Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 18 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Nahid Sırrı Örik, Sultan Hamid Düşerken’de, 20 yüzyıl tarihinin en önemli dönüm noktalarından birini hikâye eder: Roman 23 Temmuz 1908’de, Manastır’da patlayan isyan karşısında Sultan II. Abdülhamid’in askıya almış olduğu 1876 Anayasası’nı tekrar yürürlüğe koymasıyla başlar, 1909’da, tahttan indirilmesine neden olan 31 Mart Vakası ile biter. Nahid Sırrı Örik bu sarsıcı dönemi, yılların devlet adamı Mehmet Şahabettin Paşa, iktidar hırsıyla dolu kızı Nimet, onun siyasi beklentilerle evlendiği İttihatçı Binbaş
Nahid Sırrı Örik, Sultan Hamid Düşerken’de, 20 yüzyıl tarihinin en önemli dönüm noktalarından birini hikâye eder: Roman 23 Temmuz 1908’de, Manastır’da patlayan isyan karşısında Sultan II. Abdülhamid’in askıya almış olduğu 1876 Anayasası’nı tekrar yürürlüğe koymasıyla başlar, 1909’da, tahttan indirilmesine neden olan 31 Mart Vakası ile biter. Nahid Sırrı Örik bu sarsıcı dönemi, yılların devlet adamı Mehmet Şahabettin Paşa, iktidar hırsıyla dolu kızı Nimet, onun siyasi beklentilerle evlendiği İttihatçı Binbaş
Nahid Sırrı Örik’in Kıskanmak romanında olayların ve karakterlerin temel meselesi, en yoğun haliyle yaşanan bir duygudur: Bir kız kardeşin ağabeyine duyduğu kıskançlık. Nahid Sırrı Örik, iki kardeşin İstanbul’da bir konakta başlayan, Zonguldak’ta bambaşka bir yöne sapan yaşamlarını bunun üzerine inşa eder. Kıskanmak 1946’da, kitap halinde ilk basıldığında, basında çıkan bazı değerlendirmelerde hem beğenilmiş hem de karakterleri aykırı bulunarak yadırganmıştı. Aradan geçen zaman, karakterlerin işlenişinin öz
Nahid Sırrı Örik’in Kıskanmak romanında olayların ve karakterlerin temel meselesi, en yoğun haliyle yaşanan bir duygudur: Bir kız kardeşin ağabeyine duyduğu kıskançlık. Nahid Sırrı Örik, iki kardeşin İstanbul’da bir konakta başlayan, Zonguldak’ta bambaşka bir yöne sapan yaşamlarını bunun üzerine inşa eder. Kıskanmak 1946’da, kitap halinde ilk basıldığında, basında çıkan bazı değerlendirmelerde hem beğenilmiş hem de karakterleri aykırı bulunarak yadırganmıştı. Aradan geçen zaman, karakterlerin işlenişinin öz
Tarih nerede biter ve roman nerede başlar? Romancı tamamen muhayyelesinde yarattığı mahlukları istediği ve dilediği şekle koyabilir; halbuki romanın şahıslarını tarihten almışsa, onlara dilediği şekli ve simayı verebilir mi? Bu meseleyi ilk düşündüğüm zaman gençliğin ancak eşiğinde bulunuyordum.Nahid Sırrı Örik, “Tarihle Romanın Hudutları” adlı denemesine aklını gençliğinden beri kurcalayan bu soruyu sorarak başlar. İlerideki yıllarda Kösem Sultan üzerine yazmak istediğinde aynı soruya geri döner ve eserini
Tükendi
Nahid Sırrı Örik, “İlk eserim” dediği Kibar Fahişe Zeynep’i (Zeynéb la Courtisane) Fransızca kaleme almış, bu uzun öykü 1927 yılında Paris’te yayımlanan Les Ouevres Libres dergisi tarafından okuyucuya sunulmuştur. Sultan’ın Öfkesi’yse (Colère de Sultan) 1933 yılında İstanbul’da basılmış, yine Fransızca bir öyküdür. Bir Türk yazarının altı yıl arayla iki Fransızca eser yazması, daha da garibi ikincisini İstanbul’da bastırması ilginç, üstüne düşünülmesi gereken bir durum. Uluslararası bir şöhret mi kazanmak i
Nahid Sırrı Örik, imparatorluktan cumhuriyete geçiş döneminin yazarıdır. Bir dönemin kuruluşunu olduğu gibi, bir dönemin çöküşünü de gözlemlemiştir. Üstelik babasının görevi nedeniyle sarayın çöküşünü yakından izleme olanağını da bulmuştur. Gerek tarih merakı, okumaları, araştırmaları, gerekse bu içeriden edinilen bilgiler onu çöken Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarına ilişkin yazarlar içinde ayrıcalıklı bir yere koyar.Bu nedenle onun kaleminden Saray Kadınları biraz tarih, biraz anı, biraz dertleşme bir
Edebiyatımızın özgün kalemi Nahid Sırrı Örik’in dergilerde, gazetelerde kalmış öykülerinden oluşan bu derlemesi ilk kez bir kitap olarak yayımlanıyor. Örik’in edebiyatının takipçileri, onun insan ruhunun en dramatik anlarını dile getirmekteki derinliğini, örtülü olanın derinine inmekteki yetkinliğini gayet iyi bilirler. Ancak iyi okurları onun “müstehzi” gülümsemesini de yer yer satırlarında yakalarlar.Hep ayrık duran kimliği ve bakışıyla Nahid Sırrı Örik’in bu derlemesinin de diğer yapıtları gibi okurların
Nahid Sırrı Örik'in tutumu, İkinci Meşrutiyet'ten, İttihat ve Terakki'den, Sultan Hamid'den söz açan öteki romancıların tutumuna hiç mi hiç benzemiyor: İttihat ve Terakki'nin zorbalığına karşı çıkıyorlardı o romancılar ama hiçbirinin aklından 31 Mart'ı sevimli göstermek ya da Sultan Hamid'i tutmak geçmiyordu; oysa Nahid Sırrı Örik'in gönlü de kafası da Sultan Hamid'den yana. Ne var ki Balzac'ın kralcı oluşu toplumsal gerçekliği nesnel gelişmesi içinde vermesine nasıl engel olmamışsa Nahid Sırrı'nın Sultan H
Nahid Sırrı Örik, Gece Olmadan!'da, 1920'lerin Ankara'sındaki bir pansiyona yolu düşen kadın ve erkeklerin arzu dolu hayatlarını anlatıyor bu defa. Evlilik dışı ilişkiler, aşklar, aldatma ve aldatılma üzerinden anlattığı insan hikayelerindeki sahicilik, hemen yanı başınızda yaşanıyormuşçasına güçlü bir etki uyandırıyor. Kıskanmak'ın yazarı, bu romanında da insan ruhunun derinliklerine inerek, arzuların karanlık dünyasındaki gezintisine devam ediyor... ‘‘Çünkü, dediğimiz gibi, o tarihlerde Ankara hakikaten
Örik'le aşkın kötücül ve karanlık yanına bir bakış... Oğlak Yayınları, Nahid Sırrı Örik'in eserlerini yayımlamaya devam ediyor: Kozmopolitler Nahid Sırrı Örik, Kopenhag'tan Enise Hanım ve kızı Suzan'ın İstanbul'a gelmeleri ve Prens Cevat'la tanışmalarıyla başlayan entrikaları anlatıyor Kozmopolitler'de. Hiçbir şeyin önceden kestirilemediği ama her şeyin hesaplanmaya çalışıldığı bir ihtiras ve aşk romanı... Mazide kalmış bir aşkın intikamı, bambaşka bir trajedinin doğmasına neden olur. Kıskanmak'ın yazarı
Örikle arzuların karanlık dünyasında... Oğlak Yayınları, Nahid Sırrı Örikin eserlerini yayımlamaya devam ediyor: Gece Olmadan! Nahid Sırrı Örik, Gece Olmadan!da, 1920lerin Ankarasındaki bir pansiyona yolu düşen kadın ve erkeklerin arzu dolu hayatlarını anlatıyor bu defa. Evlilik dışı ilişkiler, aşklar, aldatma ve aldatılma üzerinden anlattığı insan hikâyelerindeki sahicilik, hemen yanı başınızda yaşanıyormuşçasına güçlü bir etki uyandırıyor. Kıskanmakın yazarı, bu romanında da insan ruhunun derinliklerin
Kıskanmak, son yirmi yılın genç okurlarının yalnızca Sultan Hamit Düşerken adlı yapıtıyla tanıdığı çok önemli bir yazarımızın, insan derinliğine iyiden iyiye eğilen bir yapıtı. ´Kıskanma´ kavramının arkasını enine boyuna inceleyen tek roman. Nahit Sırrı Örik´in Kıskanmak´ı. Enis Batur´un sunuşta belirttiği gibi gerçekten ´Tutkunun Negatif Çehresi Üzerine Kanlı Bir Divertimento.
Tükendi
Nahid Sırrı Örik'ten Turnede Bir Artist Öldürüldü yeni baskısıyla okurlarıyla buluşuyor. Nahid Sırrı'nın gözde temaları güzellik ve çöküş yine merkezde. Nezihe'nin bireysel çöküşü ile kumpanyacılık mesleğinin çöküşünü öylesine duygu dolu kaynaştırmış ki, kumpanyasının yıldızından üvertürüne her ferdi, insani bir dramın öznesi haline geliyor. Işıltılı sahnenin arkasındaki acılı hayatlarla, aralarındaki kıskançlıklar, çekişmeler, birbirlerine besledikleri kötücül düşüncelerle, eğlenenlerle eğlendirenler arası
"Seviyorum seni Cezmi! Yavrum, seviyorum seni!" Bu sözleri ateş gibi yanan dudaklarla kulağının ta yanına ağzını dayayarak fısıldarken erkek tehlikenin savuşturulmuş olduğuna, kabahatini ona tamamıyla affettirdiğine kanaat getirdi. Fakat sevda yatağında bir saat vardır ki bunda erkekler kadını tamamıyla minnettar ettiklerinden ve dinlenmeye hak kazandıklarından emin, uykuya dalarlar ve bunun üzerine kadınlar, sevdaya doymayan, yorgunluk tanımayan kadınlar uyanık kalarak muhasebelere kalkar, eski kabahatle
Eve Düşen Yıldırım Para Hikâyeleri İki Masal Fakir İnsanların Hikâyeleri Bir Dağ Bir Deniz Hikâyesi
Tükendi
Bundan tam on beş yıl önce, İbiş'in Rüyası hakkında yazdığım bir eleştiri yazısında, tiyatro dünyasını anlatan ne kadar az fiktif eserimiz olduğundan yakınmıştım. Sami Paşazâde Sezai'nin 'Pandomima' hikâyesinden Sait Faik'in Kumpanya'sına, Reşat Nuri'nun Son Sığınak'ından Haldun Taner'in Sersem Kocanın Kurnaz Karısı'na, hatta Pınar Kür'ün Küçük Oyuncu'suna kadar geçen bir asırlık yelpazede handiyse bir elin parmakları kadar eseri bir çırpıda sıralamakta zorlandığımı hâlâ hatırlıyorum. Sanatın dolambaçlı kor
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 18 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1