Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 920-940 / Aktif Sayfa : 47
Ben Türk şiirini gül-i ra'nâya benzetiyorum; yarı sarı yarı kırmızı... Halk ve divan geleneğinden beslendiği için iki renkli. Rengini, kokusunu bizim havamız, suyumuz ve toprağımızdan alan, bizim besleyip büyüttüğümüz bir gül. Edebiyatımızı doğru anlayabilmek için önce zihnimizdeki ikiliği kaldırmamız gerektiğine inanıyorum. Türk kültürü, tarihi ve sanatı gibi edebiyatı da bir bütün. Şiir de bu bütünlük içinde gelişimini sürdürüyor. Farklı estetik çizgilere sahip olmakla birlikte, ortak bir kültür
“MARKSİZM VE CİNSEL DEVRİM” , Kollontay´ın Rusya´da sosyalist devrimin deneyimlerini anlattığı yazılarından derlenmiştir. Kadın özgürlüğü ve kadın devrimi ile ilgilenen okurun ilgisini çekecek bir eser olduğunu söyleyebiliriz. Kapitalist toplumun ikiyüzlü ahlakını; evlilik kurumunu, kadın bedeni ticaretini acımasızca eleştiriyor. Kollontay feminist hareketin teorisini ve pratiğin eleştiriyor. İnsan soyunun, kapitalist özel mülkiyetin, modernitenin cinsler arası ilişkilerini inceliyor. Evliliğin tarihse
Tükendi
Öğretici ve ilgi çeken hikâye ve masallarla dolu kitabımız “Hazine” çocukların hayal dünyasını geliştirecektir.
Tükendi
Helmuth Von Moltke, kraliyet mahkemesi, Danimarka ordusu, Prusya Genelkurmay Başkanlığında görev yaptı. Osmanlı İmparatorluğunda Yeniçeri Ocağı’nın lağvedilmesinden sonra, yeni ordunun kurulması aşamasında eğitmen ve danışman olarak davet edildi. Dört yılını payitahtta ve Anadolu’da geçirdi. Von Moltke bu süre içinde burada edindiği gözlemlerini belgelemişti. Annesine, babasına ve akrabalarına yazdığı mektuplar âdeta tarihi belge niteliğindedir. Moltke’nin Türkiye’den edindiği izlenimler, betimlemeler ve
Tükendi
Kasımpatı’nın yaşadığı dünya bizimkinden biraz farklıydı. Hatta biraz demek az olur: Koca bir ağacın üzerinde çiçekten çıkan çocuklar yaprak yiyerek yaşıyorlardı. Orada hiç kimse hiç büyümüyordu yani herkes çocuktu. Böyle olmasının eğlenceli olduğunu zannedebilirsin ama değil! Her gün birbirinin aynıydı ve o meraklı bir kızdı. Yaşadığı ağacın altını merak ediyordu: Ne vardı orada? Günlerce düşünüp bulamadı ve bir yolculuğa karar verdi. Sen de onun bu yolcuğuna eşlik ister misin? O zaman hadi ön kapağı
Tükendi
Değerli okurlarım, Dünya kurulduğunda insanlar doğal olaylardan korkmuşlar. Bilim ve teknolojnin olmadığı ilkel dönemde, bu olayları yapan görünmeyen gizli bir gücün olduğuna inanmışlar. Bu batıl inancı duvarın ötesine gizleyip, insanları gizemli güçle korkutup mantık tutsağı yapmışlar. Bu durum dinler döneminde de devam etmiş. İnsanları korkutup ve aldatarak sömürme işte böyle başlamış. Halen de devam etmektedir. “Duvarın Ötesi” isimli bu kitap, duvarın ötesine ayna tutarak; gizlenen gerçeği gösterip
Tükendi
Değerli okurlarım, Dünya kurulduğunda insanlar doğal olaylardan korkmuşlar. Bilim ve teknolojnin olmadığı ilkel dönemde, bu olayları yapan görünmeyen gizli bir gücün olduğuna inanmışlar. Bu batıl inancı duvarın ötesine gizleyip, insanları gizemli güçle korkutup mantık tutsağı yapmışlar. Bu durum dinler döneminde de devam etmiş. İnsanları korkutup ve aldatarak sömürme işte böyle başlamış. Halen de devam etmektedir. “Duvarın Ötesi” isimli bu kitap, duvarın ötesine ayna tutarak; gizlenen gerçeği gösterip
Tükendi
Adolf Hitler’in intihar etmeden 2 ay önce yazdırdığı notlar… Gördüğü Almanya rüyası çok geçmeden bir kabusa dönüşen Hitler’in vasiyetnamesi… Ya da adım adım sona yaklaşan bir diktatörün tarihin karanlıkta kalan kısımlarını aydınlatan son sözleri. Birer itiraf niteliği taşıyan notlar ilk kez gün yüzüne çıkıyor…
Tükendi
«Demokrasi, insani varoluşa içkin olanakları hem pozitif hem de negatif özgürlükler bağlamında hayata geçirme talebidir. Bu talep, aynı zamanda, her bir tekil insanın kendisini ne ise o olarak algılama arzusuna eşlik edecek bir “ontolojik haysiyet eşitliği”ni de öngörür. Bu bağlamda, özgürlük ve eşitliğin temeli olarak demokrasi arayışı egemenlik ilişkilerinin hiyerarşik yapılanmasına karşı bir direnişi de temsil eder. Bu kitaptaki her bir bölüm bu direnişe açılan yeni bir pencere olarak okunursa k
Tükendi
Ahmet Talât Onay'ın ününü sağlayan eserlerinin başında Halk Şiirlerinin Şekil ve Nev'i gelir. Yazar bu eserinde, örneklerden hareketle halk şiirimizin bazı kurallarını tespit etmeyi denemiştir. Fuat Köprülü, Veled Çelebi, Necip Âsım, Ahmet Kemal, Nurullah Ataç, Brockelman ve Kowalski gibi yerli ve yabancı ilim adamı ve edebiyatçılar bu eserlerin önemini gösteren tenkit ve tanıtma yazıları yazmışlardır. Ahmet Talât, Halk Şiirlerinin Şekil ve Nev'i'ni 1924'te yazmış, 1928 yılında Maarif Vekâleti tara
1241–1242 yılında Polonya’dan başlayıp Almanya hudutlarına uzanan, buradan da Avusturya’ya ilerleyip Macaristan’ın batı kesimlerine doğru sokularak Dalmaçya sahillerine inen hat âdeta bir yangın sınırıydı. Bu sınır, Moğol saldırısına uğrayan bölgelerle güvende kalan toprakları birbirinden ayırıyordu ayırmasına ancak korkunun bir hududu yoktu ve tedirginlik kıtanın neredeyse tamamında hüküm sürüyordu. Nitekim o karanlık günleri yansıtan Latince belgeler, sadece saldırıya uğrayan insanların değil, çok uzakta
Hikmet Erdoğdu, Kuşatma’da vatanı için kendinden vazgeçip yurdun her karış toprağını evi belleyenlerin hikâyesini anlatıyor. Güneydoğu’da terörle mücadele eden Mehmetçiğin en yalın hâllerini, dün ile bugün arasında sıkışmış, eksik bırakılmış yaşamların perde arkasını gözler önüne seriyor. Erdoğdu’nun gerçeklerden damıtarak tüm zorluğa, yoksunluğa, mücadeleye rağmen dostluk ve adanmışlıkla kurduğu dünyasına tanık olurken vatan sevgisini en derinlerinizde hissedeceksiniz. “Yine vatanı kurtarmaya mı
Geçmişin hayaletlerinden kurtulabilmek... Ya da bir gün yeniden dirilmeleri umuduyla toprağı kazıp en derine gömebilmek onları. Yaşananları, bir daha geriye bakmamak üzere unutabilmek... Ta ki anılar belleği zorlayana, eller kaleme kendiliğinden uzanana dek. Jorge Semprun, Buchenwald Toplama Kampı'nın bacalarından tüten yoğun gri dumanın gölgesinde, yirmi yaşındaki gözüpek militan Semprun'a bakıyor. Zaman, mekân ve acının büründüğü farklı şekiller arasında derin yarıklar açarak ilerliyor; orada bir yerlerde
Tükendi
Artık bir klasik haline gelen Sermayenin Sınırları, kapitalist gelişmenin tarihine ve coğrafyasına dair en güçlü kuramsal yaklaşımlardan birini geliştiriyor. Harvey, ufuk açıcı metnini günümüzde dünya pazarlarında hakim olan karışıklığa dair kapsamlı bir tartışmayla güncelliyor. “Kurgusal sermaye” ve “eşitsiz coğrafi gelişme” gibi kavramları derinleştiren Harvey, okuru, Marx’ın kâr oranının düşmesiyle ilgili çok tartışılan argümanıyla başlayıp Marx’ın çalışmalarının jeopolitik ve coğrafi içerimlerine z
Tükendi
İngiliz aristokrasisinin pek muhterem üyelerinden Lady L., sekseninci yaş gününde şehvete, hırsa ve tutkunun tüketici karanlığına dair bir hikâye anlatmaya karar verir. Mezara götürülmesi gereken büyük sırlar ortaya saçılır; mücevher kutuları, kilitli kasalar ve mühürlü kalplerde unutulmaya yüz tutan ihtimaller bir bir su yüzüne çıkar. Soylu unvanlardan, şatafatlı giysilerden deri değiştiren bir yılan misali soyunan bu geçmişte, Paris sokaklarını yarı aç yarı tok, yalınayak arşınlayan âşık bir genç kadın t
New York Times çoksatan romanı Vahşi Kızlar'ın yazarından yüksek tansiyonlu, şaşırtıcı bir roman: Küle Dönen Bedenler. Tüm yaşamını annesiyle, onun soğuk ve çarpık sevgisiyle geçiren on yedi yaşındaki Margot, ailesi hakkında hiçbir şey bilmemekten rahatsızdır. Annesinin onu uzak tutmakta ısrar ettiği geçmişinin peşine düştüğündeyse ilk durağı bir telefon numarası olur. Bu numarayla sadece geçmişin kapısını aralamakla kalmaz, ailesinin ve çevresindekilerin kaderinde bizzat başrol oynamaya başlar. Tekerrür
Tükendi
Önce su azaldı. Sonra iklimler değişti. Susuzluk, kıtlık ve kaynakların giderek azalması dünyayı kaosa sürükledi. İnsanlar, azalan kaynakları paylaşamıyordu. Herkes yeni bir dünya düzeninin kurulması gerektiğinin farkındaydı. Böylece dünya, kalan son su kaynaklarına göre beş̧ parçaya bölündü ve bölgelerin etrafına dev duvarlar örüldü. Susuz Çağ Medeniyetleri işte böyle kuruldu... İki yüzyıldır birbirinden haber almadan yaşayan beş bölgenin yolu, ormanda bir anda beliren bir çiçekle yeniden kesişiyor. F
Hatırat dizimiz, tarihe ışık tutmaya devam ediyor. Dizimizin ikinci kitabı olan Türk Mektupları, Batılıların tabiriyle “Muhteşem Süleyman” döneminin pek çok özel noktalarına değinmesi açısından dikkate şayandır. Türk Mektupları, Avusturya İmparatoru Ferdinand’ın elçisi olarak Osmanlı topraklarına gelen Ogier Ghiselin de Busbecq’in Osmanlı ve Türkler hakkındaki gözlemlerini içeren mektuplardan oluşmaktadır. Türk Mektupları, Osmanlı yükselişinin en şanlı çağını, diğer tabiriyle Frengistan için acil ve büyü
Rusya tarihi, başlangıçtan itibaren aynı zamanda Türk-Rus münasebetleri tarihi olsa da ülkemizde yeterince çalışılan konulardan değildir. Yalnızca Rus arşivlerinin değil, ülkenin kendisinin de uzun yıllar boyunca “kapalı” kalmasının ve Soğuk Savaş döneminde Türkiye’de olumsuz bir Rusya imajının hâkim olmasının da bunda etkisi büyük. Hâlbuki Mustafa Kemal Atatürk’ün “Kuzey Komşumuz” olarak adlandırdığı Rusya, hangi rejim ve ne kadar zor şartlarda olursa olsun Türkiye ve Türk Dünyası ile ilgili araştırmaların
A.G. Sayar"da belirginleşen sübjektif-objektif alan dengesinin oluşmasında saf eleştirel mizacı ve 'put kırıcı· mirasıyla hak sahibi bir isim olan Terence W. Hutchison üzerine 2012 yılında yayınlanan Filozof-İktisatçı: Terence W. Hutchison kitabı, Türk talebenin İngiliz hocasına ilim yolundaki bağlılığının yanı sıra kendisiyle kalbi bir boyutta buluştuğunun da bir tescilidir. T.W. Hutchison'ın hayat hikayesinin en uzanılmadık, belki ikincil öneme sahip noktalarına bile söz konusu eser göndermelerde bulunurk
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 920-940 / Aktif Sayfa : 47