"Babam Sultan Bayezid Han zamanında seferler az olup asker ve ocaklıya rehavet gelmiştir. Benim zamanım ise sefer zamanı olacaktır. Seferlerde güçlük, yorgunluk; kan ve can vermek vardır. Beni peşinen bu şart ile kabul ederseniz edin. Yoksa rahatınızı isterseniz kardeşlerimden birini tercih edin, ben de sancağım olan Semendire'ye döneyim. İşte devlet, işte padişahınız ne eylerseniz eyleyin. Ama bugün benim söylediklerimi kabul edip yarın muhalefet edene aman vermem."
Yavuz Sultan Selim dönemin en çalk
Fethin Güzel Sultanı Fatih Sultan Mehmed, emsalsiz kişiliğiyle tarihe damga vurmuş bir cihan sultanını akıcı bir öykü diliyle ilk gençlik çağına tanıtma amacı taşıyan bir kitap. Fatih gibi çok yönlülüğüyle asırları aşmış bir şahsiyeti kaleme almanın zorluğu herkesin malumudur. Buna rağmen elinizdeki bu kitap fetihler çağının kokusunu odanıza taşımayı; bir cihangirin coşkulu yüreğinin kıvrımlarında sizi dolaştırmayı vaat ediyor. Kalbinize dokunan, hayal dünyanızda ardı ardına pencereler açan bir üslubu var.
"Bu Osman'ın deliliği ne öncekilere ne de sonrakilere benzemez. Bazı yiğit için gözünü budaktan esirgemez derler ya, Osman öyle de değil. Gözüne sokacak budak arayan cinsten. Hak Teâlâ'ya tevekkül edip göz göre göre atını sürmüş pusunun üzerine."
"Gaziler Çağının Padişahı Osman Bey" özellikle ilk gençlik çağının okumaya bayılacağı akıcı bir öykü diline sahip. Okurunu sımsıkı sarıyor ve kitap bitene kadar bir daha bırakmıyor. Bu kitap asla akademik bir çalışma değil, aksine insana dokunan, öznel ve alabild
Bazı hikayeler yalnızca okumak içindir. Okursunuz sonra arkanıza yaslanıp içinizde bıraktığı duyguyu tadar ve kalkarsınız. Ama "Cam Duvarlar" böyle değil. Okuduktan sonra birine anlatabileceğiniz, anlatmak için can atacağınız hikayelerle dolu. Ama kitabın asıl ilginç yanı, vakıa hikayelerinden hiç beklenmeyen bir derinlik taşıması. Bulanık, helezonik ve başladığı yere asla dönemeyen cümleler yok.
Aksine sade, akıcı, berrak bir dil ve bazen gülümseten bir üslubu var. Olaylar, kahramanlar sayfalardan fırlaya
Ejder isminde olayları alışılmamış
yöntemlerle çözen bir kahraman var
karşımızda, aykırı bir deha.Ve en az onun
kadar ilginç beş kişilik Doğu Fenerleri
ekibi.Bir maden ocağında bulunan kesilmiş
bir erkek bacağı ile başlayan hikâye
büyüyerek ve kök salarak öyle bir hale
geliyor ki sizi elinizden tutup istediği yere
götürüyor. İtiraz etmiyor ve peşinden
gidiyorsunuz. Ta ki sizi orada bırakıp
bambaşka bir dünya kurmaya başlayana
kadar. O an pusulanız şaşıyor tahmin
gözünüz kararıyor. Bu noktada o koşuyor
siz y
"Biz diriler hep ölümü ebedi bir uyku olarak
düşünürüz. Bizce ölüler; ebediyen uyuyup
istirahata çekiliyor. Fakat derler ki ölüler
diyarında uyku denilen bir şey yoktur. Onlar
uykunun ne demek olduğunu bile bilmezler.
Diriler; ölüler diyarına geldiklerinde uykuyu
unuturlar. Kendi aralarında bunu
hatırlamaya çalışırlar ama akıllarına
gelmez. Çünkü unutturulmuştur onlara."
Ölülerin Sohbeti tarihçi-yazar İbrahim Halil
ER'in çeşitli zamanlarda yazmış olduğu
öykülerden oluşuyor.Yazar bizi bu
öyküle
İçinde bulunduğumuz olaylar zinciri
seni bana getirmişti...
Sera... Sera... Sera...
Bana, hayatın tüm acılarını ve
olumsuzluklarını unutturan isim...
Geçmişte kabul olmayan, bugün ve
gelecekte de kabul olmayacak dualarımın
karşılığı...
Bir insana, sonsuza dek sevmeyi,
beklemeyi göze aldıracak bir tercih...
Ve on yedi yıl sonra İstanbul'da
teyzenin kızı ile karşılaştım. Ondan,
ölümün ile ilgili yıllarca saklanan gerçeği
öğrendim. İntihar etmemiş, incelikle
planlanan bir oyuna kurban gitmiştin.
İntihar m
Toplam 8 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.