İnsan, dünyaya büyük görev ve sorumluluklarla gönderilmiştir. Her şeyde olduğu gibi zihnimizdeki her konuyla ilgili ilerlemek de bizim sorumluluğumuzdadır. Satrançtaki piyonlar gibi, küçüklüğümüze aldırış etmeden hamle yapmalıyız. Gözümüzü kırpmadan hedefe dikkatlice bakmalıyız ki vezir olalım ve unutmayalım ki çalışmak insanı vezir yapar. Gün gelir, öyle bir konuma geliriz ki elde ettiğimiz başarıya biz bile inanmakta zorluk çekeriz. O eski karamsar günler çoktan geride kalmıştır. Tıpkı satrançtaki kahram

Bilmece bize düş ve düşünce gücüne seslenen kurmaca bir dünya sunar. Hepimizi dille kurgulanmış bir zekâ oyununa davet eder. Tüm bildiklerimizi sınamaya, olaylar ve olgular ile kavramlar arasında anlamsal ilgiler kurmaya yöneltir. Bilmeceler, zihni zinde tutar. Bu nedenle diyoruz ki: Bilmeceler hayatınızdan eksik olmasın! Su dolu bir hendeğe her düşen boğulduğu halde adamın biri düşmüş ama boğulmamış. Acaba neden? (Adamın hayatı kayık.) Adamın başına ateş etmişler, bir şey olmamış. Neden? (Aklı bir karış ha

Küçük bir söz, minik bir makale insanı motive edebilir. Onlarca gelişim kitabı okuruz ama bazen bizi harekete geçirecek, paslı kilidimizi açacak olan belki de bir satırlık yazıdır. Kültürümüzün bir parçası olan fıkralar güldürürken aynı zamanda öğretici bilgi de verir. Gülümsemenin, neşenin ağırlıkta olduğu bir evde, bir okulda, bir sınıfta geçirdiğimiz vakitlerimiz çok verimli olur. Bu açıdan fıkranın eğitim ve öğretimde vazgeçilmez bir yeri vardır. Bilmeceler ise üst düzey düşünme kabiliyetini geliştirir