Dağda ve şehirde eşkıya kovalamak alnıma yazılmış! Türkiye ikiye ayrılır: Tuzu kuru, zengin, refah içinde bir Türkiye ve çaresiz insanların çırpındığı yoksul Türkiye! Toplum ikiye ayrılır: Alttakiler ve üsttekiler, yani ezenler ve ezilenler! İnsanlar ikiye ayrılır: Sıradan olanlar ve sıradan olmayanlar. Sıradan insanlar da ikiye ayrılır: Şanslılar ve şanssızlar! Usta yazar Rahmi Turan, genç yaşta İstanbul'dan görevli olarak gidip, Türkiye'nin en uç bölgesindeki Hakkari'de tam bir yıl yaşadı. Ülkemizin va

En büyük düşman Dışarıda da düşmanlarımız çok ama en büyük düşmanımız içeridedir. Bu düşmanın adına "Cehalet" denir! Toplum olarak, bizi daha çok cahil edecekleri seçmek için yıllardır sandıklara koşup dururuz. Akıllı olsak bunu yapar mıyız? Ülke olarak uygarlık, özgürlük ve demokrasiden kilometrelerce uzakta olduğumuzu gösteriyor. İktidar, Kılıçdaroğlu'nun "Adalet Yürüyüşü"nü bile hükümetin bir lütfu olarak niteledi. Olacak şey mi bu? Ülke olarak gittiğimiz yol, hiç de iyi bir yol değil. Peki, ne

Bu kitap bir devre tutulan aynadır. Sözler uçar, yazılar kalır! İleride genç kuşaklar, bu ülkenin hangi badirelerden geçtiğini, birliğimizi yok etmek isteyenlerin alçaklığını, ülke olarak ne tehlikeler atlattığımızı bu ve bunun gibi kitaplardan öğrenecektir. Aynalar yalnızca gerçeklerden korkmayanların dostudur. Günümüzün siyasetçileri ise aynada kendilerini gördükleri vakit kızıp köpürürler... Aslında aynalara kızılmaz ama... Akıl körelince, gözlerin yararı az oluyor! Yoksulluk, gericilik, ıstırap ve çile

Babıalide "TİRAJLARIN EFENDİSİ" unvanı ile tanınan duayen gazeteci RAHMİ TURAN, yazarlık hayatı boyunca bütün siyasiler ve Devlet adamları döneminde tenkitlerini herkesin yüzüne karşı dobra dobra yapardı. İnönülü, Menderesli, Demirelli, Özallı, Ecevitli dönemlerde en büyük gazetelerde yazdı ve yöneticilik yaptı. Ecevit dönemini ele aldığı "BİZ BU ÜLKEYİ SOKAKTA BULMADIK" kitabını o dönemde çıkan GÖZCÜ gazetesindeki yazılarından oluşturmuştu. Kitabıyla, Ecevit'in yüzüne karşı "ülkeyi sokağa düşürdün" demiş

Gotik edebiyatın en popüler "Bestseller" korku romanı Dracula'nın yazılmasında, İrlandalı yazar Bram Stoker'a ilham kaynağı olan Vlad Dracul'un, kanlı saltanatının ve bu kanlı saltanatın Türkler tarafından nasıl yerle bir edildiğinin romanıdır. Fatih Sultan Mehmet'in Vidin Valisi Hamza Paşa, Sultanın yeni emirlerini iletmek ve yeni vergi kanunlarını görüşmek üzere Eflak Voyvodası Vlad ile buluşmak için yola çıkıp, buluşma mahallinde kamp kurarak Vlad ve heyetini bekleme ye başlarlar. Bu kafile yaklaşık 150

Eflak Voyvodası Vilad, karşısında duran güzel Yolanda'ya şaşkınlıkla bakıyordu. Duyduğu kelimeleri duymamış gibi kadının ellerine yapışarak yeniden sordu. - Ne diyorsun kız? Doğru mu söylediğin? Genç kadının gözlerinin içi gülüyordu. Yüzüne tatlı bir sevinç yayılmıştı. Güzel dudaklarında mutlu bir gülümseme vardı. Utangaç bir eda ile gözlerini indirerek cevap verdi. -Evet Majeste, doğru... Çünkü kımıldamaya başladı. (Kitabın İçinden)

"Biz Bu Ülkeyi Sokakta Bulmadık" Evet, halimiz parlak değil... Bu güzelim memlekete yazık oluyor... Her yıl, bir öncekinden daha geri gidiyoruz... Ülke, Batı´nın ekonomik işgali altında... İçimizde bir sürü hain var. Dış düşmanlar gözümüzü oymak için pusuda bekliyor. Hepsinin hedefi apaçık ortada... Türkiye Cumhuriyeti Devleti´ni savunmasız bırakarak ülkeyi bölmek istiyorlar. Fakat yurdumuzu seven insanlar olarak elbette yılmayacağız. Mücadeleyi bırakmak yok. Asla pes etmeyecek ve sonunda savaşı mutlaka kaz

Konu: Ölümle burun buruna yaşanan bir serüven içinde filizlenen ve sürpriz şekilde sonuçlanan bir aşk hikâyesi. Kitap Özeti: "Bahar çiçeği kadar taze ve güzel" bir kız… İntikam uğruna kızı kaçıran bir eşkıya… Onun için hayatını hiçe sayan bir teğmen… Ve Güneydoğu´nun feodal düzeni… Vahşi dağlarda yaşanmış bir aşkın, Jülide ile "Hilmo"nun hikâyesi…