Herkesin hayatında ters giden bir şeyler olur, hatta bazen her şey ters gitmeye başlar. Veya gerçek durum böyle olmasa bile, yakalanan başarılara, elde edilen kazanımlara rağmen insan kendini eksik, yetersiz, başarısız görebilir ve mutsuz hissedebilir. Bu durumda hayat büyük bir mücadeleye dönüşür. Kendini değiştirmeye çalışmaktan çok hayatı değiştirme mücadelesi sonuçsuz ve tüketici bir şeydir. Hele de sonuç alamadıkça daha da büyük bir didişmeye, kendini ve çevresini yiyip bitirmeye dönüşen bu mücadeleyi

Floransa´da yaşayan genç ressam Georgio´ya bir gün filozof dostu Andre bir şiir okur. Mısralardaki büyülü ifadeler güzellik, sanat ve düşünce aşığı Georgio´nun kalbine işler. Şiiri Mevlana Celaleddin Rumi´nin yazdığını öğrenen Georgio, Rumi´nin yaşadığı ve şiirlerini okuduğu yerleri görmek için dayanılmaz bir arzu duyar. Bu arzu onun hayatında serüvenle dolu bir yolculuğun başlangıcı olur. Andre´nin Peder Dimitri´ye ve Mevlevi Hasan Şuşud´a yazdığı iki mektup Georgio´nun yolculuğunun güzergahını belirler.