Kültür ve düşünce dünyamızda hem Doğuyu, hem de Batıyı çok iyi bilmesiyle ayrı bir öneme sahip olan bir tefekkür insanıdır, Cemil Meriç."Ölmek, unutulmaktır. Hatırlandıkça yaşıyoruz." Böyle demişti bir dostuna yazdığı mektupta...Ölmeyi ve yaşamayı nefes alıp vermekten ziyade hayatta yaptığı işlere, insanlar üzerinde bıraktığı kanaatlere bağlamanın ifadesi olan bu sözü yaşama sebebi telâkki ettiği için öldükten sonra kendini hatırlatacak pek çok sebep ve vesile bıraktı.

İlim, tefekkür, tasavvuf, şiir... Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın hayatını özetleyen kelimelerden birkaçı.O hem hayatı, hem eserleri, hem de talebeleri ile, çağına ışık tutan bir ilim, tefekkür ve maneviyat önderidir."Mevlâ görelim n'eyler, n'eylerse güzel eyler." deyişi,onundur.İlim ve iman bütünlüğünü işleyen eserleri, düşünce tarihimizin önemli kilometre taşları arasında yer alır.İbrahim Hakkı'dan alacağımız çok dersler var.

Medeniyet ve edebiyat tarihimiz, fikirleri, eserleri ve hayatları ile millete mal olmuş değerli insanların isimleriyle doludur. Fuzuli de bunlardan birisidir.Tekkenin feyzini, medresenin de ilmini alarak hayatına mal eden Fuzuli, şiirlerini, daha ilk çalışmalarından itibaren hisleri, hayalleri, duygulan Allah inancı ve Peygamber sevgisi ile doldurmaya gayret etmiştir.Meşhur "Su Kasidesi," Peygamber sevgisini terennüm eden ve sanatını asırların zirvesine çıkaran edebî bir şaheserdir.

Mimar Sinan, yapıtlarıyla geçmişte ve günümüzde dünyaca tanınmıştır. Onun yaptığı eserler hala günümüzde hayretle ve gıpta ile incelenmektedir. Bu kitap Mimar Sinanın hayatını, mimarlık yolunda aldığı eğitimin mahiyetini, ve yüzyıllarca konuşulacak eserlerini anlatan eşsiz bir eserdir.

Günümüzde insanlar,Yunus'un manevi şahsiyetinin rehberliğine her zamankinden daha çok muhtaçtır. Tefekkürünün derinliği, sevgi ve şefkatinin genişliği sebebiyle insanlığa mal olan Yunus Emre, yalnız müslümanlar tarafından değil,bütün insanlık âlemince samimi bir duyguyla sevilmiştir. İşte,Yunus Emre'nin asırları eskitip çağları aşarak bize kadar gelen şahsiyeti ve manevi çehresini bu kitapta bulacaksınız.

Mevlana ve Bediüzzaman. Biri Celâleddin-i Rumî´nin sıfatı, diğeri Said Nursi´nin. 13. asırda yaşayan Mevlana´nın Konya´da tutuşturduğu ilim ve hikmet ışığına pervane misal binler, on binler, milyonlar teveccüh etti. Mevlana için sultanlardan, vezirlerden, paşalardan daha ferahlı ve debdebeli bir hayat yaşayabilme kapısı sonuna kadar aralanmıştı. Ama o medresenin mütevazı bir köşesinde ailesi ile birlikte iktisat ve kanaat içinde yaşamayı tercih etmişti. 15 yıllık vaaz, nasihat ve telif döneminde yedi ciltt

Yahya Kemal, son Osmanlı edibi Her kelimesinde tarih, mazi ve ecdat kokan bir üslup mimarı Edebiyatı, manevi ruhun canlanmasına bağlayan bir nesir ustası Mısralarında, satırlarında İstanbulu yaşatan bir tarih hayranı.. Süleymaniye karşısında hürmetle eğilen, yüksek minarelerinde Ezan-ı Muhammedî çınlatan bir mana âşığı. Zikzaklı ve hareketli fikrî bir hayattan sonra gemisini Osmanlı rıhtımına demirleyen kaptan. Hayatını..Allahdır tevekkülümüz, itimadımız diyerek noktalayan ve ölümden ürkmeyen bir rind..

Varlığını, ölümünden sonra da devam ettirebilmiş, hayatıyla ve eserleriyle arkasında hoş bir seda bırakabilmiş çok az insan vardır tarihte... Kimi kahramanlığı, kimi adaleti, kimi sanatı, kimisi de mücadelesiyle birer yıldız gibi parlamış bu insanlar, insanlık için birer kilometre taşı durumundadırlar. İşte Muhammed İkbal de bu yıldız insanlardan birisidir. O düşünceleriyle sadece bulunduğu coğrafyaya veya bulunduğu asra hitap etmemiş, tüm asırlara ve dünyaya sesini duyurmuştur. Onu büyük yapan da işte budu