Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 27 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Cumhuriyet tarihinin en uzun süreli eğitim bakanı Hasan Âli Yücel hakkında etraflı bir biyografi. Yücel'in özdeşleştiği etkili bakanlık icraatı, başta hümanist kültür mirasıyla ilgili çeviri seferberliği ve Köy Enstitüleri tecrübesi, kitabın uzun bir bölümünü oluşturuyor. Fakat sadece o değil. Yücel'in milliyetçilik anlayışı, Kemalizm yorumları, dindarlığı anlama ve yaşama biçimi, geniş yer tutuyor. Bu arada onun üslûbuna ve meşrebine özel bir ilgiyle eğilerek... Hasan Âli Yücel'in düşman imgesi olarak, ant
Tükendi
Cereyanlar, Türkiye'de siyasî ideolojilerin özelliklerini; birbirlerini etkileme ve birbirlerinden etkilenme süreçlerini; cereyanlar içindeki figürlerin ideolojik seyahatlerini; muarız bellediklerine dair kurguladıkları dili; ideolojileri popülerleştirme tekniklerini ve siyasî ideolojilerin gündelik hayatta nasıl karşımıza çıktıklarını ustalıkla işlenmiş bir biçimde gözler önüne seriyor. Tanıl Bora, "cereyanlar"ı şu başlıklar altında tartışıyor: Geç Osmanlı Zihniyet Dünyası, Batıcılık,
Tükendi
Miliyetçilik, 19. yüzyılda Avrupa'da milli devletlerin kuruluş dönemi ve 2. Dünya Savaşı' ndan sonra sömürgeciliğe karşı mili kurtuluş mücadeleleri dalgasından sonra, yeni bir baharını yaşıyor. Kara bir bahar bu: Milliyetçi çatışmalar, düşmanlaşmalar büyük yıkımlara yolaçıyor; bin türlü sorun yüküyle biriken öfkeler, kendi olmayana karşı beslenen 'milli' hınçların potasına akıtılıyor; toplumlar ' milli birlik' adı altında teksesli korolar olmaya zorlanıyor; tek 'sahici' kimlik olarak, milli kimlikler işgörü
"Daha beterini tarif etmek için sarf edilen sözler: ‘12 Eylül'den daha ağır,' ‘12 Eylül'de bile bu kadarını yapmadılar,' ‘12 Eylül hukukunu arar olduk,' oluyor. Başlı başına, 12 Eylül'ün bir ‘çıta' koyduğunu gösteren, onun miladî niteliğini fark ettiren kalıplar... 12 Eylül, beteriyle katlansa da, o beterin kapısını açmıştır, bir dönüm noktasıdır, o bakımdan miladîdir." Sunuş'tan 12 Eylül askerî darbesinin üzerinden 40 yıl geçti. Yaşamak, hatırlamak bir yana,12 Eylül'ü sadece şöyle bir işitmiş kuşaklar yeti
Tükendi
Yugoslavya sosyalizmi, İkinci Dünya Savaşı sonrasının dünyasında, aynı toplumsal ve siyasî sistematiğin kutuplaşmış uçlarına dönüşmeye yönelen kapitalizm-reel sosyalizm geriliminde "üçüncü yol" arayışına girenler için bir umut ışığı, önemli bir tecrübe gibiydi. Yugoslavya'nın federal yapısı, "millî mesele"yi, üniter millî devlet sisteminden de Sovyetik merkeziyetçi çokuluslu "imparatorluk" sisteminden de farklı, milliyetçilik dışı bir "üçüncü yol"dan çözmüş görünüyordu. 1990'lara girerken, Yugoslavya'nın su
Tükendi
"Oyunlar oynuyoruz. Üçüncü kez üzerinde kucaklaşabileceğimiz ve gözyaşları içinde sözbirliği, kardeşlik, birlik için yemin edebileceğimiz yıkıntıları hazırlıyoruz... Bugünkü Bosna gibi bir memlekette nefret etmeyi bilmeyen ya da çok daha zor olanı, nefret etmeyi bilinçli olarak istemeyen, bir yabancı gibidir, düşmandır ve kimi zaman da işkence edilendir..." Drina Köprüsü romanıyla bilinen Bosnalı yazar İvo Andriç'in 1920'lerde kaleme aldığı notlarından
Yerli ve millî... Yeni Türkiye... Benim esnafım... Kimse kusura bakmasın... Büyük resmi görmek... Fıtrat... Algı operasyonu... Ölü ele geçirme... Hassasiyetlerimiz... Hegemonya... Samimiyet... Hayırlı olsun... Sıkıntı yok... Paralel... Herkesi kucaklamak... Kadim... Medeniyet denen... Kurumları yıpratmak... Restorasyon... Marjinal... Fitne... Sadakat... İtibar... Çift başlılık... Durmak yok... Sen kimsin... Biz, yaparız!... Gereği yapılır... Bedel... Kurunun yanında yaş... Manidar... Üst akıl... İltisak...
Tükendi
Tarihimizde pek çok örneği bulunan, bugün de gayet olağan bir şekilde sürüp giden linçler silsilesi, Türkiye'de sürekli bir linç "rejimi"nin var olduğunu düşündürüyor. Hepsinin bahanesi ya da hedef aldığı kesimler, isimler birbirine benziyor. Bunlar eskiden azınlıklar, daha yakın zamanda Aleviler, komünistler olurdu; 2000'lerde, PKK'yı bahane ederek Kürtlere yöneldi. Linçleri besleyen tarih anlatısı, "millî" eğitimden itibaren resmî ağızlarca yaygınlaştırılan düşmanca ırkçı-etnisist söylemler barındırıyor.
Tükendi
Milliyetçilik, Muhafazakârlık, İslâmcılık... Türk Sağının ana ?malzemesi' olan bu üç ideoloji, üç ayrı pozisyon olmanın ötesinde, beraberce bir yumak oluşturmuyorlar mı? Öyleyse, birbirine nasıl bağlanıyor, nerelerde kesişiyor, birbirleriyle nasıl içiçe geçiyorlar? Bu üç ideoloji, Türk Sağının üç hâli olarak düşünülemez mi? Milliyetçilik, katı hâli: sağın dilbilgisi/grameri... Muhafazakârlık, gaz hâli: bir üslûp ve ?hava'... İslâmcılık, sıvı hâli: onsuz olunmaz bir imge ve değer kaynağı... Bu soruların, bu
Tükendi
?Solda ric'at sürüyor. Mağlubiyet hissi derinleşti, neredeyse kanıksandı - ama açık yürekli bir muhasebesinin yapıldığını söylemek zor. Sağcılığın ve kapitalizmin kötülüğü, solda durmak için yeter şart, birçokları için. Bazen biraz inadına, namus belâsına. Sahiden de yeter şart olabilir, ona şüphe yok. Mızmız olsa bile, ?yapıcı' olmasa bile, sol itiraz, vicdanın sesidir. Fakat solun, sosyalizmin, dünyayı değiştirmek derdi var. Bunun bir parçası da kendini değiştirmektir. Sosyalizmin zengin mirasının nadide
Tükendi
Sadece imparatorluğun kaybıyla telif edilmek üzere değil, resmen devletin beka aracı olarak istihdam edilen Türk milliyetçiliği, gündelik hayat içinde nüvelenen yeni biçimleriyle, mutasyonlarıyla tanınmış varlığını pekiştiriyor, akışkanlaştırıyor. Tanıl Bora Medeniyet Kaybı'nda, milliyetçiliğin cumhur ve cumhuriyet fikriyle kurduğu ilişkiyi, cumhuru yalnızca bir kütle kabul eden, cumhuriyetin fikri değerlerini değil şekli ayrıntılarını yücelterek kütle kabulünü ve arzusunu süreklileştiren yönlerini ele alıy
Sünneti, dişçiliği çoktandır erbabına devretti ama saç-sakal hâlâ onda. Berberlik, en eski mesleklerden biri. Esnaf-zanaatkârlığın son kalelerinden biri belki de. Kimi ketum bir sırdaş, insan sarrafı, kimi ayaklı gazete, kimi nabız şerbetçisi, hafif palavracı... Berberin şahsiyeti nasıl olursa olsun, sosyal işlevinden de bir şey kaybetmiyor. Berber dükkânı, mühim bir sosyal ortam, bir sohbet meclisi. Bir erkek mekânı... Bir Berber Bir Berbere...'de berberliğin sosyal tarihiyle, berber hatıralarıyla, berber
Tükendi
Siyaset: Kavramlar, Kurumlar, Süreçler artık klasikleşmiş sayılan konuları dışarıda bırakmadan ancak bu konuları yeni tartışma yöntemleri ve amaçlarıyla değerlendirmeyi hedefleyen metinlerden oluşuyor. Metinler kavram, kurum ve süreçlerin devlet veya iktidar merkezli değil, toplum odaklı belirlenmelerine ve sıralanmalarına özen gösteriyor. Siyaset: Kavramlar, Kurumlar, Süreçler siyaset biliminde klasik ve temel sayılan kavram ve tartışmaları ele alırken, yerel bilgiyi sorgulama süreçlerine dahil eden, eleş
Tükendi
Memleket futbolunun değişik yüzleri hakkında uzunlu kısalı makalelerden oluşan bir derlemeb Kimisi futbol aleminin içinden kimisi dışarından bakışla, kimisi uzman gözüyle kimisi gönül gözüyle yazılmış... "Ne anlıyorsunuz şu oyundan?" - Futbolu anlamlandırma, futbolu sevme biçimleri... Futbola yabancı olanların yaşadığı derin mahrumiyet... "Puan veya puanlar almaya geldik..." - Türkiye`de yabancı futbolcular.. Standart futbolcu demeçleri... Amatör futbol dünyası... "Bizler inandık siz de inanın!" - Takım k
Tükendi
Sayfiye, vaatlerle, ümitlerle dolu bir kelime. Yıl boyu özlemi çekilen bir zaman: sayfiye hayatı. Ömür boyu uğruna didinilen hayal: sayfiyede bir yer. Osmanlıdan günümüze, adım adım, Türkiyede sayfiye kültürünün gelişmesinin tarihi... Edebiyatta sayfiyenin sıcaklığı ve serinliği... Türlü çeşitli sayfiye mekânları: Devletin sayfiyesi/Sayfiyedeki başkent: Yalova... Turizmin eski yıldızı Erdek, yeni yıldızı Belek... Yavaşlığın huzuru: Bozcaada... Diyarbakırlıların sayfiyesi: Hazar Gölü... Karadeniz sayfiyesi:
Tükendi
Milliyetçilik, 19. yüzyılda Avrupada millî devletlerin kuruluş dönemi ve 2. Dünya Savaşından sonra sömürgeciliğe karşı millî kurtuluş mücadeleleri dalgasından sonra, yeni bir baharını yaşıyor. Kara bir bahar bu: Milliyetçi çatışmalar, düşmanlaşmalar büyük yıkımlara yolaçıyor; bin türlü sorun yüküyle biriken öfkeler, kendi gibi olmayana karşı beslenen millî hınçların potasına akıtılıyor; toplumlar millî birlik adı altında teksesli korolar olmaya zorlanıyor; tek sahici kimlik olarak millî kimlikler işgörüyor.
Tükendi
Bir duruş, düşünüş olarak muhafazakarlık evrensel bir fenomen midir; dolasıyıla bireysel psikolojilere ya da kolektif tasarımlara indirgenebilir mi, yoksa tarihsel ve toplumsal göreliliklere bağımlı mıdır? Öte yandan, muhafazakarlık gelenekselcilik ya da reaksiyonerlikle özdeş midir yoksa farklı bir eşiğe mi işaret eder? Seçenekleri daha da çoğaltabiliriz ve her seçeneği doğrulamayı sağlayacak özel tarihsel-toplumsal veriler bulmak mümkün olacaktır. Modern Türkiye`de Siyasi Düşünce`nin bu cildi, muhafazakar
Tükendi
Simon Kuperin Futbol asla sadece futbol değildir şiarı bize çok rehberlik etti ama oyunun yitişine karşı, bazen artık Futbol sadece futboldur, diyesimiz geliyor. Böyle diyor, elinizdeki kitabın yazarı-çizeri. Fakat futbol sadece futboldur derken bile, yeşil sahayı sınırlayan çizgilerin içinde oynanan topla bırakamıyoruz işi. Çünkü bir futbol maçı oynanırken, o maçtaki her futbolcunun, her hakemin, teknik direktörün, o maçı seyreden, yaşayan her taraftarın o 90 dakika boyunca kendi hikâyesi yazılıyor. Tribün
Tren, yalnızca yolcuları taşımaz kuşkusuz; irili ufaklı belirtiler de trenle taşınır. 12 Eylülün Karsa trenle taşındığını görebiliyorduk; vagonlardan askerler iniyor, iner inmez içtima ediyorlardı. Yol kenarında oynayan çocuklara göz kırpanı bir yana, kimisi görevi benimsemiş, etrafa öfkeyle bakıyordu. Faruk Duman Tren, sadece bir ulaşım aracı değil. En azından meraklısı için öyle değil. Tren, bir seyyar penceredir, aslında kendisi de bir manzara. Tren, bir hayattır. Demiryolcu diye bir insan türü var: Mesl
Tükendi
"Diploma = iş" denklemi gitgide geçersizleşiyor. Genç işsizliği ve 'okumuşların' işsizliği, dünyada da Türkiye'de de istisnai olmaktan çıktı. Zamanımız kapitalizminde işsizliğin yapısal niteliği aşikâr hale gelirken, tahsilli, kalifiye çalışanlar yani "beyaz yakalılar" da güvencesizleşme sürecinin kurbanı oluyor, imtiyazlarını kaybediyorlar. İnsanlara atfedilen ve onların kendilerine atfettikleri 'anlamın' iş durumuna göre belirlenegeldiği bir yaşam dünyasında, işsizlik sadece iktisadi olmayan derin bir kri
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 27 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1