Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 89 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Mehmet Rauf’un Define’nin devamı olarak yazdığı Kan Damlası romanında Şakir Feyzi, Tarabya’da İngiliz Köşkü’nde ailesiyle sakin, huzurlu ve müreffeh bir hayat yaşamaktadır. Ancak bir gün art arda işlenen cinayetler hayatlarını altüst eder. İngiliz Köşkü’nde yaşlı bir kadın, Anadoluhisarı’ndaki Zincirli Köşk’te ise bir erkek, aynı günde, birbirine benzer derin yaralarla yataklarında ölü bulunur. Polis, maktullerin ellerinde “Numara Bir!” ve “Numara İki!” yazılı notlar bulur. Merak ve gerilim unsurunun baş
Mehmet Rauf’un Define’nin devamı olarak yazdığı Kan Damlası romanında Şakir Feyzi, Tarabya’da İngiliz Köşkü’nde ailesiyle sakin, huzurlu ve müreffeh bir hayat yaşamaktadır. Ancak bir gün art arda işlenen cinayetler hayatlarını altüst eder. İngiliz Köşkü’nde yaşlı bir kadın, Anadoluhisarı’ndaki Zincirli Köşk’te ise bir erkek, aynı günde, birbirine benzer derin yaralarla yataklarında ölü bulunur. Polis, maktullerin ellerinde “Numara Bir!” ve “Numara İki!” yazılı notlar bulur. Merak ve gerilim unsurunun baş
Mehmet Rauf’un bütün eserleri içinde şöhretini borçlu olduğu esas eseri Eylül’dür. Şiir ve musiki dolu bir aşkın ele alındığı roman, edebiyat tarihimizin ilk başarılı psikolojik romanı kabul edilir. Romanda “yasak aşk” teması, cinselliğe dönüşmeden, “eylül” ayının hüzünlü atmosferinde çarpıcı bir şekilde işlenir. 1899-1900 yıllarında Servet-i Fünun dergisinde tefrika edildikten bir yıl sonra kitap halinde basılan Eylül, girift ruh tahlilleri ve çarpıcı tabiat tasvirleri ile ele aldığı konuyu başarıyla işley
Mehmet Rauf’un ilk polisiye romanı Define’de Başhekim Şakir Feyzi’nin başından geçen maceralara tanık oluruz. Erzurum Hastanesi’nde karşısına çıkan yaşlı bir hastasından öğrendiği miras hikâyesiyle soluğu İstanbul’da alan doktor, eldeki şifreli metni çözmeye ve mirasın sahibini aramaya koyulur. Sherlok Holmes ve Arsen Lüpen maceralarının sıkı takipçisi, polisiye roman okuru Doktor Şakir Feyzi, definenin esrarını çözmeye çalışırken türlü belalar ve ölüm tehlikelerinin yanı sıra aşkla da karşılaşacaktır. Meh
Mehmet Rauf’un ilk polisiye romanı Define’de Başhekim Şakir Feyzi’nin başından geçen maceralara tanık oluruz. Erzurum Hastanesi’nde karşısına çıkan yaşlı bir hastasından öğrendiği miras hikâyesiyle soluğu İstanbul’da alan doktor, eldeki şifreli metni çözmeye ve mirasın sahibini aramaya koyulur. Sherlok Holmes ve Arsen Lüpen maceralarının sıkı takipçisi, polisiye roman okuru Doktor Şakir Feyzi, definenin esrarını çözmeye çalışırken türlü belalar ve ölüm tehlikelerinin yanı sıra aşkla da karşılaşacaktır. Meh
Halas Mehmet Rauf’un kaleme aldığı son romandır. Konusunu İstiklal Savaşı’ndan alan eser özellikle İzmir’in Yunanlılar tarafından işgalinin anlatıldığı ve şehrin bu yıllardaki sosyal yaşamından kesitler aktaran bölümleriyle ilgi çekicidir. Hayatının son döneminde vücudunun sağ tarafına inen felç nedeniyle kitabını zaman zaman eşine dikte ettirerek tamamlayabilen yazar duygusal, heyecanlı ve bazen öfkeli bir üslup kullanmıştır. Mehmet Rauf (1875-1931) İstanbul’da doğan Mehmet Rauf, Soğukçeşme Askeri Rüşti
1926 yılında tefrika edilmeye başlanan ve bizzat Mehmet Rauf tarafından “Eylül ’den bile kuvvetli ve şahsiyetli bir eser” olarak değerlendirilen Son Yıldız, edebiyatımızın büyük aşk romanlarından... Geçirdiği felç sonucu sağ kolu tutmaz hale gelen ve bu yüzden büyük bölümünü eşine dikte ederek yazdırdığı bu romanında Mehmet Rauf, Şehrâh gazetesinin sahibi Fahri Cemal, Avukat Şefik Bey, onun eşi Perran ve Perran’ın gençlik aşkı Fuat İlhami arasındaki sevgi, merhamet ve çıkar dolu i
Tükendi
Doktor Şakir Feyzi, Hacı Hanım adlı yaşlı bir kadını altı ay boyunca evine giderek tedavi eder. Şakir Feyzi’den memnun olan kadın, ona bir sır verir. Gençliğinde bir Paşa’nın konağında çalışan Hacı Hanım’a, Paşa bir kitap vererek ona vasiyette bulunmuştur. Bu vasiyette Paşa’nın konağında sakladığı bir definenin yeri yazılıdır. Paşa, ölünce Avrupa’ya kaçan kızı eğer yurda dönerse bu kitabı ona vermesini söylemiştir. Hacı Hanım ömrü vefa etmeyeceğini bildiğinden bunu Şakir Feyzi’den istemektedir. Doktor Şakir
Tükendi
Mehmed Rauf’un Eylül’ü ilk olarak Servet-i Fünûn dergisinde 7 Haziran 1900-14 Mart 1901 tarihleri arasında tefrika edildi. Eserde yasak bir aşkın ruhlarda yarattığı çırpınışları yansıtan psikolojik tahliller, bu ruh hâline uygun tabiat tasvirleri ve musikî geniş yer tutmaktadır. Türk edebiyatında bireyi öne çıkaran ilk psikolojik roman olarak kabul edilen Eylül, Servet-i Fünûn edebiyatına özgü melankolik atmosferi ve santimantalist diliyle de dikkati çeker.
İlk kez 1927’de basılan Define, hem tarz hem de dil olarak Mehmed Rauf’un ünlü romanı Eylül’e hiç benzemez. Roman, esas itibarıyla babadan miras kalan bir defineyi bulmak ve elde etmek için yaşanan maceraları konu edinen bir polisiyedir. Rauf, çok da uzun olmayan bu eserinde ana düğüm ve ara düğümlerle okurun merakını diri tutmayı başarır. Babadan kalan büyük bir servetin şifresi, nerede olduğu, onu bulmak için yaşanan heyecan dolu olaylar… Yazar, oldukça sade bir dille yazdığı bu eserde polisiye türünde d
“Ah, sana ne söyleyeyim Necip… Saadetin hikâyesi olmaz derler, o kadar doğrudur ki…” Kitaba adını veren uzun öykü ile altı kısa öyküden oluşan Bir Aşkın Tarihi evlilik, aşk, namus gibi konuları hem toplumsal hem bireysel düzlemde ele alıyor. Mehmet Rauf her zamanki gibi kişilerin iç dünyalarına derinlemesine bakışıyla saadetin de hüsranın da hikâyesini yazıyor. Mehmet Rauf (1875-1931) İstanbul’da doğan Mehmet Rauf, Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi’ni bitirdikten sonra Bahriye Mektebi’nde okudu. Staj için bir
Tükendi
“Ah, sana ne söyleyeyim Necip… Saadetin hikâyesi olmaz derler, o kadar doğrudur ki…” Kitaba adını veren uzun öykü ile altı kısa öyküden oluşan Bir Aşkın Tarihi evlilik, aşk, namus gibi konuları hem toplumsal hem bireysel düzlemde ele alıyor. Mehmet Rauf her zamanki gibi kişilerin iç dünyalarına derinlemesine bakışıyla saadetin de hüsranın da hikâyesini yazıyor. Mehmet Rauf (1875-1931) İstanbul’da doğan Mehmet Rauf, Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi’ni bitirdikten sonra Bahriye Mektebi’nde okudu. Staj için bir
Tükendi
“Demek hayatın eylülünde de ümitsizlik ve bezginlik yerine çaba göstermek bir şeye yarayabilirdi. Gerçi bu tabii bahardaki parlaklık ve gençlik gibi olamazdı fakat hayattan daha fazlasını istememeliydi. Bu bir gençlik olamamakla beraber yine bir hayat, özellikle sakin ve hiç olmazsa rahat bir hayat olurdu.”İlk öyküsü “Düşmüş” henüz on altı yaşındayken, hayranı da olduğu Halit Ziya Uşaklıgil’in Hizmet dergisinde yayımlanan, roman ve tiyatro türlerinde de eserler veren ve yazdıkları nedeniyle ordudan men edil
Suat ile Süreyya evli ve mutlu bir çifttir. Yaz için Boğaziçi’nde bir yalı kiralayan bu çifti, hem akrabaları hem de yakın dostları olan Necip sık sık ziyaret eder. Necip, Suat’ı diğer kadınlardan farklı görerek ona hayranlık duymaya başlar ve zamanla bu hayranlık artık vazgeçemeyeceği bir aşka dönüşür. Bu aşk, her birinin yaşamında büyük felaketlere neden olacak çıkmazları da beraberinde getirir. “İlk psikolojik roman” olarak nitelendirilen Eylül’de Necip ile Suat’ın iç dünyalarına, bunalımlarına, dünya gö
“O zaman boynunu bükerek bütün bu parlak hülyaları, bütün muhteşem emelleri doğuran gençliğin sırf bir yalandan ibaret olduğunu tasdik ediyordu: serap, serap... Bütün gençlik emellerinin güzellikleri, bütün vaat edilmiş ve beklenilen imtiyazlar seraptan başka bir şey miydi? Hem feci hem kanlı bir seraptan başka bir şey miydi? Ve hayat, miskin kollarında en parlak ömürleri, en müthiş kaderleri bile nasıl tembellik ve alçaklığa alıştırarak mahvediyor, nasıl herkesi en sefillikte en ulvilerle birleşip yığılara
Edebiyatımızda ilk "psikolojik roman" olarak anılan Eylül, kitap olarak ilk defa 1901 yılında yayınlanmıştır. Süreyya, Suat ve Necip Bey arasındaki aşk üçgeni çerçevesinde, kahramanların ruhsal çözümlemeleri ve betimlemelerin anlatıldığı bu kitap, yayınlandığı dönemin özelliklerini barındırması açısından da son derece önemlidir. Hatta son derece cesur bir çıkıştır.
Edebiyat tarihimizde, sadece ?ilk" olma özelliğini taşımakla kalmayıp aynı zamanda ana tema ve kurgusal motif bağlamında çığır açmış olan bir eser: Bir Zambak Hikayesi. Tüm ahlaki tabuları bir çırpıda yerle bir eden bu eser sırf bu niteliği nedeniyle günümüze kadar "el sürülmekten kaçınılması gereken" bir yapıt olarak kalmış, maalesef çağdaş okuyuculara ulaşamamıştı. ?Adı var, kendi yok," içinde ne yazılmış olduğu pek de bilinmeyen Mehmet Rauf'un bu önemli eserini Osmanlıca orijinal metniyle birlikte o
Bu kadar aydır en ateşli bir aşkla temas etmiş, en samimi bir hayatla yaşamıştı. Hâlâ neydi, nasıl bir kadındı, bunu bilmiyordu. Hatta hissiyatına, heveslerine dahil olmak mümkün olamamıştı. Her teşebbüsünde belirsiz kalmıştı. Düşünüyordu. Sevmiş miydi? Sır! Neydi? Muamma! Bir rüya gibi anlaşılmadan yok olmuştu. Bir sfenks olarak görünmüş, bir sfenks olarak geçip gitmişti… 1923’te tefrika edilen ve ilk olarak 1924’te kitap olarak basılan Karanfil ve Yasemin, Eylül’le haklı bir şöhret kazanmış
Bu kadar aydır en hararetli bir aşkla temas etmiş, en samimi bir hayatla yaşamıştı. Hâlâ neydi, nasıl bir kadındı, bunu bilmiyordu. Hatta hissiyatına, hevesatına hulul etmek mümkün olamamıştı. Her teşebbüsünde meçhul kalmıştı. Düşünüyordu. Sevmiş miydi? Sır! Neydi? Muamma! Bir rüya gibi anlaşılmadan zail olmuştu. Bir sfenks olarak görünmüş, bir sfenks olarak geçip gitmişti… 1923’te tefrika edilen ve ilk olarak 1924’te kitap olarak basılan Karanfil ve Yasemin, Eylül’le haklı bir şöhret kazanmı
Yayımlandığı dönemde büyük ilgi gören ve sevilerek okunan Genç Kız Kalbi İstanbul'a akrabalarını ziyarete gelen genç bir kızın günlüğünden aktarılan sayfalardan oluşur. Olayların merkezinde platonik bir aşkın yer aldığı romanda Pervin'in aşk ve evlilik konusundaki düşünceleri anlatılırken, Mehmet Rauf kadın erkek eşitliği, birey ve toplum eğitiminin önemiyle ilgili görüşlerini ve seçkin görünen zümrenin sürdürdüğü hayata dair eleştirilerini de dile getirir. Akıcı bir üslupla kaleme alınan Genç Kız Kalbi'nde
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 89 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1