Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 20 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Yaşamın kırılgan yanlarını yorumladığı kitaplarıyla çağdaş edebiyatımızda önemli bir yer edinen genç yazar KARlN KARAKAŞLI, acı ve sevincin birlikre harmanlandığı etkileyici bir Öykü anlatıyor. İlkkez 1997´de yayımlanan gençlik romanı bu son baskısı İçin bütünüyle gözden geçirildi
Ödüllü koleksiyon Köprü Kitapların 17. kitabı, Karin Karakaşlıdan. Sınav yolunda koşanlar, yaşam yolunda tökezleyenler... Editörlüğünü Semih Gümüşün üstlendiği, 2010 Memet Fuat Yayıncılık Ödülüyle taçlanan Köprü Kitaplar dizisinin 17. kitabını, edebiyatımızın duyarlı kalemlerinden şair, yazar Karin Karakaşlı yazdı. Karakaşlı, farklı kültürel ortamlarda büyüyen dört genci bir araya getirdiği romanında, sınav kaygısının genç bireyleri nasıl etkilediğini duygu dolu, yalın bir dille anlatıyor. Başarmaları ger
Hayallerini gökyüzüne çizen bir çocuğun öyküsü! Gece Güneşi adlı öykü kitabıyla çok sevilen şair ve yazar Karin Karakaşlı'dan küçük okurları için muzip ve sıradışı bir öykü! Yetişkinlerin sıkıcı, gri dünyasından uzaklaşmayı deneyen yazar, çocuksu düşlerin, tatlı telaşların, aykırı renklerin peşine düşüyor. Sevgi ve anlaşılma beklentisinin her yaş için önemli olduğunu anlatan kitap, sanatın iyileştirici gücünü hatırlatıyor. Başarılı illüstratör Merve Atılgan'ın özgün desenleriyle boyutlanan öykü, türlü ned
Çınar Yayınları'nın Büyüyen Kitaplar serisinin ikinci kitabı "İyi Geceler Luna" çocuklara ve yetişkinlere yepyeni dünyaların kapısını açıyor. Edebiyatımızın önemli isimlerinden Karin Karakaşlı'nın yazdığı, ressam Gözde Başkent'in resimlediği İyi Geceler Luna, klasik kitaplardan çok farklı. Özel kapağı ve sürprizli iç baskısıyla edebiyatın ve okuma alışkanlığının keyfini çıkarmak için oyunlu bir tasarım sunuyor. Kitabı okuyup bitirdikten sonra ortaya çıkan posterse tam da çocukların odalarını süslemelik...
"Müsait bir yerde inebilir miyim?" dedim şoföre. Severim ben bu sözü. Zamanın kıyıcılığına direnmiş ender tabirlerdendir. "Uygun bir yerde..." versiyonu tutmadı. Genç kuşaklar bile hâlâ müsait bir yerde iner. Tevekkül belirtir bu sesleniş. Kesin bir yer söylemezsin de orta bir noktada buluşursun sürücüyle ve hiç bilemeden oranın senin için gerçekten müsait olup olmadığını, inersin. İndim müsait bir yer olan evimin önünde. Bir sokak köşesinde sabahlamak daha gerçek olacakken belki de. Yurtsuzum artık evimin
Tükendi
Kuru kalabalıklar tehlikelidir çünkü özsuyu çekilmiş insanlar bir çırayla tutuşur ve ortalık yangın yerine döner. Kalabalıkları kuruluktan kurtaransa çoğu zaman akışa karşı yol alan tek tek bireyler olur. Onların soruları eşliğinde sorgulamayı, yanıt aramayı, hatırlamayı ve hatalardan ders almayı deneyimleyen kitleler, artık kuru kalabalık değil bireylerden oluşan tertemiz bir insan topluluğu, insan soyunun yüz akıdır. Ama yazık ki çoğu zaman bu kuruluktan çıkmanın bedeli, ilk toplu gözyaşının, kendini feda
Tükendi
"Sabır taşı olsa çatlar derler ya hani, ben o deyişi çok severim. Çatlayan bir taş... Taşın o sabit, yekpare halini gözünün önüne getir ve sonra damar damar, usul usul, için için çatladığını. Hastalık işte böyle çatladı içimde. Şimdi ben sevgilimi değil, dünyayı terk edeceğim, o ise beni terk etmiş değil, uğurlamış olacak." Düşünceli bir ifadeyle ekledi: "Cehennem, ihtiyaç duyulmama hissidir benim için. Cennetse ihtiyaç duymama hissi. Kendi cennetime gidiyorum nihayet." Karin Karakaşlı'nın edebiyat dünyasın
Tükendi
Mektubunu okumak, kent ışıklarının peşimiz sıra sularda döne döne ışıldadığı dönüş vapuruna kısmet oldu. Yine korkularımı boşa; inancımı, umudumu haklı çıkararak geldin. İçim ısındı, ayazım dindi, çiçek kokularımı saçtım beni içine çeken burna. Ferah bir koku vardı senin üzerinde de. Sanki çimenler vardı, usul usul bir dere. Akşam ay vardı sanki, cırcırböcekleri, ahşap kokusu, kulübe, döşek, sen, ben. Denizkızı olsam saçlarımın ağına seni takar, derinlikler boyu peşim sıra sürüklerdim. Hiçbir ada seni bırak
Sadece sevgi gerçek bir aile kurabilir. Çağdaş edebiyatımızın güçlü kalemlerinden Karin Karakaşlı, son romanında çocukların ve evlerin dilinden konuşuyor. Tarihin farklı dönemlerinde yaşanmış ve iç içe geçmiş aile hikâyelerini şiirsel bir üslup ve empatiyle aktarıyor. Terk edilen ya da göç etmek zorunda kalarak yalnızlaşanın sadece insanlar olmadığını, yaşanmışlıkların tanığı yapıların kalplerinin de nasıl örselenebildiğini duyumsatıyor. Gerçeklerin ağırlığını umut ve sevgiyle hafifleten yazar, her koşulda
Ah be Sabiha... Böyle yazasım varmış sana. Mekânındayım, göğün ve yerin ortasında. Adınla bilinen şu havaalanında. (...) İşte karşımda duruyorsun. Siyah beyaz ölümsüzlüğünün içinde, en ışıltılı halinle duruyorsun hem de. Ölümlüler acıların çizgileriyle kaplanırken sen inadına parlıyorsun. Başında beyaz pilot kasketin, yüzünde o ışıklı gülümseyiş. Genç, güzel bir kadın olarak duruyorsun karşımda. Derken elinde, boyuna yakın bombayla görüyorum seni. Fransa yapımı hafif bombardıman uçağı Breguet 19'muş tayyare
Tükendi
Yığıldığın günlerin sonuna gelirsin. Düştüğün zeminden, çöktüğün kaldırım kenarından ayağa kalkarsın. Hayat beklemez çünkü. Ve daha ölmediysen, yaşıyor taklidi yapman gerekir. Bedenine yabancı kalırsın, aynaların üzerine örtüler atarsın. Görmeyesin kendini diye. Ve ellerini hiçbir şey ısıtmaz. Burnunu, kollarını, ayaklarını da. Soğuk sular iner omurgandan aşağı, bir yandan da alnın terler ama. "İyi misin?" sorusunu sormasınlar diye ara sokaklara, daha önce hiç geçmediğin yollara saparsın. Yabancılarla konuş
Farklı türlerde eser veren üretken ve yaratıcı bir yazar olarak genç kuşak edebiyatçılar arasında özel bir yere sahip olan Karin Karakaşlı, 2000'li yılların en parlak kalemlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Eserlerinde kırılgan ve tedirgin ruh durumlarını ustaca ele alırken, insanın, hayatın getirdiği hoyratlıklar karşısında gösterdiği direnç ve yaşama sevincinden izler arayan Karakaşlı, böylece umut ışıltılarının her zaman ve her yerde olabileceğine dikkat çekiyor. Karakaşlı, kimlikler, kadınlık halleri
Tükendi
Türkçe-İngilizce-Ermenice Fotoğraf Albümü Anadolu'nun eski Ermeni yerleşimlerinden yaklaşık 200 fotoğraf Norair Chahinian, Mihran Tomasyan, Karin Karakaşlı, Sarkis Seropyan ve Esra Elmas'ın metinleri eşliğinde. Brezilya, Sao Paulo doğumlu fotoğrafçı Norair Chahinian'ın Türkiye'de çektiği fotoğraflar, görenleri birkaç farklı açıdan çarpıyor. Önce, binlerce kilometre uzaktan, dünyanın ta öte ucundan gelenin, Anadolu coğrafyasının farklı bölgelerindeki yaşama dair 'dışarıdan' tanıklığıyla. Ama daha önemlisi,
Tükendi
İçim geçmiş uyumuşum yıllar sonraki bir ihtimale uyandım ağacın altındaki rüyamdan Böyle tamamız böyle zamanında, demek için Her kimsen sana
Tükendi
Karin Karakaşlı'nın 1998'de Yaşar Nabi Nayır Ödülü'nü alan ve Varlık Yayınları tarafından 1999'da yayımlanan ilk öykü kitabı bir kez daha bizimle. "Karşı kıyının ışıkları gözümde birikir, taşar yaş olur. İstanbul'u ıslatırım, bir de seni. Olduğun yerde ve anda yağarım üstüne üstüne. Yaşlarım sesim olur hiç duymadığın kadar. Korunağımı yıktığımda arkasında olanı görmeye dayanabilir misin? Ancak sustuğunda dinerim. Bak işte bu benim. Sen beni böyle bilir misin? Başını eğer, susarsın. Sırılsıklam susarsınız İ
Tükendi
İki kardeşin sevgi dolu, baharat kokulu öyküsü! Çağdaş edebiyatımızın genç kalemlerinden Karin Karakaşlı, sevilen gençlik romanı Ay Denizle Buluşuncanın ardından ilk kez küçükler için yazdı. İki kardeşin sıcacık sohbetlerine tanıklık eden öykü, anasınıfına giden ve sınırsız bir hayal gücüne sahip küçük Ardanın, ablası Aryanın sabrını sınarcasına sıraladığı bitmez sorularıyla renkleniyor. Okur, hem Ardanın sorularına yetişmeye hem de oyunlarına zaman ayırmaya çalışan Aryanın haline, aklından geçenlere ve A
Benim Gönlüm Gümüş, öykücü, romancı ve köşe yazarı olarak tanıdığımız Karin Karakaşlının ilk şiir kitabı. Başka Dillerin Şarkısının (1999), Can Kırıklarının (2002), Cumbanın (2009) yazarının, 2005-2006 yıllarında kaleme aldığı elli şiirden oluşan kitap, Karakaşlının kendine özgü duygusallığının imbiğinden süzdüğü gönül sesiyle, arayışlarıyla tanışmak isteyenlere hitap ediyor. Karin Karakaşlı, gönlünün kuytularındaki sırlarını, yüreğinin sesini, gidenleri ve kalanları, İstanbulun lodosunu ve poyrazını, bu ke
Tükendi
Çığlığa dönüşen fısıltılar, yürekleri sarsacak denemeler… “Mevsimler gıyaben geçer, acının uyuşturan yanı da çekilirken hayatından, yağma edilene inat bir şeye tutunursun çaresiz. Tutunacaksın ki kalkabilesin ayağa ve sebat edilen yerden adımını atabilesin ileriye doğru. O, bedeli canla ödenmiş sözleri yepyeni cümlelerle birleştirebilesin. Devamını getiresin, söz yarım kalmasın diye. Sana dünya içinde dünya vermiş insana ayıp olmasın diye.Nice zaman sonra elime aldığım on bir yılıma tutundum. Kendi zeminime
Tükendi
Masaldaki Uyuyan Güzel misali zamansız suskunluklarından uyandılar. Seslerini işitmeye, öykülerini dinlemeye hazır yüreklere gözlerin, ellerin, ezgilerin diliyle konuştular. Anlattıkları yalnızca kendi yaşamlarının değil, insanlığın ortak söylencelerinin parçalarıydı. Can kırıklarıydı. Dinleyenlerin tenine battıkça ufuk aydınlandı. Oysa daha güneş bile doğmamıştı.
Tükendi
Ayrılık... İnsanı en derinden vuran... Yalnızlık hayata egemen olan... Hayatı yabancılarda arayan, kendini bırakan bir kadın... İşte bu hikâye onun... Sıcak bir yüreğin soğumasının hikâyesi bu... Hızla sona doğru koşmasının... Karin Karakaşlı "Müsait Bir Yerde İnebilir miyim?" adlı bu ilk romanında öykücülüğün getirdiği alışkanlıkları bırakmıyor ve onu birbirinden kopuk metinler olarak okunabilecek bir tarzda kurguluyor. İlk ve en uzun bölümde sevgilisinden yeni ayrılmış, duyarlı bir kadının hikâyesi anlat
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 20 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1