Şair, yazar, aktör, yönetmen, çevirmen, (bir dönem) reklamcı... Bir koltukta çok karpuz Yılmaz Gruda'dan ‘taş baskı' bir sevda romanı Sımayıl ile Razıya.
Bugün yerinde yeller esen "ah güzel İstanbul"un, 81 ili bünyesinde barındıran bir kenar mahallesinde yaşanan, dillere destan bir sevdanın romanı. Üstelik sosyolojik bir alan araştırmasıyla iç içe... Gel de Gör mahallesinin işporta kasetçisi Sımayıl ve onun yangını güzeller güzeli Razıya. Meşhur aşk hikâyelerinin rengârenk bir gecekondu versiyonu...
"Kere
Yayları fırlamış koltuktayım kendim
Sehpada sigara paketi, çakmak
Terliklerime bakıyorum arada bir
Yıpranmış, bana benzeş
Karşımda teve
Kan sağanağıyla iniyor haberler
İnsan kırıntılarıyla
Toparlayalım:
Kendisi yere dağılmış
Kendim koltukla türdeş
İnsana yazılıyız hâlâ!
Sultan Abdülaziz
Canına mı kıydı? Canına mı kıydılar?
Türk sinemasının ve dizilerin ünlü aktörü Yılmaz Grudadan çağcıl, hızlı yaşama uygun; piyasadaki romanlara-karşı bir roman!
Lafın uzunu, aptala söylenir halk deyişine
yaslanan;
hatta, Brechtyen göndermeler yapan;
ironik öğelerle de süslenmiş;
belleğinizi kullanılır duruma getirecek;
giderek, düşgücünüzü artırıp, zenginleştirecek
Türk toplumunda halkın yarattığı en belirgin, hiç dilden düşürülmeyen tiplerden biridir Bektaşî. Bilgili, hazırcevap, nüktedan bir insandır Bektaşî tipi. Halk tez ve karşı-tez çatışmasını temel alan tiyatro kavramını, kendi anlayışı içinde biçimlendirmeye çalışmış; kendi sesi, gücü, sağduyusu, aklı ve zekâsını ortaya koymak üzere, başrolü Bektaşîye vermiştir.
Yılmaz Gruda Bektaşî fıkralarını, belleklere etkin bir biçimde işlemesi için, kurallarla fazla didişmeden, manzum olarak düzenledi.
* * *
İpsiz-sapsız
Şair, tiyatro ve sinema oyuncusu Yılmaz Gruda, bu eserinde, yarattığı tekerlemelerle sürrealistlere taş çıkartan ortaoyunu üstadı Kavuklu Hamdi Efendi'nin (1841-1911) yaşam öyküsünü sahneye getiriyor. Oyunda, yaşam öyküsü anlatılırken, Kavuklu Hamdi'nin geleneksel tiyatromuzun biçim, üslup, dolantı, soyutlama, özellikle yabancılaştırma öğelerini özgün oyunculuğuyla birleştirmiş ustalığından örnekler sunuluyor.
Halkımızın deyişiyle girelim söze: "Bayram değil, seyran değil; bu edep-erkân kitabı da nerden çıktı?" diyeceksiniz. Demeyin! Bu güzelim kavram'a ilişkin vurgulamaların vakti, geldi de geçti bile! Lütfen çevrenize/insan ilişkilerine/ da vranışlarına bir bakın; gerekirliği, karşınızda parpar eder! Kuşkusuz, bilirsiniz: Bu edep-erkân kavramının tanımı, sürüp getirdiği bağlamlar; belli bir sınıfın, temel ekonomik ve siyasal çıkarlarıyla olduğu kadar; dünya görüşleriyle de yalandan bağlantılıdır. Ne ki biz, hal
Marathon, bir büyük sanatçının, Yılmaz Gruda´nın 72 yıllık yaşamının özet öyküsü aslında. Tiyatromuzda 100´den fazla oyun oynayıp, bir o kadar da oyunu yöneten Gruda, yazar, şair, çevirmen ve eğitimci olarak da kültür-sanat yaşamımızın gelişmesinde önemli rol oynadı. Yılmaz Gruda´nın yaşamı bir bakıma uzun bir koşu. Bu nedenle Marathon´daki şiirler, dev bir sanat birikiminin, sanatçı duyarlılığının en güzel örneklerini oluşturuyor. Yılmaz Gruda Marathon´da, edebiyatta çok az denenmiş bir şiir kurgusu uygula
Tiyatro ve sinema oyuncusu, yönetmen, çevirmen, senarist, eğitmen Yılmaz Gruda aynı zamanda bir ?karşı roman" ustası. Yeşilçam, onun çok yakından tanıdığı bir cehennem.
Cehenneme hoş geldiniz!
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.