Tanzimat’la başlayan modernleşme giyimden günlük yaşama, askeriyeden mahalleye, sanattan kültüre, mimarîden eğlenceye zaman içinde pek çok alanda kendini gösterdi. Elbet şiir de bu etkiden nasibini aldı. Değişim her zaman yeniye ve daha iyiye doğru oluyor şeklinde algılandı. Peki, geride bırakılanda değerli bir şey kalmadı mı? Şiirde akımlar ya da dönemler, birbirini reddetmek, öncekini aşmak, “yeni” olanı söylemekle belirleyici olmuştur. İkinci Yeni’ye gelene kadar gördüğümüz bu tutum çeşitli şairler taraf
düştüm de neden su tutar hâlâ beni
neden izleri göğsümde ıslak
bilirim yerimi nerede duruyor ayaklarım
arıtır böylece su geçerken ırmak
düşüyordum bir zaman ama
şimdi varmış olmalıyım
bilirim artık dönüş mutlak
bir sesi olsun diye yalnızlığımın
yeniden boğdum kendimi
İlk Değilim Üstelik uzun yıllar emek verilmiş bir çalışmanın ürünü. Okurunun karşısına önce bir kul ve baba, sonrasında şair kimliğiyle çıkan Şafak Çelik kelimenin çağrısına ve sadeliğe inanıyor. Dünyayı omuzlardan indirirken, omuzlara çıkma hevesinde değil. Kül ve buhar arasından sesleniyor şair, vaadedileni unutana.
Toplam 4 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.