Kul Sıkışmayınca Hızır Yetişmez Yine sıkıntılarımın bitmek bilmediği, imtihanın çetin geçtiği bir gündü. Görünürde mutluydum ama içim kan ağlıyordu. Bu canı ellerim ile alıp bu azaba son vermek istiyordum. Lakin bildiğim bir şey vardı; ?Allah'ın verdiği bu canı ancak Allah (C.C.) alabilirdi." Ve intiharın çok büyük bir günah olduğunu hatırlıyordum. Durmadan dua ettim Rabbim'e. Bir gece gözyaşları içinde kıvrılmış yatarken bazı sesler geliyordu. Üç adam belirdi karşımda: ?Ellerini arkaya bağla..." de

Kalem, tekkeye doğru yalın ayak yürüyen bir derviştir, satırlarda. Kalbi ucunda... Onun izlerini ?bugünden' görebilmek ve gösterebilmek gayretinde... Eser; dedemiz Ahmet Yesevi'yi halk ile tanıştırmak için kaleme alındı. Onun torunları olan milletimizi büyük dedemiz Yesevi'nin dizi dibine oturtup hikmetli muhabbetlerle buluşturmak için... Onun açtığı çığırda Ahi Evran, Hacı Bektaş, Mevlana, Taptuk Emre, Yunus Emre gibi büyük insanlar yetişti. Onunla tanışmayan bir torun; her insan, her Müslüman büyük bir ka

İnsan evrende en mükemmel varlıktır. Ancak insan olmak sadece insan bedeni taşımak değildir. Gerçek anlamda insan olmak; karakter ve kişilik sahibi, alçakgönüllü ve hoşgörülü; dürüst ve güvenilir, bilgili ve erdemli; sözü dinlenir,sevilen ve sayılan, örnek alınan, olgun ve saygın iyi bir ?insan" olmaktır. Bu yüzden ?insan olmak" bir sanattır. Hayatta başarılı ve mutlu olabilmek için öncelikle insanı anlamak ve tanımak, insan sanatını öğrenmek gereklidir. Çünkü insanı tanıyan, insanın ruhsal ve sosyal yapıs

Sıra Dışı Bir Yaşam İçin Harekete Geçin ile Neden ve nasıl sıra dışı olacağınızı öğrenin. Düşünmenin, konuşmanın ötesinde harekete geçin. Özgüven sorununuzu aşın. Gerçekten değişin ve gelişin. Melih Arat, kişisel gelişim yazarlarının Mercedes'i... -Haluk İmamoğlu- Sizi okumak sadece düşündürmekle, zevk vermekle kalmıyor; insanı harekete geçmek için dürtüyor. -Pelin Seyidoğlu- İnsanların yaşamını değiştiriyorsunuz. Sadece beni değil, çevremdekileri de etkilediniz. -Selim Cenda- Sıkıştığım anlarda sizi okuyun

Allah İçin Bir Şey Yap: arka kapak yazısı: Zülkarneyn (a.s) gece bir bölgeden geçerken ordusuna: ?Ayağınıza takılan şeyleri toplayın" diye emir verir. Bunun üzerine bazıları ?Çok yürüdük, yorgunuz ayağımıza takılan şeyleri toplarsak ağırlık yapacağız" diyerek hiçbir şey toplamıyorlar. Bazıları da ?Madem Komutanımız emretti, biraz toplayalım," diyerek az bir şey topluyorlar. Bazıları da ?Komutanımız boşuna emretmez. Bir bildiği vardır" diyerek ellerine ne geçtiyse topluyorlar. Sabahleyin bakıyorlar ki, me

Ülkemizde eğitim çok ihmal edilmiştir. Bunun kanıtı da dünyada ekonomik büyüklükte 17.sırada olmamıza rağmen insani gelişmişlikte 72.sırada olmamızdır. Maalesef ekonomik gücümüz eğitime yansıtılmamıştır. Kaldı ki bir ülkede eğitimin sonucu olan insani gelişmişlik, ekonomik gelişmişlikten daha önemlidir. Eğer bir ülkede insani gelişmişlik düzeyi düşükse orada sorunlar hiç bitmez. O ülkede kurallara uymamak, trafik kazaları, hakaretler, küfürler, kavgalar, cinayetler çok fazladır. Bunlar da toplumsal hayat

Türkler, tarih boyunca dünya düzenine şekil veren birçok büyük devlet kurmuşlardır. Asya Hun İmparatorluğu'ndan başlayarak günümüze kadar geçen yaklaşık 2 bin yıllık tarihi süreçte hep kendilerinden söz ettirmişlerdir. Dostlarını varlıklarıyla mutlu eden, düşmanlarına adaletle hükmedip korku salan bu necip kavim, en parlak ve ihtişamlı dönemini Osmanlı Devleti döneminde yaşamıştır. Osmanlılar, Uzakdoğu'da Japonya'dan, İskandinavya'ya, Orta Afrika'dan Viyana kapılarına kadar geniş bir coğrafyaya nüfuz e

Her Güne Bir Ayet, Bir Hadis, Bir Dua Nimete kavuşmuş olanlardan, tevazu gösterene ve hep kendini kusurlu bilene, helalden kazanıp hayırlı yerde sarf edene, fıkıh bilgileri ile hikmeti(Tasavvufu)birleştirene, helale harama dikkat edene, fakirlere acıyana, işlerini Allah rızası için yapana, huyu güzel olana, kimseye kötülük yapmayana, ilmi ile amel edene ve malının fazlasını dağıtıp lafının fazlasını saklayana müjdeler olsun.

Bir gönül eğitimcisi olan Mevlânâ Celaleddin-i Rumi, huzurun, sevginin, barış ve hoşgörünün sembolüdür. Sadece Anadolu'daki değil, Doğu'dan Batı'ya hemen her coğrafyadaki manevi rehberliğiyle o, kendisine yönelenlerin gönüllerini aydınlatmakta, ruhlarını özgürleştirmektedir. Hz. Mevlâna, akıl ve ruh sağlığı bozulan insan ve toplum için bulunmaz bir panzehir, şifa kaynağıdır. İnsanın dünyadaki serüvenine ve Allah'a olan yolculuğuna dair hemen her konudaki hikmetli sözlerinin yer aldığı Mesnevî'si ise tasavvu

Allah'ı sevdikçe daha çok tanıyan tanıdıkça daha çok seven Hz. Mevlana (1207-1273), gönül dili sayesinde dünyada yüzyıllardır insanları etkilemekte olan bir İslam mutasavvıfıdır. Kaleme aldığı, tasavvuf edebiyatının şaheseri olarak kabul edilen Mesnevi-i Şerifi ise bu doğrultuda yazılmış; aklı çıkmaza düşmüşlere yol gösteren, gönlü kırılmışlara şifa olan, ruhu arayış içindekileri huzura kavuşturan bir kılavuz kitaptır. Türkçede "Mesnevi Hikâyeleri", "Mesneviden seçme Hikâyeler",adları altında epey çalışma y

Hz. Mevlâna, sadece yaşadığı dönemdeki insanlar için değil, günümüze kadar farklı din, mezhep, millet, meşrep ve yaştan sayısız insanı iyileştirmiş evrensel bir şifacıdır. Dünyanın dört bir yanından Hz. Mevlâna'ya yönelenler, ondan aşkı öğrenmek istemenin yanı sıra, varoluşsal, manevî ve psikolojik sorunlarına da çareler aramaktadırlar. Hz. Mevlâna onlar için hem aşkın peygamberi hem de ruh sağlığı uzmanı veya psikoterapisttir. İnsanı yargılamadan, incitmeden, olduğu gibi kabul eden, kucaklayan, gözyaşların

2000'li yılların başında hayatımıza giren sosyal medya birçok şeyi değiştirdi. Fotoğraflar, paylaşımlar, beğeniler, takipçiler... Bir tıkla istediğimiz bilgiye ulaşabiliyor olmak çok ilgimizi çekti. Sonrası biraz trajikomik. Telefon elinde yürürken elektrik direğine çarpan mı, uçuruma yuvarlanan mı, denize düşen mi? Dağda koyun otlatırken facebookuna bakan çoban mı, program sunarken fotoğraf çekip instagrama atan mı, telefonu direksiyona sabitleyip bildirim okuyan dolmuş şoförü mü? Hangisini istersiniz? Üzü

Sükûnet! İlla ki sükûnet! Kulakları sağır eden bütün çığlıkların ardından ya da sağır edici sessizliklerden sonra illa ki sükûnet... Yarıp geçtiği, erdiği, ya da eremediği bütün boşluklardan geçerken sesler ya da sessizlikler, sonsuz huzurun tam ortasında Elhamdülillah sükûnet. Evhamların, vesveselerin, acıların ya da çıkmazların en sonunda sükûnet... ?Sükûnet ya Yunus!" dedi, Hünkâr. ?Vallahi, Billahi Sükûnet..." ses, kulaklarına fısıldayan huzurlu bir sedaydı... Ve sonra... Ölülerden maksat mezardakiler d

Şehzade Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu Kimdir? Şehzade Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu Efendi, Osmanlı devletinin 34. Padişahı Serdar-ı Hakan Cennet Mekân Sultan İkinci Abdülhamid Han Hazretlerinin 3. Kuşak torunu olan Hanedan ailesinin reisi Harun Abdülkerim Osmanoğlu Efendi'nin oğlu ve cennet mekân Sultan İkinci Abdülhamid Han Hazretlerinin 4. kuşak torunudur. Sürgün yıllarından tam 50 yıl sonra 1974 yılında ilk kez bir Osmanlı Şehzadesi Türkiye'ye geri dönebilmiştir. Bahsi geçen şehzade bugünkü Hanedan Ailes

Nazan, Damla, Hazel ve Canan, altın bir balığın peşine takılıp hiç bilmedikleri bir yere geldiklerinde onları nelerin beklediğinden habersizdirler. Eski bir değirmende tanıştıkları büyücü, onlara sihirli bir takı verir ve yakındaki Kent'e gitmelerini söyler. Burada bir sınav beklemektedir. Bu sınavın ne olduğunu onlar bulacak ve böylece eve dönebileceklerdir. Fakat beklenmedik gelişmeler dört küçük kahramanın hayatını tamamıyla değiştirecek, büyücünün söylemek istediklerini anladıklarında çok geç olacaktır

Koca Seyit 300 kiloluk ağır top mermisini sırtlayıp topun ağzına koyarak düşman gemisine fırlattığında katıksız bir inançla, yüreğiyle hissettiği için başardı. Şehitlik mertebesine ulaşan yüz binlerce askerimiz ?Çanakkale Geçilmez!' sözünü yürekten inanarak söylemişlerdi ve zafer bu milletin olmuştu. Haliç zincirlerle kapatıldığında ve bu fetih olmaz denildiğinde Fatih Sultan Mehmet uykusuz geceler boyu düşündü, dua etti ve hissetti yüreğiyle. Gemileri karadan kızaklar, halatlar ve binlerce yürekli insan

Bizi İstanbul maceralarımızdan hatırlıyor olmalısın. Bu yaz tatilinde de yerimizde duramadık ve Çanakkale'ye doğru yola çıktık. Çanakkale'yi karış karış gezerken pek çok macera yaşadık birbirinden ilginç insanlarla tanıştık. Bir yandan gezimizi okurken, bir yandan da Çanakkale ile ilgili senin için hazırladığımız oyunları oynayabilir, bulmacaları ve testleri çözebilir, hikayeleri okuyabilirsin. Bu sayede hem Çanakkale'yi daha yakından tanıyacak hem de keyifli vakit geçirebileceksin. Not: Harita hediyeli!

?Yazarlık demek, ilk insandan son insana kadar, bütün bir insanlığın yaşamını, o yaşamın içindeki tüm faaliyetlerini ve o faaliyetlerinden kaynaklanan ne varsa; mutluluktan kedere, aşktan terkedilmişliğe, kavuşmaktan hasrete, barıştan kavgaya, terakkiden tedenniye kadar bütün serüvenlerini tek başına kaydetme ve muhafaza etmeye talip olmak demektir. Bu açıdan yazar, tek başına talip olduğu bu meslekten dolayı, sonsuza dek Tanrıdan sonra bütün bir varlığın tek şahidi ve tek varisidir." ?... Alexandra'y

"Silahının dipçiği ile Kenan'ın böğrüne vurdu. Kenan'ın yüzü acı ile doldu. Dudaklarını ısırdı. Astsubay salonun orta yerinde, topukları üzerinde yarım bir daire çizdi. Emrini verdi. -Arayın, dedi askerlere kısık bir sesle. Her tarafı didik didik arayın. Askerler evin içine dağıldılar. Büyük bir sessizlik içerisinde odalara girip çıktılar. Postallarındaki çamurlar etrafa saçıldı. İki asker ellerindeki dedektörleri eşyaların üzerinde tekrar tekrar dolaştırdılar. Kulak verip dinlediler. Bir işaret alamadıl

Hayatın görmediğimiz, belki de olmayan, fakat varmış gibi hissettiğimiz taraflarını güzel örnek ve kıssalarla destekleyerek yazılmış güzel bir eser bulacaksınız. İnsan, sabrının sınırlarını belirleyen inanılmaz bir azmin hikayesini, güzel örneklerle okuyacaksınız. Öyle diyor yazar: Zaman bir gemi, İnsan ise gemide misafir. Gemi her rıhtımda başka yolcular indirir, bindirir. Bazen zaman dünya dediğimiz okyanusta yol alırken, hiç sebep yokken, mazeretsiz su alır ve batar. Zaman batarken bir sahil arar insan..