Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatı, Türkiye'nin yakın tarihinin bir özeti gibi. Darbeler, muhtıralar ve nihayetinde milliyetçiliği demokrasiyle taçlandırarak son noktası konulan bir serüven... Türkiye ne zaman kabuğunu kırmaya çalışsa, kritik isimlerin ölümleriyle sarsıldı. Kimi suikasttı, kimi kayıtlara kaza olarak geçti. Fakat yüzlerce fail-i meçhule tanıklık etmiş bu topraklarda, her ölüm soru işaretiydi. Yazıcıoğlu'nun başına gelen şüpheli trafik kazaları, belki de hayatını kaybettiği helikopter kazasının aya

Çankaya Köşkü'ne 'vesayetle mücadele eden bir demokrasi kahramanı' olarak çıktı. Soğukkanlı duruşu ve uzlaştırmacı mesajlarıyla, toplumun büyük kesiminin takdirini topladı. Fakat Cumhurbaşkanlığı'nın son döneminde, içinden çıktığı siyasi hareketin tartışmalı hukuki uygulamalarına ve toplumu bölüp ötekileştiren politikalarına sessiz kaldı. O'nun Çankaya hikâyesi, aslında cennetle cehennem arasında yani Araf'ta geçen yedi yılın hikâyesiydi... - 'Abdullah Bey'i çok üzdük' diyen Genelkurmay Başkanı kimdi?