Hikmet Amca “Evladım bu devirde helal lokmaya dikkat etmek her
şeyin önünde gelir, hizmet haram mal ile olmaz. Kul hakkına riayet
etmedikten sonra bin kere hacca gitsen, bin tane cami yapsan fayda
etmez. Devletin malında tüyü bitmemiş yetimin hakkı vardır, iki günlük
saltanat için bu vebale girilmez” dedi. Ahmet başını kaldırıp, Hikmet
Amca'ya baktı, sorusuna cevabı almıştı. Hikmet Amca gözüne bakarak
bir daha söyledi “Bu vebale girilmez evlat”Ahmet, Hikmet Amca'nın elini öpmek istedi. Hikmet Amca öptürmedi

Sevginin kendine has, öyle bir mantığı var; Çelikten kuvvetlidir, asla engellenemez... Gönülden gelen sevgi, yücedir hele duysan, Hükmeden gücü kolay anlayıp bir kavrasan! Biliriz,olur seven, her an mutlu, bahtiyar; Korkmaz gözün pek olur, başın dimdik yaşarsan. Gönüller sevgi dolu, duygu yüklüdür her yer. Genişçe,sığabilmiş, mavi gökle yağız yer... Sevgi sihirle yüklü, çevremizi büyüler; Gücü ona yaraşır, ihtişamına değer... Erdem kalpte yeşeren, sevgi bağından geçer. Yürek Hakk'a meyilli, bu kutlu y

Saka kelimesi Türkçede (Yakut şivesinde) insan manasına gelir. Avista'da bu kelime Türk karşılığı fclarak ve İranlılarca düşman sayılan Türkleri küçümseme maksadıyla £şkıya manasında kullanılmıştır. Ermeni müellifi Stephanos Asolik de: Türkistan bozkırları ki buna Sakastan denilir diyor. Z. V. Togan'a göre: İskitfer Türk'tür; eski Şu Türklerine dayanırlar. Skit sözü, Cengiz'in dayandığı boylardan, Sakait adı gibi, Saka adına t çoğul ekinin gelmesiyle oluşur, diyor. Sakalara Asurlular Aşkuzai/Askuzai, İşkuza

Ateş düştüğü yeri yakar, derlerdi de, kimse üzerine alınmazdı. Bu doğru bir sözdü. Ama bu ateş, o kadarıyla kalmamıştı. Neredeyse köyü tamamen sarmıştı. Bu katil bulunup da, ortaya çıkarılmazsa, bundan böyle, köylünün gözüne uyku girmeyecekti. Buna dayanamayanlar, köyü terkedeceklerdi. Böylece köyün viraneye dönmesi, yangında yanıp kül olmasından da beter olacaktı. Yangının arkasından yaralar sarılır, yanıp kül olan mekanlarda yeniden hayat başlayabilirdi. Ama köye salınan bu korku, yangından da beter etki

Anlaşılan o ki, Ertuğrul arabayı en sonunda uygun bir yere yerleştirebilmişti. Kontağı kapattı. Şimdilik son durağa geldikleri gün gibi aşikardı. Ama Zeynep'in gözleri hala kapalıydı. Açmaya niyetli görünmüyordu. Gözlerini açması ve arabadan inmesi için, Ertuğrul'un ona seslenmesi gerekti.

Fırtınayla Gelen Kız, nefes kesen ve başlandığında bitirmeden bırakamayacağınız güzellikte, bir çırpıda okuyuvereceğiniz bir roman. Mehmet Dikici´nin yazdığı bu romanda kendinizden mutlaka bir kesit bulacaksınız. "...Bu iri yapılı, ortadan uzun boylu olan esmer adamın saçı sakalına karışmıştı. Hırpani kılıklı olmakla birlikte genç ve gücü kuvveti yerindeymiş gibi görünüyordu. Kanlı canlı birini böyle dinlenirken karşısında gören Alper, kızmıştı. Her zamanki tavrını burada da gösterdi.. Ona olan kızgınlığ

Millî ülkü haline gelen ideallerin, milletlerin gönüllerinde yaşadığı, onların da arzuları ve istekleri olduğu, kaynağını; coğrafyanın şartlarından, tarihî olaylardan, milletin geleceğini ilgilendiren hayati önemi olan konu ve kavramlardan alarak beslendiğini, gerçekçi temellere dayandığı için de, kalıcı olduğunu görebiliyoruz. Son iki yüzyıl içinde insanların, özellikle gençlerin bütün hayatlarını dolduran mücadelelerinde ön sıralarda yer alan ideolojiler, genellikle dünyanın her kesiminde ve köşesinde

...Çavuldur Çaka Beyin asıl hedefi Bizans´tı. Balkanlar´dan bu amaçla teşebbüste bulunuyordu. Bizans imparatoru, Çavuldur Çaka Beyin bu faaliyetlerinden haberdar olduğu için, onu yakın takibe almıştı. Bizans yöneticileri, Çavuldur Çaka Beyin sadece faaliyetlerini takip etmekle kalmıyorlar, ona karşı, propaganda faaliyetlerini de yürütmeye başlıyorlar, hatta onun, kendileri aleyhlerine gelişen oyunlarını bozmak için ellerinden geleni yapıyorlardı. ... (Arka Kapak´tan)