Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 10 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Üzerinde doğulan topraktır vatan. İlk soluğu nerede aldıysa insan, evi orasıdır. Balkanlarda yaşayan Türkler için de vatan bildikleri topraklar oralardı. Drina İkinci Dünya Savaşının sert rüzgârları insanları savurup köklerinden koparmadan önce sokaklarında gezen Türkler, gün gelip o sokaklarda cehennem azabı çekeceklerini bilemezlerdi. O güne kadar barış içinde yaşanan topraklarda artık istenmez olmuşlardı. Canlarını kurtarmak için kaçmaktan başka çareleri yoktu. Drinada Son Gün, Faik Baysalın usta kale
Tükendi
Her türlü çıkar ilişkileri, soygunlar, "vatan-millet-kutsal değerler" adına çevrilen dolaplar yozlaşmanın hem nedeni hem sonucu olurken gündelik yaşamın temel ilkesini de oluşturmaya yönelirler. Adliye tarihine "Tabut Davası", halkın deyimiyle "Yeğen Çıkmazı" olarak geçen bir olay Voli ile romana dönüşüyor: İşadamlarının, politikacıların, kamu görevlilerinin ve gerçeklerin ortaya çıkmasından tedirgin olan "karanlık" çevrelerin içinde devindikleri yengeç sepeti. "Şer" güçlerinin yavaş yavaş karanlıklara gömü
Tükendi
Faik Baysal, çevresini, çağdaşlarını etkileyen roman ve hikâyeleriyle olduğu kadar şiirleriyle de öne çıkmış; eserlerinde toplumun sorunlarını, çarpık düzenin eleştirilerini, kısacası insanın ve yaşamın tüm hâllerini gerçekçilikle ele almıştır. Yazarın bu toplumsal-gerçekçi tavrı Ateşi Yakanlarda da dikkati çekmektedir. Sokaklarda, insanların vahşice öldürüldüğü; yıllarca yan yana yaşamış halkların, sebebini kimsenin açıklayamadığı bir şekilde, aniden birbirine düşman kesildiği bir dönemde, romanın kahrama
Faik Baysal, çevresini, çağdaşlarını etkileyen roman ve hikâyeleriyle olduğu kadar şiirleriyle de öne çıkmış eserlerinde toplumun sorunlarını ele almış, çarpık düzeni eleştirmiştir. Gelenekselle modern arasındaki çatışmayı irdelerken, toplumsal gerçekçi tavrını farklı bakış açısıyla birleştirerek hikâyelerine taşımıştır."Ilgaz Teyze Öldü"de toplumun farklı kesimlerinden gelen yalnız, suskun ve kenara itilmiş insanların hayatları anlatılıyor. Bu insanlar aracılığıyla Faik Baysal, toplumsal eleştirilerini di
İşlemediği bir cinayet yüzünden; haksız şekilde cezalandırılılan bir insanın, yirmi üç yıl sonra salıverildiğinde ilk gördüğü dünya: "Mavilikler ortasında uçmaya hazırlanan, bembeyaz dev bir kuşa benzeyen kızkulesi, yepyeni binalarıyla güzelim yeşillikleri bir canavar gibi yutuveren Üsküdar, gemiler, vapurlar, oraya buraya serpilmiş balıkçı sandalları, güneşi kayalara çarparak tuzla buz eden dalgalar, beş yüz yıldan beri hiç yaşlanmayan martılar, minarelerin arasında bulut bulut geçen güvercinler..." Dar
Tükendi
Madam Bambu, çağrıştırdığının tersine, bir kadının değil, yapayalnız kalmış bir yaşlı adamın romanı. Senar Kul, altmış yaşın üzerinde, Belediye Mezbahasından emekli bir veteriner hekimdir. Karısı ölünce, girdiği bunalımdan kendi çabalarıyla çıkamaz ve doktora başvurur. Doktor, yaşamında bir değişiklik yapmasını önerir; uzun bir tatil iyi gelecektir. Ama kesinlikle yalnızlıktan kurtulmalı, yeniden evlenmelidir. Karısından başka kadın tanımamış, mesleğini de hiç sevmemiş, sosyalist görüşlü, kadınları yalnızca
Tükendi
Yani bir çocuk doğar doğmaz onun kafasıyla kalbini bir yığın saçmalıklar ve yalanlarla doldurmaya başlıyoruz. Kalbini değil de yumruklarını kullanması için elimizden geleni yapıyoruz. Bunun en büyük sorumluları da sapık din adamlarıyla, politikacılardır. İnsanları bunların ellerinden kurtarmak gerek. Din ve politika birleştirici olmalı, ayırıcı ve bölücü değil. Bence bütün tarih kitaplarını yakmalı, yeni kuşaklara atalarının yaptığı rezillikleri okutmamalı. Tito´dan önce büyük Yugoslavya, Alman faşizminin
Tükendi
Elleri Sesinin Rengindeydi, Faik Baysal´ın yeni yazdığı ve hiçbir yerde yayımlanmamış öykülerinden oluşan en son kitabı. Genellikle uzun soluklu olan bu öykülerde konular kadın ağırlıklı olmakla birlikte toplumun duyarsızlığı karşısında ezilen, haksızlığa uğrayan, acı çeken, derdini kimseye anlatamayan insanın dramında günümüzün siyasal, çarpık ve karanlık bir tablosu da sergilenmektedir. "İş bulamayınca çıldırmıştı birdenbire. Devlet ne yapmıştı ya? Ne yapacak? Almanlar Trakya´ya saldıracak korkusuyla adam
Tükendi
Sarduvan, 1944 yılında yayımlandığı zaman, bir anda romancılığımızın temel taşları arasına girmişti. Ancak o yıllarda bu ilginç romanın yayımlanması pek çok sorunu da birlikte getirmişti. Yayıncılar, kitabın bazı bölümlerini sakıncalı bulmuşlar ve yayımlamaya yanaşmamışlardı. Sonunda kitaptan yüz sayfalık bir bölüm çıkarılmış ve kitap eksikli olarak yayımlanmıştı. Bu yaralı durumuyla bile Sarduvan, o günlerde büyük yankılar uyandırmış, büyük övgülerin yanısıra, büyük tepkiler de görmüştü. Değerli romancımız
Tükendi
Faik Baysal, bu yapıtındaki öykülerinde gündelik yaşamlarını sürdüren sıradan kişilerden çok, belirgin ve canlı tipler üstünde duruyor. Gerçeği ve yaşadığımız toplum sorunlarını, insanın üstündeki etkileri ve yansımaları yönünden araştırıyor. Yazar için önemsenmesi gereken, insanları acımasız ve vurdumduymaz sermayenin yalan dolanlarla ne kılığa soktuğudur. Kestaneci Rahim ve Azap Baba, bu determinizmin en canlı tipleridir. Kırmızı Sardunya adlı gerçek bir olaydan yola çıkılarak yazılan öyküdeki, tüm aile b
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 10 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1