Bu alıcı kuş, pençelerini masanın kırmızı çuhasına geçirmişti. Gagası, bir Yemenli cenbiyesi gibi pırıl pırıl parlıyordu. Pençeleri ve gagası uzun süredir hiçbir avla uğraşmamış, yontulmamış, yıpranmamıştı. Pençelerinden çıkan tırnakları ne taş yüzü görmüş ne bir ağaca sürtünmüştü. Günlerdir aç kalmış, iz sürmüş, ne gece ne gündüz hiçbir yere konmamış, avının sakin ve bitkin halini gözleyen bir avcı gibi gelip tam karşısına oturmuş, tırnaklarını pençelerinden çıkartıp masanın çuhasına gömmüştü. Endamlı gaga
Yaşamımın içinden pek çok hikâye geçmişti. Hepsinin de tek kahramanı bendim. Aslında kendilerine yazılmış gibi görünen kişilerin bu kutsiyetten hiç haberleri olmamıştı. Evet, biraz ucundan kıyısından onların kalbine dokunan tarafları da olmuş olabilirdi. Ancak bu dokunuşun benim yazılarımın yanındaki kıymeti, Roma'nın yanışını duyan Venediklilerdeki sigara dumanının kıymeti kadardı. Giden su bendim, seyreden de. Köprü benim hayatımdı, küpeşteleri okşayan el de. Yerin derinlerine giden toprak da bendim, çiçe
eylüldür, dökülür saçları dünyanın
toprağa karışır ne varsa yaşamın kıyısında
heves ve gülüşten öte bir hazla
ölüm, bir müjde gibi tepinir durur kapımda
eşiğini yoklar da durur
ne kadar yalnız varsa
ve kalabalıksa gidenleri
biten bir yaz kadar yalnızdır
aşkın kıyısında
sahiller ve boşalan yazlıklar
kullanılmış biletler kampanya çekilişleri
dökülür perdesi her eylül dünyamızın
her akşamüstü
biraz daha erken solan gökyüzü
ve erken uçan kuşlar yuvalarına
Toplam 3 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.