Türk şiirinin ağır işçisi Ahmed Arif'in hasretinden eskittiği prangalarla, aylar süren işkencelerle,
cezaevleriyle, karşılıksız aşklarla, hasretle, mücadeleyle ama en çok da şiirle ve sanatla dopdolu
geçen hayatının en nahif, en gerçek ve en duygulu haliyle kaleme alındığı bu kitap, hem bir
dönemin hem de büyük bir şairin aklıyla yüreğinin romanıdır.
"Bir şair Ahmed Arif
Toplar dağların rüzgârlarını
Dağıtır çocuklara erken
Uzun ve tek bir ağıt gibidir onun şiiri
Daha deniz görmemiş çocuklara adanmış
"Aşk meşru bir şey olamaz.
O da şiir gibi meşrulaşınca ölür."
"Şiirin Efendisi" Cemal Süreya'nın tren vagonundaki sürgünlüğüyle başlayıp Darphane müdürlüğüne uzanan çalkantılı hayat hikâyesinin bilinmeyen yönlerini bir solukta okuyacaksınız.
Üvey anne zulmünden kaçarak yeni bir yaşam kuran Süreya'yı, "Üstü kalsın" diyecek kadar yaşamaktan vazgeçiren neydi? Çok sevdiği oğlu mu?
Aşkları, ayrılıkları ve yalnızlığıyla sıra dışı bir şairin fırtınalı denizinde yüzmeye hazır mısınız?
Muhacir olmaya zorlanmış, Anadolu'nun kadim insanlarından Ermeniler, Dersimliler ve Türklerin, Munzur Dağları'ndan başlayıp, Ege'nin iki yakasına savrulan ortak hayatlarının, yıllar sonra aynı masada torunlarının buluşmalarıyla yeni bir kader ortaklığına dönüşeceğini kim bilirdi? Tarihin kanlı sayfalarından, ellerinde demir asa, ayaklarında ham çarıklarıyla yola düşerek geçenlerin, yeniden yazmaya çalıştığı, aşkın ve kardeşliğin hikâyesidir bu.
Aslolan yola çıkmaktır. Arkanda gölgen kan ter içinde kalıyorsa sana yetişmek için, sen yolunu çoktan bulmuşsun demektir. Ertelemek, erken ölümdür biraz da. Ya akıntının yönünü değiştireceksin ya da akıntıya kapılacaksın. Bir şey yapmalısın, bir şey, tam da şimdi, şu anda, adı ne olursa...
Toplam 4 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.