Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 3 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Sarı Saltık 13. yüzyılın ikinci yarısında Moğol baskı ve hâkimiyetinin acılarını tatmakta olan Selçuklu Anadolusu'nda II. Gıyaseddin Keyhusrev'in oğulları arasındaki saltanat mücadelesini takiben ilk defa tarih sahnesinde göründü. Moğol otoritelerinin desteğini arkasına alan kardeşi Rükneddin'e birkaç defa üst üste yenik düşen İzzeddin'in maiyetinde, Bizans imparatoru VIII. Mihail'in kendilerine tahsis ettiği Dobruca'ya iskân edilen konar-göçer büyük bir Türk oymağının reisiydi. Bu oymak bir görüşe göre 13.
"Düşman kavî, tâli' zebun"dur bir vakitler. Cihan devleti gurûb etmek üzeredir. "Dost bî-perva, felek bî-rahm, devran bî-sükûn"dur. Artık, "bütün çehresi ve ruhuyla biz" olan mübarek diyarlar, bir korkulu rüya içinde "vatanda düşmanı seyretmenin ıstırabıyle" kavrulmaktadır. Haşmetli demler sükût edeli çok olmuştur. Fatihlerin evlâtları ateşle imtihan edilmektedir. Akıncı cedlerin şimşek gibi bir hatıra olan nal sesleri, bilip de özlediğimiz saadet asırlarına ait vecd kaynağıdır sadece. Mevsim hazandır! Ölüm
Aşk estetiğine dair bir dilbeste olan Türk kültürü, mukaddes bir medeniyet dairesinde şekillenerek, medrese, tekke, konak selâmlıkları, köy odaları ve şifahî mahsullerden nasiplenerek sohbetin nâmütenahî huzurunda gönüller yapmış ve ufukları kuşatmıştır. Üslûp ise aziz bir nasip olarak gönül mülkünü tezyin etmiştir. Böylece gelenek, has evlâtlar yetiştirerek yeni şeylerin söylenmesine ruhsat vermiştir. Fakat bu kemâl devrinin ardından, zeval, pek yaman gelmiş ve ikbâli idbara döndürmüştür. Gelenek, dire
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 3 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1