Bir esin, bir yeşil, bir umut biterBeynimde mavera gibi yerdesinSevdam buhur buhur gönlümde tüterKalbimle aranda sırlı perdesin​

"Akşam olunca sarayın tüm kapıları birdenbire kapanmış, sadece yanan kandillerin loş ışıklarıyla aydınlanıyordu. Peri'nin içeri girmesi kolay olsa da Gülsüm'ü içeri sokması pek de kolay gözükmüyordu. O an kendini güçlü bir kasırgaya çevirip Gülsüm'ü, oluşturduğu hortumun içine aldı. Saraya öylece girdiler. İçeri girince Peri, tekrar insan kılığına girdi. Sarayın içi oldukça ışıltılıydı. Her şey boşlukta geziniyor gibiydi. Usulca insanı baştan çıkaran ve bedeni rahatlatan güzel bir masal müziği çalıyordu. Uy

Kedimizin adı Cingöz'dü. Ona bu ismi ben takmıştım. Cingöz, tuvaletini hiçbir zaman orta yerde yapmazdı. Sıkıştığında tuvalete giderdi. Tuvalet kapısı kapalı olunca tırmalar, açmaya çalışırdı. Açamayınca hırıltılı ve garip sesler çıkarıp dikkatimizi çeker, ona yardım etmemizi sağlardı. Çok akıllı bir kediydi. Tıpkı büyükler gibi hareket ederdi. Her gün iki katlı evimizin sokağa bakan penceresine yerleşen Cingöz, sevimliliği ve insanı hayrete düşüren hareketleri ile görenleri kendine hayran bırakırdı. Gizeml

Sevgili çocuklar! Sinan'ın, oradan oraya koştururken başından geçen maceralara ortak olmaya hazır mısınız? O halde hemen kitabın kapağını aralayabilirsiniz...

Bir çeşme sesi var, çağlar içimde Eskiden bir suyu, bir tası vardı Andıkça geçmişi, geçtiği yerde Yalnız birkaç damla, gözyaşı kaldı.