12 Eylül Faşist Darbe Yönetiminin işkence laboratuvarı haline getirdiği Diyarbakır 5 No’lu Zindanı, süreç
içinde insanlık onurunu yok etmeye çalışan faşist işkencecilerle, insanlık onurunu korumaya çalışan bir avuç
devrimci tutsağın savaş alanına dönüştü.
Yemek yemek, su içmek, oturmak, tuvalete gitmek ve hatta gülüp ağlamak gibi en insani ihtiyaçların bile
emir komutaya bağlandığı; ‘‘kurallara’’ uymayanların lağım kanallarında süründürüldüğü, gece gündüz
demeden coplarla ve kalaslarla dövüldüğü, aç ve
Dünyayı değiştirme iddiasıyla yola çıkan devrimciler, kendilerini ne kadar değiştirebildiler?
Yeni bir insan yaratma çabası içindeki devrimci militanların kendi kimlikleri, savundukları ideolojiyle ne kadar uyumlu?
Devrimci bir kimliğe sahip olmayanların devrimci bir politikaları olabilir mi?
Kimlik ve politika arasındaki diyalektik bağı, Türk ve Kürt Solu nezdinde ele alan bu kitap, yukarıdaki soruları samimiyetle yanıtlıyor...
12 Eylül süreci ve cezaevleriyle ilgili çok yazılıp çizildi. Özellikle Diyarbakır 2 (5 No'lu) No'luyu birçok
kişi yazdı. Bu çalışmaların hepsi kendi ölçülerinde değerli ve anlamlı çalışmalardır. Ne var ki, bu süreç ne
kadar anlatılırsa anlatılsın mutlaka bir eksiklik veya yetersizlik içermektedir. Çünkü bu süreci tek bir
çalışmanın anlatabilmesi olanaksızdır. Okuyacağınız bu çalışma da süreci her boyutuyla anlatma iddiasında
değildir.
Be bu kitapta; tarihsel sorumluluk ve pratiğimizden çıkardığım dersler ış
Toplam 3 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.