Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 22 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Yazar, bu kitapta toplanmış yazılarıyla bir tarih ve kültür felsefesinin bakış açılarına istinaden, kültürümüzün dünkü, bugünkü durumlarını açıklamağa ve yarınlarla ilgili ipuçlarını yakalamağa çalışmaktadır.
Bir neslin el kitabı... Çoğunluğu 1968 ile 1973 yılları arasında yazılmış, muhtelif dergilerde yayınlanmış makaleler... O makaleler ki yazıldıkları zamandan itibaren bir çok mahfilde seminer ve ders konusu olarak takip edildiler. O makaleler ki bugün yazılsalar belki de aynı duygular ve kelimelerle yazılacaklardı. "Kitap Şuuru bugüne kadar olduğu gibi bundan sonraki nesillere de şuur kazandıracaktır.
Osmanlı´nın çöküşü de kuruluşu gibi bir destandır. Çöküşün kahramanları olan neslin bayraktarı Enver Paşa´dır. Onların varlığıyla İmparatorluğun çöküşünü birlikte düşünmek şaşırtıcıdır ve haksızlık gibi görünür. Onların yürekleri dağ gibiydi; hayalleri de öyle... Asla küçük düşünmüyorlardı. Yüce Devlet´i, ülkesi ve milletiyle kurtarmak için kendilerini ateşlere atarken, her biri İmparatorluğun bir uzak köşesinde, bütün Müslüman dünyayı kurtarmayı düşlüyor ve bunun heyecanı ile sarsılıyorlardı. Büyük düşü
İnsanoğlunun en büyük çaplı teşkilatlanması olan devlet, farklı kültürlerde farklı biçimlerde algılanmıştır. Aynı kültürün farklı tarih dönemlerinde de, doğal olarak bu farklılıklar görülmektedir. Bugün dünyamızda, devlet hakkında, eskisinden biraz daha değişik, fakat ortak noktaları artan bir anlayışın bütün kültürlerde yer etmeye başladığı söylenebilir. Ancak, millî kültürlerin inanç ve tarihî birikimlerinin oluşturduğu bakış açılarının kolayca değişeceğini sanmak da yanıltıcı olur. Devlet kitabı devlet ç
Geleneksel kültürümüzde, insanın ne yazdığından çok, ne yaptığına bakılır, ona göre değerlendirilirdi. Eğitimimiz de, bilgi edindirmekten çok, kişilik ve bir kimlik kazandırmaya yönelikti. Bu eğitimin en önemli yönlerinden biri tekke ve tarikatlardı. Oralarda insanlar, kitaplardan okumaktan çok, sohbetlerde bulunur ve mürşit ile aynileşmeye dayalı bir kişilik eğitimi almaya çalışırlardı. Günümüzde de olayın ilkesi değişmemiştir: İlköğretimin temeli, çocuğa kişilik ve bir kimlik kazandırmaktır. Burada mürşit
"Bu kitap, Osmanlı merkez olmak üzere Türk tarihinin destansı bir hikâyesidir; üslup olarak geleneksel tarihlerimizi hatırlatabilir; içerik olarak da bilinen muteber kaynaklarımız kullanılmıştır. Kitaptaki değerlendirme makalelerinde bütünlüğü olan bir tarih ve kültür anlayışı parça parça işlenmiştir. Bu yapılırken, temel kavramlar vurgulanmış, Osmanlıya uygulanırken hükümlerin yüzde yüz tarihi gerçekliği ikinci planda tutulmuştur. Yani değerlendirmelerde daima model önde tutulmuştur; ortaya konulan esasla
"Bu kitap, Osmanlı merkez olmak üzere Türk tarihinin destansı bir hikâyesidir; üslup olarak geleneksel tarihlerimizi hatırlatabilir; içerik olarak da bilinen muteber kaynaklarımız kullanılmıştır. Kitaptaki değerlendirme makalelerinde bütünlüğü olan bir tarih ve kültür anlayışı parça parça işlenmiştir. Bu yapılırken, temel kavramlar vurgulanmış, Osmanlıya uygulanırken hükümlerin yüzde yüz tarihi gerçekliği ikinci planda tutulmuştur. Yani değerlendirmelerde daima model önde tutulmuştur; ortaya konulan esasla
"Bu kitap, Osmanlı merkez olmak üzere Türk tarihinin destansı bir hikâyesidir; üslup olarak geleneksel tarihlerimizi hatırlatabilir; içerik olarak da bilinen muteber kaynaklarımız kullanılmıştır. Kitaptaki değerlendirme makalelerinde bütünlüğü olan bir tarih ve kültür anlayışı parça parça işlenmiştir. Bu yapılırken, temel kavramlar vurgulanmış, Osmanlıya uygulanırken hükümlerin yüzde yüz tarihi gerçekliği ikinci planda tutulmuştur. Yani değerlendirmelerde daima model önde tutulmuştur; ortaya konulan esasla
Meyveli ağaç taşlanır; ama bu cehalet (başka bir kelime kullanamıyorum) ağaca dönük, ağacı yaralıyor, varlığına kastediyorlar. Batıda yazılmış her cümleye, sorgusuz sualsiz, mal bulmuş Mağribî gibi sarılan ve hemen millî varlığımıza saldırıya geçenlere halkımızın cevabı çok sadedir: kanı bozuklar, sütü bozuklar Biz eli kalem tutanlar halkımızın ne dediğini çok iyi anlıyoruz, yürekten de katılıyoruz; ama sorumluluklarımız var; anlatmak, açıklamak, savunmak görevimiz var; başka türlü bu milletin aydını olamay
Gökalp ve ardından gelen bütün Türk sosyologları içinde, milletimizi ırkî bir birlik olarak târif ve telkin eden olmamıştır. Bir dönemin kısa bir he­veskârlık gösterilerinden gayri, Türkiye Cumhuriyeti hü­kûmetlerinin ırkçı herhangi bir politika izlediği görülme­miştir. Bugün de, azınlık ırkçılığı peşindeki münferit ve önemsiz iddialar bir yana bırakılırsa, ırka dayalı bir milliyet iddiası güden âlim yahut havas zümrelerini tanımı­yoruz. Dinlerinden dillerine, çocuk yetiştirme usûllerinden tür­külerine kada
Tükendi
Günümüz ortamında aklî, tarihî ve toplumsal gerçeklere rağmen, propaganda o kadar yoğun estirilmiştir ki, zayıf ruhları sarsmış, milletimizi yaralamıştır. Yıkmak, yapmaktan kolaydır; sadece bizim için değil, bütün milletler için böyledir. Millî birliği korumak, parçalamaktan çok daha zordur. Bizim birlik dediğimiz toplumsal olgu ve duygular yüzyıllar süren bir ortak yaşamanın ve sayısız tatlı-acı tecrübelerin bir sonucudur. Bu kadar uzun bir süreçte ulaşılan bu duyguya sıradan bir şüphe düşürmek hiç de zor
Ziya Gökalp Diyor ki: *Türkiyede vatan için en zararlı adamlar medrese yahut mekteplerden nasip alanlardır. Türkiyede medrese ve mektep, terbiye ettiği fertlerin ahlak ve seciyesini bozuyor. *Bütün hayatlarında kuvvetli bir seciye gösteren insanlar, umumiyetle çocukluklarında dinî terbiye alanlardır. Çocukluklarında dinî terbiye almayanlar, ölünceye kadar kişiliksiz kalmaya mahkûmdurlar. *Yaptığım incelemelerden çıkan sonuçlara göre birçok yerde Türkmen aşiretleri Kürtleşmiştir. Mesela Diyarbakır Kar
Osmanlılık ve Türklük konusunda üretilen sayısız ve sunî tezatların girdabına kapılmamak için mutlaka okunması gereken bir eser. Millîyetçilik, içine girdiğimiz çağda da, Batı dünyasının örtülü gerçeği olarak kalacaktır; yani millîyetçiliğin sözünü etmeyecek, ama bütün iktisadî ve siyasi politikalarını da bu esasa göre düzenleyeceklerdir. Bu örtülü tavırda, Avrupanın özellikle siyasi hayatında ortaya çıkan millîyetçi tutumların tamamının ırkçı bir yaklaşıma sahip olmalarının da payı vardır. Ne olursa olsun,
Tükendi
Ben İspir kasabasını çocuk gönlümün cenneti olarak bilirim. O günleri anlattım. Sanırım küçük çevrelerde yaşayan herkesin böyle bir cenneti vardır. Bu yüzden yazdıklarımı okurken, birçok ortak duygu ve çağrışımlarımız olduğunu göreceksiniz. O güzellikleri yeniden hatırlayarak paylaşmak ve zaman zaman durup biraz düşünmek, umarım hoşunuza gidecektir.
"Bu kitap, Osmanlı merkez olmak üzere Türk tarihinin destansı bir hikâyesidir; üslup olarak geleneksel tarihlerimizi hatırlatabilir; içerik olarak da bilinen muteber kaynaklarımız kullanılmıştır. Kitaptaki değerlendirme makalelerinde bütünlüğü olan bir tarih ve kültür anlayışı parça parça işlenmiştir. Bu yapılırken, temel kavramlar vurgulanmış, Osmanlıya uygulanırken hükümlerin yüzde yüz tarihi gerçekliği ikinci planda tutulmuştur. Yani değerlendirmelerde daima model önde tutulmuştur; ortaya konulan esasla
Tükendi
"Bu kitap, Osmanlı merkez olmak üzere Türk tarihinin destansı bir hikâyesidir; üslup olarak geleneksel tarihlerimizi hatırlatabilir; içerik olarak da bilinen muteber kaynaklarımız kullanılmıştır. Kitaptaki değerlendirme makalelerinde bütünlüğü olan bir tarih ve kültür anlayışı parça parça işlenmiştir. Bu yapılırken, temel kavramlar vurgulanmış, Osmanlıya uygulanırken hükümlerin yüzde yüz tarihi gerçekliği ikinci planda tutulmuştur. Yani değerlendirmelerde daima model önde tutulmuştur; ortaya konulan esasla
Peyami Bey Cumhuriyet döneminde yetişen parlak zekâlardan biridir. Düşünce ve edebiyat dünyamızdaki seçkin yerini, sadece kendi emeği ile kazanan ikinci bir isim göremiyoruz. Yaşıtlarının okula devam ettiği yıllarda, O, ya Posta-Telgraf Nezaretinde çalışıyordu yahut bir okulda öğretmenlik yapıyordu. Sonraki yıllarda yazıları ve konuşmalarında, sağlam bir iradenin, yoksulluğu, kamçılayan bir imkân olarak kullanabileceğini gençlere anlatır ve kesinlikle ümitsiz olmamalarını öğütler. Ar
Dündar Taşer her şeyden önce, kendi tarihimize, milletimize bakışımızdaki daralmaları, küçülmeleri, Cumhuriyetin ilk dönemleri için anlayışla karşılanabilecek sapmaları parçalayan, ufuk açan bir insandı. Osmanlıya bakarken, kardeş katli fetvasını açıklarken, Tanzimat hareketlerini değerlendirirken, daima oluşturulmuş yargıları yıkar, kalıpları parçalar, böylece daha millî düşünmemizin, daha millî görmemizin yolunu açardı. Büyük düşünmeyen, büyük rüya görmeyen milletlerin büyük olamayacağına inandığı için, g
"Konuşmalar" Nevzat Kösoğlu`nun 1977-1980 arasında TBMM`nde yaptığı bazı konuşmaları ve Aralık 1981`de Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi`nde MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası`ndaki Sorgu`sunu ve 10 Mart 1987`deki Savunması`nı içine almaktadır. Bu bölümde mutlaka birileri tarafından yüksek sesle söylenmesi gereken bazı şeylerin mümkün olan en kısa şekliyle söylendiğini göreceksiniz. Eser bir döneme ışık tutmaktadır.
Globalleşme Bu slogana yapışarak öylesine sözler ediliyor ki: Küreselleşen dünyada yalnız mı kalacağız? Bu muhteşem oluşumun dışında mı yaşayacağız? Milliyetçiliğin, hatta millî devletlerin vakti geçmedi mi? Hayır, geçmedi! 21. yüzyılı da bu yapılarla geçireceğimizden kuşkunuz olmasın. Görmüyor musunuz: Krizler herkesi kendi derdine düşürüyor ve herkes yapması gerekenleri yapıyor; yani: Buhran küresel, ama gayret ve tedbirler millî!... İşte dünyanın katı ve yalın gerçeği! Olay ve olguları, millî ölçü
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 22 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1