, bombalanmış kentlerde, yoksul evlerdeki küçük insanların acılarını dile getiriyor. Böll, bu öykülerinde yalın
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 8 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1