Çeyrek asırdır içinde bulunduğumuz coğrafyada eğitim-öğretim faaliyeti yürütürken, özellikle gençlerle sıcak ve samimi ilişkiler kurmaya ve onlara yakın olmaya çalıştım. Onları önce anlama, sonra da onlara faydalı olma çabasında oldum. Pek çok gözlem ve tecrübe ile basit sorunlar karşısında çaresiz kaldıklarında, hayatlarına dokunarak, onlara rehberlik etmeye gayret ettim. Bir baba olarak çocuk büyüttüm ve çocuk büyüten binlerce anne ve babayla çocukları konuştum. Kendi çocuklarımla ilgili kaygılar taşıdım

İnsanlar çocukluk devrelerinin hemen başında merak güdüsüyle, çoğu da Allah hakkında olan soruları yoğun bir şekilde sorarlar. Anne-babalar çocuklarına anlayabileceği bir dil ve ikna edici tarzda cevaplar vermediği zaman bu sorular giderek girift bir hâl almaktadır. Nitekim beş yaşında sorulan ve cevabı bulunmayan aynı sorunun yetmiş yaşlarında da sorulduğuna sık sık şahit oluruz. Toplumumuzda yaygın olarak sorulan bazı sorularla muhatap olmamızın bize yeni bir çalışma yapma ihtiyacı hissettirdiği açıktır.

Kadınlar Züleyha'nın evinden döndükten sonra aşk şarabıyla sarhoş olup susmayı bilmeyen bülbül gibi şakıyorlardı. Her biri Yusuf'un güzelliğinin gönüllü meddahı olmuş, çarşı pazar Yusuf'u anlatıyorlardı. Gördükleri her kıza, kadına kendilerinden geçerek ondan övgülerle bahsediyorlardı. Onun güzelliğini tarif etmeye kelimeleri kifayet etmese de, beden dilleriyle, seslerine yansıyan coşku ve heyecanlarıyla muhataplarının gönlüne Yusuf sevdası nakşediyorlardı. Onu anlatınca kanatlanan kuşlar, neşeden yerlerind

Kadınlar Züleyha’nın evinden döndükten sonra aşk şarabıyla sarhoş olup susmayı bilmeyen bülbül gibi şakıyorlardı. Her biri Yusuf’un güzelliğinin gönüllü meddahı olmuş, çarşı pazar Yusuf’u anlatıyorlardı. Gördükleri her kıza, kadına kendilerinden geçerek ondan övgülerle bahsediyorlardı. Onun güzelliğini tarif etmeye kelimeleri kifayet etmese de, beden dilleriyle, seslerine yansıyan coşku ve heyecanlarıyla muhataplarının gönlüne Yusuf sevdası nakşediyorlardı.Onu anlatınca kanatlanan kuşlar, neşeden yerlerinde

Cennete Yolculuk, dünyaya geldiğimiz andan başlar, kabir, kıyamet, yeniden diriliş, hesap ve cennet/cehennem hayatıyla devam eder. Dünya hayatını her nefesinde yaşayan insan için ahiret hayatı da olacak mıdır, olmalı mıdır? Ölüm neyin başlangıcıdır? İnananların cennete, inanmayanların ise cehenme gideceği yoldaki serüveni nasıldır? Yolculukta karşılaşılan zorluk ve sıkıntılar, geçilen merhaleler, ebedî kalınacak mekanın özellikleri nelerdir? Cennete nasıl girilecektir? İşte Cennete Yolculuk, insanın en çok

Sevgi ve aşkın merkezine menfaatin yerleştirildiği bir zamanda, Müslümanların da sevgide yanlış tercihler yapmaları Allah dostlarını üzmektedir. Gönlümüzü ve beynimizi Allaha perde olan şeylerden temizlemekle işe başlamak ve daha sonra da İlâhî aşk ateşini tutuşturmak gerekir. Gönül ve beyin arınınca sevgilimiz bize, "Sevgilim" diyecektir. Kitabın temel amacı; gönüllerimizde kıvılcım hâlinde bulunan Allah aşkını ve sevgisini tutuşturmak, onu parlayan bir nûra dönüştürmek, aşk ve sevgi şerbetinden birkaç