Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 3 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Tanıdık bir ağrı var Recep Kayalı'nın öykülerinde. Uzaklarda olduğunu sandığımız ama yakamızı bırakmayan bir ağrı. Kelimelerin arkasına saklanan küçük dünyaların sızısı. Dünyayla cezalandırılmış babaların kamburunu sırtında taşıyan çocuklar, ruhlarındaki boşluğu harf harf doldurmaya çalışan genç adamlar ve onların gerçeğe çok yakın duran gerçekdışılıkla iç içe geçmiş hikâyeleri, şiirden el almış, gördüğünü gösteren, görülmeyenleri de hissettiren, kendi yatağını bulmuş bir dille yeniden yoğruluyor bu kita
Recep Kayalı, Taşın Dediği'nde kaybetmiş "küçük" adamların büyük hikâyelerini anlatıyor bize. Yazarın kitaptaki öykülerde kullandığı dili; yazılan öykünün talebi belirlemiş görünüyor. Dilde doğallığı seven ve dilin perdelerine oldukça hâkim olan Kayalı, ad aktarmalarını ustalıkla kullanıyor. Sınır boylarının olağanüstü ortamları ile Anadolu'daki bir köyün sade bir köşesi; feleğin çemberinden geçmiş adamlarla başlarında kavak yeli esen hayta, toy delikanlılar yan yana bu öykülerde. Kayalı bunları anlatırken
Dip
Nerelisin dedi geçmişimi unutmak için bindiğim şehirler arası otobüste yanıma oturan genç kadın. Cevap vermedim; duymamazlıktan geldim. Otobüs üzeri karla örtülü dağların yanından geçerken, yalnız dağın beyazları geceyi doğuruyordu. Dağlar teşhircidir. Eteklerine köyler kurulur. Cam kenarları insanın anı yaşadığı tek yerdir. Üzerlerinde alın yazıları bırakılmayan başları taşır. Nerelisin sorusunu tekrar etti duymadığımı düşünerek. Uykuluyum dedim uzak dur benden. Biliyorum orayı rüyaları çok meşhurdur dedi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 3 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1