Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 14 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Necip Tosun, Gidilmemiş Yerlerin Türküsü’nde insan ruhunun gizlerine eğilerek, bireyin zihninde, yüreğinde akıp giden hayatları, duygu ve düşünceleri, oluşumları, birikimleri dışlaştırır. Ayrıntıları incelikle hikâye eder, yüreğe dokunan insanlık hâllerini öne çıkarır. Öykü kişileri hayatla yüzleşirken kalıcı bir deneyimi de aktarmış olurlar. Necip Tosun, dışsal olay ve eylemlerden çok, içsel serüvenlere eğilir. Yaşananların sonuçları, sevinçleri, acıları, düş kırıklıkları bu iç dünyaya yansır, birikir, kri
Necip Tosun, Mustafa Kutlu’nun Ortadaki Adam'dan Tarla Kuşunun Sesi'ne kadar uzanan hikâye serüvenini izlemeyi, birbiri ardınca gelen kitaplarında nelerin korunup nelerin değiştiği üzerinden bir Kutlu haritası çıkarmayı amaçlıyor. Kutlu hikâyeciliğinin Türk edebiyatında nerede konumlandığını ortaya koyarken aynı zamanda, Türkiye’deki edebiyat ortamının seyrine de okuru tanık ediyor.Eser, Mustafa Kutlu metinleriyle okur arasındaki mesafenin kapanmasına yardımcı bir konumda durması, onu anlamaya ve açıklamaya
Tükendi
Necip Tosun, edebiyatımızın eskimeyecek ve geleceğe kalacak isimlerinden. Geniş zamanların anlatıcısı ve daima genç. Kullanmayı tercih ettiği kelimeler, uyguladığı yöntem ve teknikler, karakterlerin canlılığı onun hikâyesini çoktan ayrıcalıklı kıldı. Daha önce Emanet Hikâyelerini yayımladığımız Küller ve Uçurumlar Tosun'un ilk öykülerini içinde tutuyor. Aşağıda hikayesinden bir parçasını sunduğumuz Necip Tosun'un bu ilk öykü kitabını iftiharla sunar. Biliyorum, birazdan gelecekler. Karanlıkları yırtan çığlı
Tükendi
Edebiyat Atlası'nın öncelikli hedeflerinden biri günden güne gücünü yitiren, gözden düşen edebiyatın hayatımızdaki karşılığını yeniden sorgulamak, gündeme getirmek, önemini, vazgeçilmezliğini ortaya koymaktır. Çalışmada, günümüzde gazeteler, televizyonlar ve sosyal medya araçlarıyla çarpıtılan gerçeklerin ancak edebiyatın diliyle hakikate ulaşacağı, insanlığın büyük birikiminin büyük edebî eserlerle geleceğe aktarılacağı örneklenirken, edebiyatsız bir dünyanın nasıl barbar, hoşgörüsüz ve ötekini anlamaktan
Tükendi
Öykünün gelişimini, dönüşümünü, yeni yönelimlerini belirlemek, öykü adına ortak bir bilinç ve bellek oluşturmak amacındaki Modern Öykü Kuramı, öykü sanatının poetik alt yapısını anlama, çözümleme ve tespit etmeyi hedefliyor. Öykünün yapısını, tarihsel serüvenini, anlatım imkânlarını ve karakterize olduğu özellikleri tartışıyor. Öykünün estetik, kurgusal arka planını, temel ilkelerini açıklayıp örneklemeyi, tarihsel serüvenine tanıklık etmeyi önceleyen bu yazılar, öncü birikimlerin öykü sanatını nasıl algıla
"Şimdilerde Necip Tosun'un Öykümüzün Kırk Kapısı'nı büyük bir zevkle, tadını çıkararak, için için tartışarak okuyorum. Çok yararlı bir eser kotarılmış. Çok yararlı diyorum, şunu da ekleyeyim: Öykümüzün Kırk Kapısı keşke öğretim alanında okutulsa. Öyle sanıyorum ki, genç kuşak bu kitapla Türk öykücülüğü üzerine bilgi edinmekle kalmayacak, bu kitaptaki yazarların eserlerini de okumak ihtiyacı duyacak. Öykümüzün Kırk Kapısı'nda yepyeni yorumlarla, değerlendirişlerle yüz yüze geldim. Necip Tosun'un değerlendiri
Tükendi
Necip Tosun Öyküyü Sanat Yapanlar'da, dünyanın tüm öykü renklerini yansıtan bir "öykü atlası" oluşturuyor. Böylece yazınsal bir tür olarak öykünün tarihi özetlenirken modern öykünün kuruluş, gelişme ve nitelikli bir kimliğe kavuşma süreci de ortaya konuyor. Rusya, ABD, Arjantin, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Kırgızistan, İran gibi birbirinden farklı coğrafyalarda yaşayan; kurucu, dönüştürücü öncüler derinlemesine bir incelemeye tabi tutuluyor. Öyküdeki "bilinç akışı", "gerçeküstücülük", "varoluşçu ya
Tükendi
Necip Tosun, Otuzüçüncü Peron'da okurlarına yine yoğun ama yalın dille bir dünya sunuyor. Anların, renklerin ve insanın kalbinden geçen, akılda kalıcı. Gelenekten moderne, depremden bahara, evden sokağa hızla geçerken hiçbir taşı yerinden oynamıyor Necip Tosun öyküsünün. Sapasağlam. Onun oluşturduğu atmosferde, karakterin imgesine dönüşüyorsunuz. Karakterin kurduğu kısa ama etkili cümlelere. Yazarımız, bu kitabıyla Türkiye Yazarlar Birliği 2005 hikâye ödülünü aldı. "Aynalar ve Sırlar", "Mektup", "Geçit",
Tükendi
Necip Tosun, edebiyatımızın eskimeyecek ve geleceğe kalacak isimlerinden. Geniş zamanların anlatıcısı ve daima genç. Kullanmayı tercih ettiği kelimeler, uyguladığı yöntem ve teknikler, karakterlerin canlılığı onun hikâyesini çoktan ayrıcalıklı kıldı. Daha önce Emanet Hikâyelerini yayımladığımız Küller ve Uçurumlar Tosun'un ilk öykülerini içinde tutuyor. Aşağıda hikayesinden bir parçasını sunduğumuz Necip Tosun'un bu ilk öykü kitabını iftiharla sunar. Biliyorum, birazdan gelecekler. Karanlıkları yırtan ç
Tükendi
Söyleyeceklerimi elbette bir okur olarak söylüyorum: Diğer edebiyatlarla karşılaştırıldığında Türk edebiyatına, onun içinde Türk öykücülüğüne dair çok fazla bir çalışma yok. Yıllar önce alıp karıştırdığımız birkaç tane benzer genişlikte olanların dışında. Verimliliğiyle övündüğümüz öykümüzün hareketliliğini ve gelişimini, ne kadar değerli olsalar da kitaplığımızda çok az bir yer tutan bu araştırmaların karşılamadığını üzülerek söyleyebiliriz. Ya da, sıkça tekrarlanan bir cümle olacak ama, öykü eleştirmenler
Tükendi
Edebiyat tarihimizde kuşkusuz benzer ve değerli çalışmalar yapıldı, ancak yüz küsur yıllık öykümüzün bu resimli hikâyesi en kapsamlısı. Yazınımızın en önemli ?okur"larından Necip Tosun, bu çok renkli incelemesinde Ahmet Mithat'tan Memduh Şevket'e, Kenan Hulusi'den Haldun Taner'e, Sezai Karakoç'tan Hulki Aktunç'a, Feyyaz Kayacan'dan Cemil Kavukçu'ya kadar başat isimlerin en belirgin çalışmalarının yazınsal niteliklerini değerlendirmiş. Kronik anlamda genişliği ve içinde bu kadar birbirine benzemez yazarın bu
Tükendi
Rasim Özdenören´in Türk öykücülüğüne kazandırdığı en somut unsur, yerliliktir. Özdenören bu yerlilik yaklaşımıyla Türk öykücülüğüne yepyeni bir hava ve yepyeni bir soluk getirmiştir. O, öykülerinde değerlerinden koparılmış ve modern kentlerin varoşlarında kıstırılmış bireyin / ailenin acılarını, yalnızlıklarını gündeme getirerek yanlışa yönlendirilmiş ülke insanının yaşadığı çarpılmayı / kültür şokunu kuşatıcı ve derinlemesine bir yaklaşımla öyküleştirmiştir. İşte bu tematik inceleme Türk öykücülüğünün kilo
Tükendi
Ortak bir coğrafyayı, tarihi ve medeniyeti paylaştığımız Doğu toplumlarında hikâyenin zengin bir birikimi ve güçlü bir damarı var. Doğu insanı hikâyeyle inanır, onunla sever, onunla iç içe bir hayat sürer. Hikâyeler, âdeta onun zihnine nakşolunmuştur. Hikmetler, keşifler hikâye formuyla işaretlenmiştir. Dilden dile dolaşan halk hikâyeleri, halkın aşklarını, acılarını, özlemlerini, sevgilerini hikâyelere dökmüş, gelecek kuşaklara böyle aktarmıştır. Hikâyeler, vakanüvislerin göremeyeceği hakikatleri sözün güc
Tükendi
Siren sesleri ve marşlar arasında yürüyoruz. Öfkeliyiz, çünkü kurtarılacak bir dünya var önümüzde. Uçmasını bilmeyen, kılavuzsuz, kendini duvarlara vuran yavru kuşlar gibi kokuların ve renklerin peşinde yürüyoruz. Kepenkler indirilmiş, herkeste bir korku. Öfkeli gölgem sıcak asfalta düşmüş. Saat kulesinde siyah gözlüklü kuşkulu insanlar. Üstümüz başımız nar lekeli. Cebimizde parti broşürleri. Parkta sızıp kalmış adam haindir, pencereyi sulayan o kadın, köşedeki gazeteci. Bizden biri değilse, üstümüze bir ke
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 14 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1