Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 14 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Artık yazamaz olmuş, sözü yitirmiş bir yazar. Tutkulu bir bilim kadını olan karısı ve kendisine dayatılan başarı ölçütlerini reddedip, dünyayı saran şiddetten kaçmak için uzak adalara sığınan oğulları. Destanların çağrısı ve ezilmişliğin isyanıyla çıktığı dağların şiddetinden kaçan bir Kürt genci. Töreden kaçan gencecik bir kız. Bir itirafçı. İstanbul´da, bir canlı bombanın kör saldırısında parçaları dört bir yana dağılan bir yabancı. Güneydoğu´da bir şehir, özel bir kadın, özel bir yaşam. Norveç´te küçücük
İnsan 80 yaşına varıp da yaşayacak az zamanı kaldığında bir ömrün bütün çabalarının, umutlarının, acılarının, sevinçlerinin sıfırlanmasını kabullenemiyor. Yaşamımın anlamı neydi sorusuna, hiçbir anlamı yoktu, cevabını vermenin ağırlığına dayanamıyor O zaman, bir virüsün yıkıcılığından medet umuyor, insanlığın bu enkazın altından kalkabileceği, başka bir dünyayı mümkün kılabileceği umuduna sarılıyor bir an, ama sadece bir an. Oya Baydar'ın, 2020 yılında tüm dünyayı kasıp kavuran pandeminin ilk günlerinden
Hangisi gerçek hayatım benim? Kendi yaşadığım mı, onun anlattığı mı? Ünü dünyayı sarmış Türkiyeli bir primadonna, bir diva... Onunla ilgili her türlü fotoğrafı, ses kaydını, gazete kupürünü toplamayı hayatının amacı edinmiş, tutkulu hayranı bir müzik öğretmeni... Annesinin izini süren genç bir kadın...Eski fotoğrafların ayrıntılarında gizli, derin bir sır: sadece Divanın yaşamının değil, Türkiyenin yakın tarihinin puslu, karanlık bir kesiti... Muhteşem hayatlar, parlak dekorların arkasında neler saklar? Mu
Çöplüğün Generali, hayalî ancak bize çok tanıdık bir ülkede geçiyor. İşte bu ülkede, günün birinde, çöplüklerde, boş arazilerde gömülüp bırakılmış bombalar, mermiler bulunmaya başlar. Bu durum bir yazarın dikkatini çeker ve yazar, bu konunun çevresinde bir roman yazmaya koyulur. Ne var ki romanını tamamlayamadan kaybolacaktır. Sesimi duyurabilmek için bağırmaya başlıyorum: O gün, orada olanları bilen biri var! O gün orada olanları hatırlayan biri var! Her şey yazılmış, her şey anlatılmış! Yazılmayan, anl
Tükendi
Eğer duyuyorsanız, anlıyorsanız; bir zamanlar sekiz milyar insanın, yüz milyarlarca bitkinin, böceğin, hayvanın yaşadığı Dünya gezegeninde, henüz yıkılmamış, sulara gömülmemiş karanlık bir kulübede yaşamın sonunu bekleyen dünyalı bir kadının tanıklığıdır bu. Sıradan, gerçek insanın sesidir. Kulak verin, şifrelerini çözün, anlamaya çalışın. Kurumuş dere yatakları, plastik adalarının doldurduğu denizler, eriyen buzullar, yaşam alanları talan edilmiş hayvanlar, her gün bir yenisine şahit olunan doğal felaketl
kurtarmak için kayıp ruhunu şehrin gizli, viran bir kapıdan giriyor erguvan kapısından başında erguvan tacı erguvan giyinmiş yaraları erguvan münkir bir keşişin gölgesinin ardından kutsal bilgeliğe doğru yürüyor Oya Baydar, 2001 yılında Orhan Kemal Roman Ödülü'nü alan Sıcak Külleri Kaldı'dan sonra yine dev bir romanla çıkıyor okurlarının karşısına. Sıcak Külleri Kaldı'nın iki önemli kadını, Ülkü ve Derin, bu yeni romanda Başka boyutlarda yan yana gelirken, arayışlarını sürdürüyorlar. Erguvan
Sıcak Külleri Kaldı, `siyasal roman´ tartışmalarının orta yerine düşen ve noktayı koyan bir roman. Polisiye roman sürükleyiciliğinde, belgesel ilginçliğinde, şür tadında, gerçek bir roman. Dünyanın ve Türkiye´nin son kırk yılının fonunda; İstanbul´dan Moskova´ya, Paris´ten Ankara´ya, Anadolu´dan dünyaya açılan bir coğrafyada; elçilik rezidanslanndan işkence odalanna, morglardan eski bahçelere, üzüm bağlanna, üniversitelerden fabrikalara, gecekondulardan konaklara, yalılara uzanan bir ortamda; devletin üst k
Morsalkım bütün cepheyi sarmış, üç katı aşıp çatıya kadar tırmanmış, salkım salkım çiçekli dallar damdan aşağı sarkıyor. Ardındaki boydan boya balkonları, o balkonlara açılan geniş pencereleri düşünüyor. Kimler var içerde? Gidenler, kalanlar... Çocuklar büyümüştür, gençler çoluk çocuğa karışmıştır, kim bilir nerelerdeler. Umut? Hatırlanması yasak bölge. Her hatırladığında yasak bölgenin dikenli tellerinin içini kanattığı, acıyı bastırabilmek için hemen uzaklaştığı suç ve günah coğrafyası." Bir ülke, bir şe
Oya Baydar, bu kez kedilerle çıkıyor karşımıza: Kedi Mektuplarıyla... Elveda Alyoşadan sonra yazdığı Kedi Mektupları bir kedi romanı mı? Bu konuda, romanın kedi kahramanlarından Nina, acımasız eleştirilerini şöyle dile getiriyor: Bu hikayede kedilere ilişkin dişe dokunur, yeni bir şey yok, ama insanları yakından tanıyıp anlamak isteyen kediler için çok yararlı bir kaynak... Hanımımın kedileri anlattığını sanırken aslında kendini ve kendi gibileri anlatması, edebi açıdan büyük bir eksiklik. Bu belki de onu
Elveda Alyoşa 1989 Sonbaharı nda doruğuna çıkan siyasal çalkantıların dolaysız yaşanması sırasında edinilmiş izlenim ve gözlemlerden yola çıkararak yazılmış öyküler. Yaşamının çok uzun bir diliminde kapitalizmden sosyalizme nasıl geçileceği sorusuna yazılarıyla ve eylemiyle yanıt aramış bir aydının, Doğa Avrupa da sosyalizmden kapitalizme geçiş ya da dönüş gerçeğini dolaysız yaşarken, keder, öfke, inanç ve umutlardan örülmüş bu öyküleriyle, sorunun salt politik boyutlardan oluşmadığını da kanıtlıyor gibi
Babası bebeği görebilsin diye çocuğu kucağıma alıp cama yaklaştırıyorum. Bebek minik ellerini babasına uzatıyor. Yaşlı adam, ihtiyarlık lekeleriyle bezeli, ince parmaklı, hünerli ellerini oğluna uzatıyor. İki minik, iki büyük el soğuk cama çarpıyor. Görüş bitti! diye bağırıyor nöbetçi. Parmaklıklar arkasındaki adamın, yaşlı babanın, minik bebeğin gözlerinde biriken yaşlar, o an okyanus kadar bir damla olup görüş hücresini dolduruyor. Oya Baydar, yine unutulmayacak incelikte bir metin sunuyor okuruna; olayla
Yaşamakta olduğumuz acılı günlerde, Diyarbakır Surönü'nde bir tanıklık, yüzleşme ve kendimizle hesaplaşma denemesi... Batı'dan gelen Türk'ün bakışı ile yakılıp yıkılmış bölge insanının içeriden bakışının dramatik karşılaşması. ?Hendekçi çocukları hendeklerin arkasından çıkarıp önüne geçirmek için ne yaptık? Onlara eşit ve özgür yaşayacakları bir ülke verebildik mi?" sorusuna cesur ve içten bir cevap arayışı. Her ölümün bizi birbirimizden biraz daha uzaklaştırdığı bu savaş günlerinde, Oya Baydar barışı neden
Tükendi
Gençlik mi dünyayı değiştirir, yoksa dünya mı gençliği? Savaş Çağı Umut Çağı, yarım yüzyıl öncesinin gençliğini anlatan 47 yıl önce yazılmış bir roman; Oya Baydarın genç kaleminden hemen her kesimden gençliğin kendilerinden önceki kuşaklara, verili cinsiyet rollerine, ülke ve dünya siyasetine dikleniş ve bu diklenişte kendilerini, kimliklerini arayışlarının öyküsü. Oya Baydar; Elveda Alyoşadan Çöplüğün Generaline tüm roman ve öyküleriyle, yakın tarihimizi en sarsıcı biçimde ele alan yazarlarımızdan. Eli
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 14 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1