Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 28 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
İnsanı bütün yönleriyle inceleyen antropolojiyi, fiziksel-biyolojik ve sosyal-kültürel tüm boyutlarını içeren geniş bir kapsamla ele alan 50 Soruda Antropoloji, "50 Soruda" dizisinin 12. kitabı. Yazarlar Sibel Özbudun ve Gülfem Uysal'ın, salt küçük ölçekli toplumları değil, günümüz dünyasını/insanını anlama girişimi olduğunu vurguladıkları antropolojiye dair doyurucu bir çerçeve sunarken geçtikleri kimi sorular şöyle: Antropoloji neyle uğraşır, temel soruları nelerdir? Biyolojik antropoloji, adli antropo
Tükendi
Bu kitabı, ülkede giderek yaygınlaştığına sevinçle tanık olduğumuz antropoloji ilgisine katkıda bulunmak üzere hazırladık. Ve güncel tartışmalara dek tüm kuramsal yönelişleri, arka planlarıyla birlikte kapsamaya çabaladık. Son yıllarda Türkiye'de antropolojiyle ilgili pek çok kitap yayımlandı. Ancak kuramların tarihine ilişkin derli-toplu bir çalışma, şimdiye kadar ne yazık ki yoktu. Dolayısıyla elinizdeki çalışma/ kendi ilgi alanında bir ilk olmanın kıvancını taşıyor. Kitap, sayıları giderek artan antrop
Tükendi
Bu kitapta yer alan yazılar, neo-liberalizmin yerli (ve kabul etmeli ki gelmiş geçmiş en gözükara, en kararlı) tetikçisi AKP'nin (toplumsal yaşamı İslâmîleştirmeye yönelik) kültürel müdahaleleri, özellikle de bunların kadınlar üzerindeki dönüştürücü etkileri üzerinde duruyor. Kapitalizm kültürel özellik ve farklılıkları kendisi için bir ?girdi"ye dönüştüreli beri kültürel alanda verilecek mücadeleler, iktisadî alan kadar önem kazanıyor, ya da daha doğru bir deyişle, iktisadî ve kültürel mücadeleler içiçe ge
Tükendi
Antropoloji Gözüyle: Sınıf, Kültür, Kimlik Yazıları Bu kitabı oluşturan yazılar, bir "sav" ve bir "ilgi" etrafında toparlanıyor: "Kimlik" ile "sınıf" arasında aşılmaz bir uçurumun olmadığı, her ikisinin birbirini besle(yebil)diği ve insanlığın kadîm düşü "Özgürlük" ve "Eşitlik"in, ya da özgürlükçü bir eşitlik içerisinde kardeşleşmenin, hem farklılık hem de birliği vazgeçilmez sayan bir yaklaşımdan, bir başka deyişle kimlik ile sınıfı bağdaştırabilmeden geçtiği savı; ve bu savın argümanlarının gözlemlenebi
"Neoliberal kapitalizmin devreye girer girmez, "devleti küçültmek" söylemiyle devreye soktuğu "kamusal desteklerin (ya da sosyal devletin) tasfiyesi", onun üretim ile yeniden üretim alanları arasındaki bağlantılılığın bilincinde olduğunu göstermektedir. Bu durum, kadınları konu alan Marksist çalışmaların, onların salt ucuz, ağır sömürü koşulları altındaki "üreticiler" konumuyla değil, aynı zamanda "yeniden üreticiler" olarak ele alması gerektiğini göstermektedir: yani "domestik alan" içerisindeki konumları
Tükendi
Karanlığın Sonu'nda yer alan yazılar, bir "durum saptaması" yapma görevini üstleniyor: Türkiye'de iktidar partisinin koçbaşlığını üstlendiği neo-liberal saldırganlığın yaşamın her alanına nüfuz edişi AKP'nin "açılımı/kapanı" babında coğrafyanın kanayan yarası, filizlenen umudu Kürt sorunu... Nihayet, iktidarın "demokratikleşme söylenceleri"ne karşı, günümüzün iktisadî siyasalarının izini 12 Eylül rejimine dek sürerek 12 Eylül'ün "güncelliği"ni tartışmaya açıyor. O görkemli Haziran 2013'ün yazdırdığı y
Tükendi
Bu kitabı oluşturan yazılar, bir sav ve bir ilgi etrafında toparlanıyor: Kimlik ile sınıf arasında aşılmaz bir uçurumun olmadığı, her ikisinin birbirini besle(yebil)diği ve insanlığın kadîm düşü Özgürlük ve Eşitlikin, ya da özgürlükçü bir eşitlik içerisinde kardeşleşmenin, hem farklılık hem de birliği vazgeçilmez sayan bir yaklaşımdan, bir başka deyişle kimlik ile sınıfı bağdaştırabilmeden geçtiği savı; ve bu savın argümanlarının gözlemlenebileceği Latin Amerika toplumsal muhalefet hareketlerine ilgi Bu sa
POLAT S. ALPMAN FİKRET BAŞKAYA MUSTAFA BAYRAM MISIR KADİR CANGIZBAY SAİT ÇETİNOĞLU TEMEL DEMİRER YÜCEL DEMİRER YASİN DURAK CENGİZ GÜNDOĞDU ŞABAN İBA SERPİL KÖKSAL HAKAN MERTCAN SUNGUR SAVRAN ÇAKIR CEYHAN SUVARİ ALÂEDDİN ŞENEL OSMAN TİFTİKÇİ ERGİN YILDIZOĞLU Bu kitabı oluşturan tebliğler, genelde Marksist bir duruşu benimsiyor. Dinin ideolojik boyutunun sınıf mücadeleleri açısından öneminin bilincindeler, kuşkusuz; dahası, Marksist din tahlillerine yöneltilen eleştirilerin dile getirdiği kaba m
Tükendi
Bu kitapta yer alan yazılar, Türkiyenin 2000li yıllarda yöneldiği yeni dönem(ec)e değginler. Neo-liberal ekonomik politikaların, Türkiye burjuvazisinin yükselen fraksiyonu, Anadolunun [iktisaden liberal, kültürel açıdan muhafazakâr] kaplanları ve onların temsilcisi AKP eliyle pervasızca ve frensizce, iktisadî ve toplumsal yaşamın bütün alanlarını kapsayacak tarzda yaygınlaştırıldığı bir dönem. Bu yazılar, AKP iktidarının aynı zamanda, neo-Con olarak nitelenebilecek bir projenin temsilcisi olduğu bilinciyle
Tükendi
Bu kitap, kendi küllerinden doğmasını başaran Latin Amerika'nın yerli halklarının öyküsünü anlatmaktadır. Latin Amerika'nın aslî bir sosyal dinamiğini oluşturan yerlilerinin bu çok-düzlemli, çok-mekânla ve çok-veçheli mücadelelerini daha yakından tanımamıza imkan sunuyor. Tarihin tanık olduğu belki de en acımasız sömürgecilik girişimlerine karşın, olanca aşağılanmışlığı, dışlanmışlığı içinde kimliklerini, kültürel dağarcıklarını koruyup çocuklarına aktarma şaşırtıcı yetisini gösteren, XX. yüzyılın ikinci y
Krizler, topyekûn değersizleşme momentleridir; hisseler, yatırım araçları, gayrimenkuller vs.nin çoğunluğu kriz süreçlerinde değer kaybeder. Ve adına Kapitalizm denilen bu devasa Gazinoda yatırımcılar, spekülatörler, simsarlar, onmaz kumarbaz tutkularıyla, rakipleri batırıp kendi kazançlarını maksimize edecek, haydi olmadı, kurtaracak hamlelerin peşinde koşarlar. Yani kapitalizmin aktörleri için büyük oynanan, büyük kaybedilen ve büyük kazanılan bir kumarhanede geçirilen heyecanlı ve uzun bir gecedir kriz
Tükendi
Dünyayı değiştirme bilinci vermeyen eğitim, eğitim olarak anılmayı hak etmezken; eğitim süreci de toplumun değişimine ayak uydurarak değişmek/ değiştirmek zorundadır. Ve nihayet kanımızca öğretmek, iki kere öğrenmek demektir Bunları bilim ahlâkına biçtiğimiz değerden ve de ilk gençlik günlerimize sevdamızla yaptıkTam da bu nedenle bilimlerin sosyal sorumluluğu olduğundan şüphe duymadık; Ya aydın olmak mı?
Tükendi
"HAYIR, EVET´TEN ÖNCE GELİR!" HUKUK(SUZLUK) YAZILARI "Çaresiz kaldığım zamanlarda gider, bir taş ustası bulur, onu seyrederim. Adam belki yüz kere vurur taşa. Ama değil kırmak, küçücük bir çatlak bile oluşturamaz. Sonra birden, yüz birincide taş ikiye ayrılıverir. İşte o zaman anlarım ki; taşı ikiye bölen o son vuruş değil, ondan öncekilerdir," diyen Jacob Riis´in sözünü anımsayarak; asla kuşku duymadık: Bu hikâyenin sonu -mutlaka- tatlıya bağlanacaktı... Yani bizde sonrakiler bizim gibi yargılanmayacaklar
Tükendi
"…XXI. yüzyıl başlangıcında neo-liberal küresel piyasa ekonomisinin yoksulluğu ve dışlanmayı derinleştirip yaygınlaştıran, yerküre kaynaklarını geri dönüşsüz biçimde yağmalayıp doğayı tüketen dayatmaları karşısında, Latin Amerika´nın isyanını yakından izlemeliyiz. Bu isyanın bir ´tarihi´ olduğunu, kendi tarihinin süregenlik ve kopuş dinamikleri içerisinde o bereketli topraklarda yeniden ve yeniden boyverdiğini hiç mi hiç aklımızdan çıkartmadan… Küresel piyasa ekonomisinin hepimizi dönüştürmeye çabaladığı
Tükendi
“Belki sonda söylenmesi gerekeni başta söylemekte yarar var: bu kitapta yer alan yazılar ‘feminist’ bir bakış açısıyla kaleme alınmadı. Evet, her biri, kadınları boyunduruk altında tutan binlerce yıllık ataerki ve onun ‘postmodern’ versiyonu neo-liberal ataerkiyle hesaplaşmayı hedefliyor; ama ‘feminist’ bir perspektiften kalkınmıyorlar. Çünkü feminizm tanımı gereği, ‘sınıf/etnisite/toplumsal cinsiyet’ eşitsizliklerinin (belki birbirleriyle ilişkili, ama) farklı nedensellik ve dinamiklere yaslandığı yolunda
Türkiye’nin ‘derin’ yakın tarihçesi, tekrar tekrar okunması gereken bir kitap gibi duruyor önümüzde. Her kapattığımızda bir başka uğursuz olayla sayfalarını yeniden karıştırmak zorunda kaldığımız, bir türlü bitmeyen/bitirilemeyen, bir ‘kara’ kitap. Susurluk’la ‘bitti’ denilen, Şemdinli’yle tıslayarak kaldırıyor başını. Yakın bir örnek ise ‘milli katil’ Mehmet Ali Ağca’nın bir ‘derin devlet’ çelmesiyle fütursuzca tahliye edilmesi oldu. Bu tahliye kolektif ‘unutuşlarımızda’ Abdi İpekçi suikastından Kartal Ask
“Döneklerce ‘devrim olmadı demokrasi verelim’ formülüyle tarif edilmeye kalkışılan AB “pek cazip” olsa da; hayatın bu yamalı bohçaya hiç mi hiç tahammülü yoktur... Artık ‘Ama’sız, ‘Fakat’sızca; yani ‘eveleyip-geveleme’den yüksek sesle telaffuz edelim: Ne ABD Irak’a demokrasi ihraç ediyor ne de AB süreci Türkiye’yi daha demokratik bir ülke yapıyor. Siz, AB (ve Kopenhag Kriterleri) savunucuları... Siz savunduğunuz şeyin ‘serbest piyasa’ dedikleri kapitalist talan ile tahakküm olduğundan; ve ‘Serbest rekabet
Tükendi
Bu yapıt, bir grup akademisyen olmayan aydın tarafından, Türkiye´deki üniversite sisteminin ve bu sistemin "Özelleştirme"ler ve" üniversitenin özel sektörle entegrasyonunu" öngören yeni yönelişin kapsamlı bir irdelemesi ve eleştirisini sunmak amacıyla kaleme alındı.
Tükendi
Her gün daha fazla açığa çıkıyor: kapitalist kar hırsı çevreyi sürdürülemez kılarken, yalnızca insanlığın dışlanması değil, aynı zamanda yeryüzünün yıkımını da beraberinde getirmekte. Yıkım, bir bakıma kapitalizmin kontrol-dışı sonuçları olan hava, su ve toprağın geri-dönüşsüz boyutlarda kirlenmesinin yanı sıra, uzayın sömürgeleştirilmesi, canlıların genlerine biyoteknolojik müdahale gibi bilinçli uygulamalarla da gelmekte. Kral Marx’ın deyişiyle, “Tek bilim tanıyoruz, o da tarih bilimidir. Tarihin iki yüz
Tükendi
Bu kitapta yer alan iki araştırma, Niçin dikkulak oldum?: Gerileyen Türkiye Kırsalında Kliyantelizmin Yeniden Üretimi ile Bizim Köyde Yoksulluk Yok ki! ya da Yoksulluktan Yoksulluğa Türkiye Kırsalı Üzerine Notlar IMF, DB ve DTÖ patentli kısal yıkım arkaplanında, Türkiyenin göreli varlıklı sayılan bir bölgesinin, Egenin turistik merkezlerinden Datça ilçesinin kırsalında gerçekleştirildi. Betçe köylerinin sofralarını ve dertlerini paylaşırken, Datçanın, turistik rehberlerde sözü edildiği üzere, salt doğal ve
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 28 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1