Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 130 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Felâtun Bey ile Râkım Efendi’yi Tahsin Yıldırım’ın özenli çalışmasıyla size sunuyoruz. Modern anlamda Türk edebiyatının ilk örneklerini veren Ahmet Mithat Efendi, eserlerinde modernleşme, doğu-batı çatışması ve toplum meselelerine yoğunlaşır. Varlıklı ve züppe Felâtun Bey ile yoksulluk içinde büyümüş, çalışkan Râkım Efendi tipleriyle Osmanlı’da değişen insan tipleri ve yanlış Batılılılaşmayı ele almakla kalmaz, aynı zamanda okurlara modernleşmeye dair doğruları ve yanlışları da anlatır. Yazar, otobiyografik
Ahmet Efendi ile Hulusi Efendi, Fransız Tiyatrosu’nda sahnelenen bir oyunu izlemek üzere gittikleri Beyoğlu’nda fazlaca içip sarhoş olur, geç saatte yağmur bastırınca geceyi geçirmek için bir geneleve giderler. Ahmet Efendi’nin karşısına çıkarılan kız “henüz 17 yaşındaki” Kalyopi’dir. O geceyi izleyen günler, hem Kalyopi’nin hem de Ahmet Efendi’nin hayatını tümüyle değiştirecektir… Tanzimat Dönemi eserlerinde “ahlaksız kadın” tiplemesine çoklukla rastlanır. Ancak bunlar, genellikle erkek başkişisini yolunda
that’ın “Maksadımız yeniçeriliğin mevcut olduğu zamanlardaki eğlencelerin bazılarını anlatmak” diye bahsettiği Dolaptan Temaşa’da pek de bilmediğimiz yaşayışıyla bir dönemin kapıları aralanıyor. İstanbul’un mahalle kahveleri, “helva sohbetleri”, giyim kuşam ve âdetleri, hatta eşyasıyla... Kısa, ancak oldukça zengin içeriğiyle roman Behram Ağa, Dilber Leyla, Yeniçeri Zorlu Mustafa ve Paşalı Ahmet Ağa karakterleri arasında gelişen komedi ve gerilim unsuruyla bezeli, cinayetlere varan olayları konu alıyor. Ah
Edebiyatımızda birçok yazınsal türde eser veren Ahmet Mithat Efendi’nin Esrâr-ı Cinâyât -Cinayetlerin Sırları- adlı polisiye romanı, olayların akışındaki kurgu ustalığı ve karakterlerinin güçlü bir şekilde canlandırılmış olmasıyla yazarın övgüyü hak eden eserleri arasına girmiştir. Bir genç kızın cesedinin bulunmasıyla başlayan roman, intihar süsü verilerek öldürülmüş ikinci bir kişinin bulunmasıyla sürükleyici şekilde devam ederken, polis şefi Osman Sabri ile Muharrir Efendi’nin işbirliği ve dikkatli takip
Dinler Tarihi, Ahmet Mithat Efendi’nin (1844-1912) Tedrisî Tarih-i Edyan isimli eserinin sadeleştirilmiş hâlidir. Bu eser Dârülfünun’da okutulan ilk Dinler Tarihi ders kitabıdır. Eserine dinler tarihi biliminin metodolojisini ve önemini değerlendirerek başlayan Ahmet Mithat, metin boyunca dinin kökenine dair tartışmalara, bu anlamda animizm, totemizm, fetişizm gibi anlayışlara; Eski Mısır, Asur, Afrika, Yunan, Roma, Amerika dinleri gibi ölü dinlere; Konfüçyanizm, Taoizm, Şintoizm, Hinduizm, Budizm, Zerdüştî
Tükendi
“Beni evlendirmeye kalkıştılar. Çok zorladılar. Lakin ben çocuksam da süt kuzusu da değilim ya. Oldukça aklım başımda ve bilhassa fikirlerim pek büyük ve pek ziyade. Kaleme yeni çırak oldum. Elde dört para yok. Zaten pederden almakta bulunduğum haftalığı dahi tam bir tiksintiyle almaktayım. Hevesim kendim kazanıp kendim yemekte. Şimdi şu fikir ve iddiayla beraber evlenmek ve fazla olarak pedere bir de evin masrafları için muhtaç olmak akıl kârı mıdır? Kısacası pederin teşvik ve nasihatlerinden çok kendi akl
“Ah, o mukaddes oda! Ah o mübarek bizim pencereler. Üç seneden beri karşıdan bu odaya bakar, zevk alırken şimdi bizzat odaya girmeyi başardım. Lakin ne çare, evvelki saadet daha büyüktü. Çünkü karşıda hayali istediğim gibi eder, hangi taraf ruhumun zevk alışını artırırsa o şekilde tahayyül ve tasavvur ederdim. Lakin şimdi o saadet geçti. Şu anki duruma bağlılığa mecburiyet gerekti. Durum da fena! Arada bir beyle karşı karşıya ağlamaktan başka bir şey yok. Bari ağlamak da birbirimizin derdine ortak olarak
“…sonu en evvel söyleyeceğim. Ama diyeceksiniz ki bu halde hikâyeden hiçbir lezzet çıkmaz. Maşallah, niçin çıkmasın? Hikâyeye lezzeti yazar verecek değil mi? Bakın ben lezzet vereyim de çıkar mı çıkmaz mı?” Ensesi Yamalı Kanlı Mustafa Paşa’nın Eyüp’teki konağında ve bu konağın kalabalık kadrosu arasında geçen hikâyede, bir kadının saplantı derecesindeki karşılıksız aşkı uğruna çevirdiği entrikalar konu edilir. Kendisinden on yaş küçük Sıtkı’ya âşık olan Behice’nin karşısına bir rakip çıkar: Paşanın genç ve
“…sonu en evvel söyleyeceğim. Ama diyeceksiniz ki bu halde hikâyeden hiçbir lezzet çıkmaz. Maşallah, niçin çıkmasın? Hikâyeye lezzeti yazar verecek değil mi? Bakın ben lezzet vereyim de çıkar mı çıkmaz mı?” Ensesi Yamalı Kanlı Mustafa Paşa’nın Eyüp’teki konağında ve bu konağın kalabalık kadrosu arasında geçen hikâyede, bir kadının saplantı derecesindeki karşılıksız aşkı uğruna çevirdiği entrikalar konu edilir. Kendisinden on yaş küçük Sıtkı’ya âşık olan Behice’nin karşısına bir rakip çıkar: Paşanın genç ve
Ahmet Mithat Efendi Çingene adlı romanında genç bir beyzadenin güzel bir Çingene kızına aşkını anlatırken konuyu Tanzimat döneminin temel düşünsel eksenlerinden medeniyet ve medenileşme kavramları çerçevesinde ele alır. Eser Çingene sevgili dışında, Hintli bir öğretmen ve Ermeni bir ressamın da dahil olduğu, etnik açıdan heterojen bir çevre içinde kurgulanır. Genç ve zengin İstanbul beyefendisi ile güzel ve yoksul Çingene kızının toplumsal konumlarındaki zıtlık eğitimle, medenileşmek suretiyle aşılabilir mi
Midhat Paşa’nın Bağdat’ta kurduğu sanat okulları için yazılan Hâce-i Evvel (1871), Osmanlıdaki ilk modern ders kitaplarındandır. Sekiz cüzden oluşan ve ilk müzecimiz ressam Osman Hamdi Bey’in katkılarıyla hazırlanan bu eserde cebir, geometri, coğrafya, tarih, astronomi ve fen bilimleri derslerine ait konular, bu konuların öğretmenlerce öğrencilere nasıl öğretilmesi gerektiğine dair bilgiler, sorular ve şemalar vardır.Ahmet Midhat Efendi, hâce-i evvel unvanına bu eseriyle lâyık bulundu. Türk eğitiminin moder
Tükendi
“Cebinizde dört buçuk şey görmekle kendinizi zengin ve İslâm’ı fakir zannederseniz hazain açıldığı zaman züğürt kaldığınızı görür mahcup olursunuz.”Ahmet Mithat Efendi Hıristiyanların misyonerlik faaliyetleri karşısında Müslümanların gaflete düşmelerini engellemek amacıyla Hıristiyanlığın iç yüzünü anlatmak gerektiği inancındadır. Avrupa’da etkili olan ilim adamlarının saldırılarına karşı bir müdafaa yayımlama ihtiyacı neticesinde bu eseri ortaya koyar. Müdafaa yöntemi olarak Hıristiyanların yaptığı gibi ke
Müşahedat, Ahmet Mithat Efendi’nin roman türüne dair düşüncelerini kurgu içinde dile getirdiği, yeni anlatım teknikleri denediği ilgi çekici kurmacalarından biridir.Romanın karakterlerinden biri, bizzat yazar kimliğiyle Ahmet Mithat Efendi’dir. Hikâyesini kaleme aldığı kişilerin hayatına girerek onlarla istişare hâlinde bu romanı yazar. Onlardan gelen itirazlar ve eklemeler doğrultusunda metni yeniden şekillendirir. Bir taraftan karakterlerin başından geçen olaylara tanık olurken bir taraftan da yazılma
İlk olarak 11 Eylül 1324 (1908) - 29 Kanunusani 1324 (1909) tarihleri arasında Tercüman-ı Hakikat gazetesinde tefrika edilen, ardından 1910 yılında kitap olarak yayımlanan Jön Türk, Ahmet Midhat Efendi'nin yayımladığı son romanı olarak ayrı bir öneme sahiptir. Ahmet Midhat, tıpkı diğer eserlerinde olduğu gibi, bu romanında da zamanı için yeni sayılabilecek konular ve henüz gün yüzüne çıkmayan, konuşulmayan meseleler üzerinde durarak toplumu eğitmeyi ve bilgilendirmeyi amaçlamıştır. Bu fikirle Jön Türk'te, k
İki yüzün üzerinde esere imzasını atan Türk edebiyatının ilk popüler yazarı Ahmet Mithat Efendi, Felâtun Bey ile Râkım Efendi'de dönemin en gözde konusunu işliyor: Batılılaşma! Felâtun Bey yönünü Batı'ya dönmüş ancak Batılı toplumların çalışkanlığından nasibini almamış, hayalperest, derinliksiz biriyken, Râkım Efendi hemen tüm özellikleriyle Doğu'nun güzel hasletleriyle donanmıştır. Birbirinden tamamen farklı bu iki arkadaşın hikâyesinde Ahmet Mithat'ın yanlış modernleşme konusundaki net duruşunu görmek müm
Edebiyatımızda birçok yazınsal türde eser veren Ahmet Mithat Efendi'nin Esrâr-ı Cinâyât Cinayetlerin Sırları- adlı polisiye romanı, olayların akışındaki kurgu ustalığı ve karakterlerinin güçlü bir şekilde canlandırılmış olmasıyla yazarın övgüyü hak eden eserleri arasına girmiştir. Bir genç kızın cesedinin bulunmasıyla başlayan roman, intihar süsü verilerek öldürülmüş ikinci bir kişinin bulunmasıyla sürükleyici şekilde devam ederken, polis şefi Osman Sabri ile Muharrir Efendi'nin işbirliği ve dikkatli takipl
Tercüman-ı Hakikat’te tefrika edildikten sonra 1881’de kitap hâlinde yayımlanan Henüz On Yedi Yaşında, fuhuşhanede çalışan 17 yaşında Kalyopi adlı Rum bir genç kızın hikâyesini anlatır. Ahmet ve Hulusi adında iki arkadaş beraber tiyatroya gittikleri bir akşam şiddetli yağmur dolayısıyla evlerine dönemezler. Bu vesileyle kalacak yer ararken biraz da zorunluluk gereği bir genelevde kalırlar. Buradaki hayat, burada yaşayan insanlar –özellikle Kalyopi– Ahmet Efendi’nin ilgisini çeker ve sadece hikâyesini dinlem
Tükendi
İlk yapıtında kullandığı “Hâce-i Evvel” imzâsı nedeniyle yazınımızda bu sanla anılan Ahmed Mithat Efendi, yazın’ın hemen her türünde, çok sayıda yapıt vermiştir. Özellikle, roman ve öykü alanında, Felâtun Bey ve Râkım Efendi romanının kahramanı Râkım Efendi’ye yakıştırdığı “yazı makinesi” sıfatını asıl onun için kullanmak gerekir. Ahmed Mithat Efendi’nin Dürdâne Hanım romanı, yazarın en önemli romanlarındandır; yazar, Acem Ali Bey’in Dürdâne Hanım’a yardımını konu olarak alırken, okurlarını hem eğlendirmeyi
Tükendi
Halkı aydınlatmayı ve bilgilendirmeyi ilke edinen yazarımızın şüphesiz en çok eser verdiği edebî tür, romandır. Çok değişik mevzularda roman yazan A. Mithat'ın en önemli ve tanınmış romanlarından biri Dürdane Hanım'dır. Halkımıza okuma zevki aşılayan, gazeteciliğin piri olan ve bazıları dev çapta 300 kadar eserle kültürümüze büyük hizmetler eden Ahmed Mithat efendi'nin (1844-1912) bu son derece meraklı, heyecanlı ve ibretli romanı, bir asır önceki füsunkar İstanbul'un Boğaziçi sahillerinde geçmektedir. Baha
Tükendi
Ahmet Efendi ile Hulusi Efendi, Fransız Tiyatrosu'nda sahnelenen bir oyunu izlemek üzere gittikleri Beyoğlu'nda fazlaca içip sarhoş olur, geç saatte yağmur bastırınca geceyi geçirmek için bir geneleve giderler. Ahmet Efendi'nin karşısına çıkarılan kız "henüz 17 yaşındaki" Kalyopi'dir. O geceyi izleyen günler, hem Kalyopi'nin hem de Ahmet Efendi'nin hayatını tümüyle değiştirecektir...Tanzimat Dönemi eserlerinde "ahlaksız kadın" tiplemesine çoklukla rastlanır. Ancak bunlar, genellikle erkek başkişisini yolund
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 130 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1