Birbirlerine aşık olan fakat bunu itiraf etmeye henüz fırsat bulamayan Evelyn ve Morgan Layton köyünde sakin bir yaşam sürmektedirler, ta ki Olimpos dağlarının ardındaki Hond kasabasında yaşayan Evelyn’in halası Sasha düşüp bacağını kırana ve ona bakması için Evelyn’i çağırana kadar. Evelyn, kötü bir şeyler olacağını hissedip Morgan’ı bir daha göremeyeceğini anlayınca ona aşkını itiraf eden bir not bırakır. Halası Sasha’nın gönderdiği ulak Stephen ve babası Rafael’le birlikte at arabasıyla Olimpos’a doğru

Yaşadıklarını kalem ve kağıtla tarif etmek zordur. Çünkü acının kelimelerle ifade edilip öylece anlatılıyor olması zoruna gider insanın, karşısındaki çektiği acıdan bir haber yaşarken. Bu ifade edilişi layıkıyla yerine getirmek genç kalem Yusuf Öztürk'ün harcıymış meğer. Şiirlerini ve acılarını derlediği bu kitapta kalbinizden bir parça bulmanız dileğiyle. Kendine özgü kelimelerinin ahenkle dansına şahitlik etmek gurur verici, kalemine sağlık. İrem SEVRUN

İnsan acısını tarif edemediği gün ölür ya da öldürür! "Öldürdüm onu" dedi. "Kimi?" dedim. "O işte, peşimi bırakmayan adamı" dedi. "Peki, nerde?" diye sordum. "Yukarıda, yatak odasında" dedi soğukkanlı bir şekilde. Hızlıca üst kata çıktım. Baktım yok. Bütün odaları dolaştım, indim aşağıya. "Bulamadın mı? Gömdüm onu..." dedi. Korku filmi sahnesini andıracak bir olaydı yaşadıklarım. Ama mezar benim çocukluğumun en büyük yarasıdır. Bir o kadar da cesaretlendirir beni. Çünkü annem ve babam bana hayvan katili gö