“Zaman, sıradan olmayan insanlar için ıstıraptır.” İnsan gülü koparırken çiçeğin çektiği acıyı değil, dikenin verdiği sızıyı düşünür. Önce yaralar bırakıp sonra deliliği eleştirmek, bencil insanın lanetidir. Seyahatimiz bilinmeyenedir; toplumun dışına ve özgürlüğe aşina kıyılaradır. Vakit, bizi yoran, endişe veren, anlayamadığımız ve anlatamadığımız ama yine de takılıp kaldığımız tüm kafeslerden kaçmanın vaktidir. Cancağızım, Hadi elini kitaba uzat, gidiyoruz.
İnsanı eksilten kaybedişleri değil, zannedişleridir.
Doğduğunda zihninde tek bir oda vardı; yalnızlığının odası, tıpkı senin gibi. Zamanla annesine,
babasına, sevdiklerine, hatta sevmediklerine; sesini duyan, onu gören, hisseden herkese ayrı ayrı
odalar inşa etti... Tıpkı senin gibi. Her odanın içine anılarını sığdırdı; eşyaları, anlamları, sevinçleri,
hüzünleri, ilkleri, sonları... Aynı senin gibi. İnsanlar kayboldukça odalara girmeye çekindi,
gerçeklerle yüzleşmekten kaçındı, dehlizlerini kilitledi, yalnı
Düşlerin cennetinde gerçeklerin canı cehenneme
"İlkokulda sana öğretilen matematiğin ne işe yaradığını değer verdikçe değerin kalmadığı zaman anlarsın. Türkçenin ne işe yaradığını yazıp yazıp silerken, fiziğin ne işe yaradığını atlamak için uygun uçurumu düşünürken anlarsın. Biyolojinin ne işe yaradığını içine kapanıp hissizleşirken, kimyanın ne işe yaradığını dengen bozulurken anlarsın. İzahın ne işe yaradığını sırf ‘o' dönsün diye gurursuzlaşırken, zamanın ne işe yaradığını geçen günleri sayarken anlarsı
Kendini bu çağın uzağında konumlandıran insanların gizlice buluştuğu bir yer olmalıydı.
Gece yenik düştüğü savaşlara inat, sabah yüzüne bayramlıklar giydiren kadınların; kabalığı öğütleyen topluma alaycı bir bakış atarak adımlarını yeryüzüne hafifçe yudumlattıran adamlarla buluştuğu bir yer...
İyi niyet, masumiyet ve düşlerle bezenmiş elma şekerlerini her yere düşürüşünde uslanmaz bir çocuk gibi kaldırıp yine de acılarının üstüne yürüyenlerin sığındığı bir yer mutlaka olmalıydı.
Sevgili okurum, hazırsan
"Keskin bakış açısını, metaforları ve mistik hikayesiyle birleştiren Murat GÜLEN'i büyük bir merakla okuyacaksınız."
(Peter Weyns-Belçikalı yazar, proseför ve yaşam danışmanı)
-
"İlkokulda sana öğretilen matematiğin ne işe yaradığını değer verdikçe değerin kalmadığı zaman anlarsın.
Türkçenin ne işe yaradığını yazıp yazıp silerken, fiziğin ne işe yaradığını atlamak için uygun uçurumu düşünürken anlarsın. Biyolojinin ne işe yaradığını içine kapanıp hissizleşirken, kimyanın ne işe yaradığını dengen bozulu
?Akşamki dayaktan kalma morlukları kapatıp sabahleyin sessizce işe giden kadınlara;
veli toplantısına yırtık ceketiyle gelip çocuğunun yanında başı dimdik duran babalara; gözünden akan kızıl kana bakmadan çocuklarına bembeyaz süt veren annelere; güçlü avuçlarında güçsüzlüğü biriktirip kendi gizemini hapse atmış adamlara; ölümüne birkaç saat kala gözünü ?keşke'lerle kapatacak ihtiyarlara;
ve sırtındaki tırnakları yenice hissedip dudağındaki ?belki'lere çaresizce âşık olan gençlere düş içirmem gerekiyordu..
Toplam 6 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.