Sanki Tuna'nın karşı sahilindeki yakamozlu sularda dilberler yıkanmaktaydı. Meleklerin yeryüzüne inmesi gibi hissedilen bu görüntüler, doyumsuz gözlere bir şeyler fısıldıyordu. Aylardır savaşmaktan helâk olmuş bedenler artık rahatlamayı arzulamaktaydı. Şairlere inanılmaz şiirler yazdıracak kadar etkili olan karşı sahilin terennümü, doyuma ermeyi arzulayanların temaşasında, rüyaları süslüyordu. Estergon Kalesi'nin çelik pazulu gariban yiğitleri, palalarını biley taşlarına sürterken, palaları havaya kaldırara

Gızannam! Diye haykırdı Fadime Efe... "Hindi siperleden çıkıveriyoz biyo, yaneşiyoz Yunan'a. Çalımlı ateşlenizi görem de şaşırdalım cavırın eneğini.. Bize ateş etmeye bile hürset bulumasın cavır! " Der demez siperlerinden birer sincap gibi fırlayan köy kadınları, ortalığı gümbürdeterek tetik basıyor, her yanı duman bürüyordu. Barut kokularından coşan Fadime Efe, kızanlarının önünde adeta bir dişi kaplan gibi fırlıyordu.

Bu kitapta yazarın Devlet memuru olması nedeni ile yurt içi, yurt dışı Görevleri uzun ayrılıkların yarattığı kısıtlı sevgilerin özlemini, dolu dolu Yaşamamanın içindeki birikimini, emekli olduktan sonra dünyaya gelen torununa verişini Okuyacaksınız. "Evlada verilmeyen sevgi, toruna neden fazlası ile verilir?" Sorusunun cevabını bulacaksınız.