Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 10 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Yapıtlarında kişilerin iç dünyalarını başarılı bir şekilde yansıtan yazar öykülerinin birçoğunda olduğu gibi romanını da ana izlek olarak ekonomik ve toplumsal koşullar karşısında kişinin yaşadığı yıkım üzerine oturtuyor… Bir başka deyişle Tutkunun Köşeleri yazarın yerleşik ekonomik ve toplumsal düzenin insanı insanlığından çıkarışını işlediği bir roman… Mustafa Balel’in sunuş yazısıyla Tutkunun Köşeleri, Zeyyat Selimoğlu’nun Deprem’den sonra yazdığı ikinci romanıdır. Göç ve kötülük teması ekseninde kurulan
Tükendi
Günün birinde "Martılar Adası"nın da, adada yaşayan martıların da korktukları şey başlarına geldi : İnsanoğlu adaya adımını attı. Ve adaya atılan ilk adımda olanlar oldu. Şimdi okuyacağınız bu roman, bir martı ailesinin yaşamında tüm adalı martıların ve "Martılar Adası"nın yaşanmış öyküsüdür. Atılan her yanlış adım, doğada sarsıntılar yaratır, dengesizliklere neden olur ve martılar çığlığı basar : "Yapmayın, yapmayın, yapmayın!" -Zeyyat Selimoğlu- (Arka Kapak)
İnsana giden bir anlatıcıdır Zeyyat Selimoğlu. İnsanın yaşamdaki devinimi, eylemi, yaşadığı yer/zaman içindeki duygu durumu yoğun gözlem ve tanıklıklarla onun öykülerinde buluşur. Yazmak için yazan değil, anlatmak/göstermek/hissettirmek derdinde olan bir anlatıcının bu bakışının izlerini, yansılarını şimdi de Çiçekli Dağ Sokağı'ndaki öykülerinde buluyoruz. İnsana, bir yere/mekâna duygulu, içli bakışın öyküleri. Her birinde Türkçenin tınısını, rengini hissettiren Selimoğlu kısa öyküde yeni bir bakışın ve d
Tükendi
Soyunanlar'da Selimoğlu her bir öyküde kahramanlarının iç yüzünü gözler önüne seriyor. "Bir Büyük Soyunuyor" da politikacıların döndürdüğü entrikalara, "Bir Dede Soyunuyor" da yaşlı bir adamın ardında bıraktığı karanlık geçmişine, "Bir Terzi Soyunuyor" da Rum terzi Dimo'nun hayatına, "Bir Ada Soyunuyor" da Heybeliada'nın deniz kokan sokaklarına içeriden bakmaya davet ediyor.Selimoğlu'nun öykülerinde kahramanlar sadece insanlar değildir; martılar, deniz, gemiler, doğaya ait her şey birer kahramana dönüşür. S
Tükendi
Deprem, hayatları boyunca uçlarda yer almış iki insanın, Fazılzade ve Sefer'in, yollarının nasıl kesiştiğini anlatan etkileyici bir uzun hikaye. 1950 Kuşağı'nın özgün öykücülerinden Zeyyat Selimoğlu'nun günümüzde de sürüp gitmekte olan bu büyük kent depreminin her gün yüzlerce insanı nasıl sarsıp, çökerttiğini bu hikayede ustalıkla anlatır. Oluşturduğu yalın dil yapısıyla okuyucunun, karakterlerinin dünyasına kolaylıkla girmesini sağlar. Satır aralarına gizlenmiş şiirsel duygularla öykü zenginleşir. Deniz
Tükendi
Karaya Vurdu Deniz, Zeyyat Selimoğlu'nun öyküdeki klasikleşen anlatım tutumunu, denize/deniz insanına bakısının yalınlığını getirir bize. Anadolu yarımadasını çevreleyen denizlerin anlatıcısı olarak bize denize bakmayı/denizde yasayıp denizi öğrenmeyi gösterir Selimoğlu. Yer yer gülümsetir, düşündürür ama daha da çok deniz insanlarının yaşamsal sorunlarını, çelişkilerini yansıtır. Çizdiği atmosfer, anlattığı insanların karakteristik özellikleri belleklerde derin izler bırakır. Okuyun Karaya Vurdu Deniz'i
Tükendi
Denizin, denizdeki hayatların bir anlatıcısı olarak Koca Denizde İki Nokta adını verdiği öykü kitabıyla karsımıza çıkan Zeyyat Selimoğlu'nun bu birikimi 1970 TRT Başarı Ödülü ile değerlendirilir. Edebiyatımızda deniz gerçekliğinin alanını genişleten bir anlatıcıyla karsı karşıyayız bu kez de. Öyle ki; Selimoğlu "gemi adamları" adını verdiği insanların karada başlayan denizde süren öykülerini bu kez de yakın/içten bir duruş, bakışla Koca Denizde İki Nokta'da dile getiriyor. Yaşanmışlığın izleri, deniz coğr
Tükendi
Büyük usta Zeyyat Selimoğlundançocuklara öyküler...Bu kitapta sizleri, tek bacaklı şampiyon çekirge, Uyumsuz Nuri, Ali ile Yıldız adlı buzağısı ve Boz Dikenli Yürüyen Kara Yumak ya da başka bir deyişle Kirpi Kardeş ile tanıştıracağız. Şampiyon çekirgeden umutsuzluğa kapılmamanın önemine dair güzel bir ders alacağız. Uyumsuz Nurinin okuldaki ilk gününde yaşadıklarına tanık olacağız. Ali ile Yıldızın dostluk öyküsünü okuyacak, Kirpi Kardeşin bahçeden kayboluşunda bizim Afacan Nurinin bir parmağının olup olmad
Tükendi
Yavru Kayıkı, bir gün, deniz kıyısındayken gördüm. Bir takanın ardına halatla bağlanmış, sürüklenip gidiyordu. Üzgün, dokunaklı bir hali vardı. Bana öyle geldi ki, bu küçük kayık, özgür olmak, boynuna takılmış halattan kurtulmak istiyordu. Bunu tek başına sağlayabilecek güçte değildi. Onun bu özlemini gerçekleştirebilecek, ona yardım elini uzatacak dostlar gerekliydi. Bu dostlar, ortaya çıkmakta gecikmediler ve Yavru Kayıka yardım ellerini uzattılar. İşte okuyacağınız bu öykü Yavru Kayıkın, dostlarının ya
Tükendi
Çoğu zaman akşam yemekelrinin sonuna doğru oynanırdı bu sahne... Masanın çevresinde dört-beş kişi toplanmış olurduk. Mehmet Kaptan masanın en başındaki süvari koltuğuna kurulmuş olur, öteki koltuklarda da Hızır Kaptan, deniz subaylığından emekli başçarkçı Hüseyin bey, Ohannes, bir de ben...
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 10 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1