Kurbağa Prens masalını bilirsiniz. Yıllarca hepimiz bu masalı hiç karşı çıkmadan benimsedik. İyi de, pahalı bir altın topla oynayan bir prensesin, konuşan bir kurbağaya rastlama olasılığı nedir? Bunu hiç düşündünüz mü? Hadi rastladı diyelim Peki, onu sarayına davet etmesine ne demeli? Kendi tabağından yemek yemesine, bardağından su içmesine ve yatağında dinlenmesine izin vermesine O meşhur kurbağa-prenses öpüşmesine Pes değil mi? Peki, gerçekte ne olup bittiğini öğrenmek hoşunuza gider mi? İşte karşınızda,

Cadı Pasaklı´nın Sopası çok tuhaf davranmaktadır. Kendi başına uçmaya başlar, toplantılara karışır ve... şarkı söyler! Cadılardan hiçbiri Sopa´nın onlara ne söylemeye çalıştığını anlayamaz. Ayrıca Pasaklı´nın tek düşüncesi Sopa da değildir. Toprak Cinleri, kıyafet balosu, Cadılar Bayramı ateşi, başka bir ormandan gelen zombi de vardır.

Cadı Pasaklı, Büyükanne Pis Koku´nun ünlü Dilek Suyu tarifini bulduğu zaman çok sevindi. Büyüyü hazırlayıp bununla Yılın Büyüsü Yarışması´na girmeye kararlıydı. Ne var ki büyünün modası geçmiş malzemelerini bulmak kolay değildi. Bu yüzden Pasaklı´nın başı tüm Cadılarla derde girdi!

Pasaklı, çok pis huyları olan bir cadıdır. Ama mutludur... taki Toprak cinleri yanına taşınıp yaşamını çekilmez kılana dek. Pasaklı bu yüzden en iyi arkadaşı Dişlek´e gider; ondan kendisine yeni bir yer ve yeni bir yardımcı bulmasını ister. Kapıyı çalan tek yardımcı, Hugo adlı bir hamsterdır. Ne büyük bir utanç! Ama Hugo gizli güçleri olan, şaşırtıcı bir hamsterdır...

Bir tatil broşürünün yolu Cadılar Yolu Ormanı´na düşer. Ama sıradışı bir tatildir bu. Ne olursa ondan sonra olur. Pasaklı Cadı ve arkadaşları "Eşsiz Çamur Deryası"nda yedi güneşli ve huzurlu gün geçirmeyi planlayarak lüks bir otobüs kiralarlar.