Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 10 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Evladına "seni hep çok sevdim, iyi bir baba olmak istedim" diye haykırabilen babalara... Babalar da anlar. Bunu söyleyebilen babalar artsın diye, Çocuğu karnında taşıyamadığı için erkekler oyun dışı kalmasın diye, Bütün bebekler en az anneleri kadar babalarını da hak ediyor diye, Babalar da bebeklerinin gözlerine gözlerini kilitleyip, dakikalarca beslenmesini hayran hayran izleyebilir diye, Erkekler de kalplerinde Rahmî bir odacık sahibidir diye, Hepsinden fazlası oğluna "seni hep çok sevdim, iyi bir baba o
1963'ten bugüne adeta yalnızca bir tek bildiri yazılmış gibidir. Kendi BİR oluşunu devletin tevhidi olmaksızın fark edemeyen, kavrayamayan, ancak devlete kaçtıkça kendi BİR oluşunu mümkün kılan çoğulluğunu devletin BİR'liğine terk eden tek bir bildiri sürekli yazılıyor gibidir. Bildiri yayınlayan Alevi aktörler devleti daimi bir sözleşme yapmaya ikna etmeye, bir ahit imzalamaya çağrı çıkarmaktan vazgeçmezler. Ancak ahdi yapacak taraflar arasında asla ve kat'a bir denklik tasavvur etmezler; devletin büyüklüğ
Tükendi
Öğrenciler bir bakıma kırkayak gibidirler ama kırk ayağı olduğunu bilmeyen bir kırkayak gibi. Çoğu ayaklarının farkında bile değildir. Ödev ve tez sürecinde bir sorunla karşılaştıklarında, durakladıklarında, ayaklarına bakmayı genellikle akletmezler! Onun yerine kırkayak olmayanlardan medet umarlar; örneğin tırtıllığını çoktan geride bırakmış kelebeklere gözlerini dikerler. Ne büyük yanlış. Oysa belki de on birinci ayaktaki ayakkabı vurmaktadır; hepsi o. Kelebekten medet ummak yerine, bir ayakkabıcı bulmak
Tükendi
Küf aslında bir tür canlı maddedir. Her ne kadar deyimsel olarak miadı geçmiş olanı ya da daha açık biçimde heder olmuş olanı çağırsa da esasta bütün dirimselliğiyle burada olanı işaret etmektedir. Küfün yararlısı da vardır, zararlısı da. Kimi zehirler öldürür, kimi lezzete lezzet katar. Nerede, nasıl, neyle ilişkiye girdiğine ve ürediğine bağlıdır bu. Geçmiş de küf gibi, bütün dirimselliğiyle buradadır. Geçmiş yoktur aslında, miadı dolmuş olan yoktur, daimi bir dirimsellik vardır. Bu bakımdan da daimi bir
Tükendi
Elinizdeki kitap, başlığı her ne kadar Alevileri anlamaya dönük bir vurgu taşısa da Alevileri anlamaktan çok, devletin ve ondan daha geniş olarak bir iktidar şebekesinin Alevi ayinselliğine yönelik ağır saldırıla-rını -Alevilik açılımından Tuzluçayıra, Dersimin seyitlerinden devlet kirliliğiyle malûl dedeliğe- devlet, ayin ve siyasallık çerçevesinde tartışmaya yöneliktir. Ayhan Yalçınkaya tam bu ânda bir kez daha soru-yor: Bedreddini mi seçeceğiz, devleti mi? Bedreddin bugün Gezi ve Gezinin dolanıp durduğu
Tükendi
Aleviler 'artık burada' oturmuyor; kapıları işaretlenmiş evlerini, katil zanlılarının önünde saygıya çağıran anıt-otellerinin isli duvarlarını, dede postunun yanında yer gösterilen düşmanlarını yüklenip 'göçtüler.' Ama göçerken ezberlerini de birlikte götürdüler. İktidar şebekesinden kendilerine yönelen tehdidi fark edenler, bu geleneksel ezberlere yaslanarak çaresizce direniş hatları inşa etmeye çalıştılar ama tehdit, hattın önünde değildi ki... Çoktandır hattın arkasından dolaşarak bir kuşatmaya dönüşmüşt
Tükendi
Belki de Foucault`nun cinselliğin söyleme kışkırtılması bağlamında kuşkuyla yönelttiği soru, en azından Alevilik için yerinde gözüküyor: Belki de Aleviliğin en küçük ayrıntılarıyla didik didik edilerek ve sürekli baskı altında olduğuna dair devasa bir söylem üretilerek yapılmak istenen şey, Aleviliğin şimdiye değin olduğu yerde, "baskı altında ve yeraltında" kalması, şimdiki zamanımıza müdahil olmasını engellemek içindir. Buna ilişkin yanıtı ancak Alevi hareketi ve Aleviler verecektir, ne şüphe... Ancak şu
Tükendi
Genel olarak Alevilik yol bir, sürek bin bir ya da din türlü türlüdür, iman değişmez gibi düsturlar üzerinden birlikte yaşama kültürünü öne çıkaran bir özellik taşımaktadır. Bu özelliği itibariyle Alevilik herhangi bir dinsel inancın bir başka dinsel inanç karşısında talileştirilmesine ya da ikincilleştirilmesine, bir dinsel inancın esas kabul edilip bir başkasının yalnızca zenginlik unsuru olarak yaşamasına izin veren, bir dinsel inancın var olabilmek için ancak hakim dinsel inançlar içinde anlamlandırılma
Tükendi
Devleti var eden dışsallık, aynı zamanda devlete mahkûm olmadığımızın apaçık bir kanıtıdır da. Öyleyse, anımsama süreci kendi başına bırakılmayacak kadar ciddidir. Anımsamanın kendi mekanizmasından öte, kimin, neyi, nice anımsadığı önem kazanmaktadır. Madem ki bu önemlidir, o hâlde tek bir çözüm yolu vardır Platon için: Anımsamayı akla tâbi kılmak, bir eğitim konusu hâline getirmek! O da bunu yapmaz mı zaten? Anımsama bir eğitim ve yazı konusu hâline getirilerek unutuşun hizmetine koşulur. Zaten her sınıf u
Tükendi
"Dünya tasarımı, gerçeğin acımasız ezici gücüne kafa tutmadır ve gerçek, kendisini nasıl biçim altında sunarsa sunsun, bir köşede daima kafa tutanlar olacaktır; düşlerine tek gerçek diye bakanlar. (...) Dünya tasarımlama, yüzeyde avutucu, belki de boş bir hayalden kalkarak gittikçe derinleşen bir felsefe yapma çabasını içerir. (Arka Kapak´tan)
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 10 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1