Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 34 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
“Leylâ Erbil acıyı, sevgiyi, inancı, ölümü ‘estetize’ etmekten kaçınır. Kişilerini trajik kahramanlara dönüştürmemeye özen gösterir. Onlar ‘Bizhalk’ın üyesidirler: Hatalı, yalancı, duyarsız, çıkarcı, zayıftırlar. Zaaflarını hoş görmez kişilerinin. Tam tersine onlara vurgu yapar. Erbil’de düzenin yandaşları gibi düzenin karşıtları da aynı acımasız ‘eleştirel bilinç’ önündedirler. Olumlu kişileri bile kurtulamaz eleştirilmekten. (...)‘Siyasal’ bir okumaya son derece açık ve uygun olan Üç Başlı Ejderha, yazar
Tükendi
“Leylâ Erbil acıyı, sevgiyi, inancı, ölümü ‘estetize’ etmekten kaçınır. Kişilerini trajik kahramanlara dönüştürmemeye özen gösterir. Onlar ‘Bizhalk’ın üyesidirler: Hatalı, yalancı, duyarsız, çıkarcı, zayıftırlar. Zaaflarını hoş görmez kişilerinin. Tam tersine onlara vurgu yapar. Erbil’de düzenin yandaşları gibi düzenin karşıtları da aynı acımasız ‘eleştirel bilinç’ önündedirler. Olumlu kişileri bile kurtulamaz eleştirilmekten. (...)‘Siyasal’ bir okumaya son derece açık ve uygun olan Üç Başlı Ejderha, yazar
bütün acılara karşın / hayat / içimize bir nota bırakır ya en bitik günümüzde / direnme notasını bir zarfa mı koyar / bir deniz çırpıntısıyla mı / savurur / yüzümüze neşe üşüşür hayatımıza / birden güç aşılar / iyi güçtür başeğdirmeyen /umut / altın kafesinden / çıkıverir / dolaşır tepemizde
bütün acılara karşın / hayat / içimize bir nota bırakır ya en bitik günümüzde / direnme notasını bir zarfa mı koyar / bir deniz çırpıntısıyla mı / savurur / yüzümüze neşe üşüşür hayatımıza / birden güç aşılar / iyi güçtür başeğdirmeyen /umut / altın kafesinden / çıkıverir / dolaşır tepemizde
Leylâ Erbil’in öykülerinin ve romanlarının odağında hep bir kabus çekirdeği vardır. Bu çekirdek, okurlarının korkularını da kışkırtır. Korku ve kabusu besleyen ise yaşamda ve edebiyatta kadınların kurcalaması değil değinmesi bile yasaklanmış konu ve sorunların incelenmesidir. Leylâ Erbil, birçok söyleşisinde “insanın yaralı, sakatlanmış, doğduğunda sevgiye, sevecenliğe muhtaç olduğuna” değindi. Ancak yazarken “insanlığın her an şaha kalkabilecek kötülük tohumlarıyla donanmış olduğunu” da görmezden gelmedi.
Leylâ Erbil’in öykülerinin ve romanlarının odağında hep bir kabus çekirdeği vardır. Bu çekirdek, okurlarının korkularını da kışkırtır. Korku ve kabusu besleyen ise yaşamda ve edebiyatta kadınların kurcalaması değil değinmesi bile yasaklanmış konu ve sorunların incelenmesidir. Leylâ Erbil, birçok söyleşisinde “insanın yaralı, sakatlanmış, doğduğunda sevgiye, sevecenliğe muhtaç olduğuna” değindi. Ancak yazarken “insanlığın her an şaha kalkabilecek kötülük tohumlarıyla donanmış olduğunu” da görmezden gelmedi.
“kimim ve nasıl biriyim hayatımın neresindeki yaşantıdayım sorarım kendime her gün sen hangi bilinçtesin lahzen hangi göklerin bulutlarından yağdın bu çorağa söyle son bilinç ölüm olacağına ölüm anındaki bilincin bilinci yazılamayacağına göre hangi kavşağındasın tinsel gerçekliğin” bu soruların eşliğinde iniyoruz hep birlikte tıka basa şüpheyle doldurulmuş kuyudan çıkmak için çocukluğa daha da dibe toprağın altına ve orada arıyor lahzen hakikatinin özünü ve leylâ erbili’in kaleminde devleşiyor
Tükendi
“kimim ve nasıl biriyim hayatımın neresindeki yaşantıdayım sorarım kendime her gün sen hangi bilinçtesin lahzen hangi göklerin bulutlarından yağdın bu çorağa söyle son bilinç ölüm olacağına ölüm anındaki bilincin bilinci yazılamayacağına göre hangi kavşağındasın tinsel gerçekliğin” bu soruların eşliğinde iniyoruz hep birlikte tıka basa şüpheyle doldurulmuş kuyudan çıkmak için çocukluğa daha da dibe toprağın altına ve orada arıyor lahzen hakikatinin özünü ve leylâ erbili’in kaleminde devleşiyor
“Leylâ Erbil, edebiyatımızın tahtındadır, başımızın tacıdır. O, ‘Tuhaf Bir Kadın’… ‘Karanlığın Günü’nü aydınlattı. En güzel ‘Mektup Aşkları’nı yazdı. ‘Eski Sevgili’leri yeniden âşık etti. ‘Gecede’ ve gündüzde okurlarını yüceltti. Kötülükleri ve haksızlıkları ‘Hallaç’ pamuğu gibi attı. Kendini dev sanan nice yazarlar, onun yanında ‘Cüce’ kaldı. Aklımızdan ve kalbimizden uçurduğu ‘Zihin Kuşları’ için minnettarız ona…” Talât Sait Halman
Tükendi
“Leylâ Erbil, edebiyatımızın tahtındadır, başımızın tacıdır. O, ‘Tuhaf Bir Kadın’… ‘Karanlığın Günü’nü aydınlattı. En güzel ‘Mektup Aşkları’nı yazdı. ‘Eski Sevgili’leri yeniden âşık etti. ‘Gecede’ ve gündüzde okurlarını yüceltti. Kötülükleri ve haksızlıkları ‘Hallaç’ pamuğu gibi attı. Kendini dev sanan nice yazarlar, onun yanında ‘Cüce’ kaldı. Aklımızdan ve kalbimizden uçurduğu ‘Zihin Kuşları’ için minnettarız ona…” Talât Sait Halman
Leylâ Erbil’in zihinsel özgürlüğü, en başta, yapıtlarının, alışıldık edebiyat türlerinin sınırlarını zorlama sonucunu doğurmuştur. Genellikle öykücü ve romancı olarak tanınsa da, Erbil’in yaygın kabul gören bu edebi türlerle, onların klasik formlarıyla bir “sorunu” olduğu hemen her yapıtında fark edilir. Kabaca “roman”, “öykü” diyebilsek de, türünü, yaslandığı geleneği ilk anda tam belirleyemediğimiz, birbirini yinelemeyen, kendine özgü yapıtlar ortaya çıkarmıştır. Yine de, belli bir tanışıklıktan sonra, bi
Leylâ Erbil’in zihinsel özgürlüğü, en başta, yapıtlarının, alışıldık edebiyat türlerinin sınırlarını zorlama sonucunu doğurmuştur. Genellikle öykücü ve romancı olarak tanınsa da, Erbil’in yaygın kabul gören bu edebi türlerle, onların klasik formlarıyla bir “sorunu” olduğu hemen her yapıtında fark edilir. Kabaca “roman”, “öykü” diyebilsek de, türünü, yaslandığı geleneği ilk anda tam belirleyemediğimiz, birbirini yinelemeyen, kendine özgü yapıtlar ortaya çıkarmıştır. Yine de, belli bir tanışıklıktan sonra, bi
"Erbil'in çeşitli kişilerin birbirlerine yazdıkları özel yaşam itiraflarıyla dolu mektuplardan oluşan bu romanı (yazarın başka birçok romanında olduğu gibi) estetik ya da erotizm ile etiğin çatışmasına bize bir aralıktan baktırırken, aynı zamanda bu çatışmanın kaynağını sorunsallaştırmaktadır. Çatışma, kuşkusuz romandaki olayın kurgusuna aittir; fakat kurguyu da aşmakta, bizi bu romanın doğrulukla ilişkisi üzerinde düşünmeye çağırmaktadır. Edebiyat ya da roman doğruyu söyler mi, söyleyebilir mi, özellikle b
Leyla Erbil daha ilk kitabı Hallaç´ta alışılmış öykü yazımını zorlar, öykünün sınırlarını kurcalar. Dünyaya bakışında döneminin öbür yazarlarından farklı bir tutum içindedir. Burjuva yaşamasının yapaylığını, iki yüzlülüğünü, kaypaklığını gözlemcilikle verir. Hallaç´taki "İncik Boncuk" öyküsünü imleyelim... Selim İLERİ İyice güzel olduğum bi gündü. Yola çıkmadan önce, garın sinek pislikli aynasında bile görmüştüm bunu. Bakılası, konuşulası, ardına düşülesi bi günümdü. Kız birden, dergilerini yanına atıp ne
Tükendi
"...çift başlı yabancılaşma canavarını Tanrı başlıklı mektup-öykü denli kökünden kavrayabilen bir başka ürün sonradan da yazılamadıysa bunun nedenini Leyla Erbil´in ´bilinç/dil/bilinçaltı/yazı´ denkleminde yakaladığı tunç karara bakarak aramak gerekir." -Enis Batur...
Tükendi
Bütün acılara karşın hayat içimize bir nota bırakır ya en bitik günümüzde direnme notasını bir zarfa mı koyar bir deniz çırpıntısıyla mı savurur yüzümüze neşe üşüşür hayatımıza birden güç aşılar iyi güçtür başeğdirmeyen umut altın kafesinden çıkıverir dolaşır tepemizde...
Tükendi
Duyguların, duyumların, düşüncelerin dolaysız, sade, birebir aktarımıdır mektuplar. Hele de "en yakın" arkadaşa, bir "can dostu"na yazılmışsa, yazılan Leyla Erbil, yazan da Tezer Özlü´ysem... bu mektuplar, okuru bir başka boyuta taşıyor.
Leyla Erbil'in yeni romanı... hiçbir şeyden ve her şeyden kalan bir zamanlar justinianos'ların, fatih'lerin hüküm sürdüğü istanbul'un altında, şimdi toprakta gömülü olan binlerce yılın kalıntısından kalan... ibrahim ve ishak'tan kalan... insanların birbirlerini ayakkabılarından tanıdığı savaşın yokluk günlerinden kalan... farandolaların dönüldüğü, rum ustaların elinden çıkma üç katlı, ahşap evlerden kalan... kierkegaard'ın hasetinden kalan... elbette "kederli bir şiir"den kalan... "kederden mi neden bilme
Tükendi
Karanlığın Günü´nde Erbil, kadercilikle Tanrıtanımazlık, baskı ile özgürlük, batıl inançla akılcılık arasında parçalanmış modern Türk insanının üzücü durumunu incelemektedir... Bu yapıt yaratıcı gücün biz zaferidir. - Talat Sait Halman- Karanlığın Günü´ndeki muhteşem portreler geçidi içinde benim en fazla dikkatimi çeken kişi Asiye oldu. Çünkü Erbil, Asiye kişiliğinde çok az bilinen dahası yeni tanımlanan ve belirlenen psikolojik bir bozukluğu sergiliyor. (...) Asiye Türk edebiyatında "Trouette Semdromu"
Tükendi
Zenîmeydi adı. Zaman zaman kederli, derin yeislere kapılmış bulurdum onu, zaman zaman neşeyle taşmış kırıp geçirirdi gülmekten insanı. Güzelliği silinmemişti büsbütün. Lokma gözlü, uzun boylu, incecik, düzgün vücutluydu; kadınsı çizgileri yerindeydi hâlâ. Tuhaf kostümlerle dolaşırdı evin içinde. Hayatının herkese kapadığı bir noktası bir gizi, gerçek bir acısı olmalıydı bence, ama yine de dolu dolu yaşamış, dünyanın her bir yerinde sevgilileri olmuş; gözü arkada kalmamış, güçlü bir kadına benziyordu. Zenîme
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 34 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1