‘Aklım erdiğinden beri türkü dinlerim. On yaşımı geçtiğimden beri şiir yazarım. Tek bir günüm
yok ki türkü dinlemeyim, kalem tutmayayım. Bir gün geldi, tek kelime yazamadım. Ertesi gün
oldu, yine aynı. Yürüdüm sokaklarda, sabahlara kadar türkü dinledim, kitap okudum olmadı. Beş
yıl, tam beş yıl tek kelime yazamadım. Bir sabah uyandım, gün yeni ağarırken her zamanki gibi
türkü dinlemeye koyuldum. Sözcükler birer birer döküldü dilimden, tek bir mısrada bile
takılmadan uzunca bir şiir yazdım. O gün anladım ki
Kambur
"Özgür olmak nedir dede?"
"İnsanın kendisinden kurtulmasıdır evlat!"
***
Ne çok şey biriktiriyoruz sırtımızda, her birimizin kamburu sahip olduklarımızdan başka nedir? Ben mesela, düşlerimde kurduğum ve kimsenin haberi olmadığı ülkemin hükümdarı olarak sırtıma bir kambur ekledim. Yetti mi, hayır! Ağabeyime bir söz verdim ve kahramanı oldum onun. Sadece o mutlu olsun diye değil, ilkel egolarım tatmin olsun diye aynı zamanda. Böylece bir kambur daha ekledim sırtıma. Ve insan
Senin için önemli olan insanlar karşısında olabildiğince kendin olmamak!
Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla Bab-ı Sema
Her insan bir dünya taşımakla kalmazmış bedeninde, bütün kainatı taşımakla marifetini gösterirmiş meğer. Yıldızlar eşlik edermiş gülüşlerine mesela, göktaşları ağlatırmış kimi zaman. Herkesin güneşi gözlerindeymiş oysa. Ve bütün kainat gizliymiş en nihayetinde tüm sırlarıyla Levh-i Mahfuz'da. Ben de efendimden öğrendim. Öğrendikçe susuzluğum arttı, içtikçe doymadım; kana kana içtim,
Toplam 3 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.