Yalnızca çocukların bildikleri bir lisan var. Yalın, sahici, ürkütücü bir lisan. Her şeyi olduğu gibi söyleyen, yamasız, süssüz, hatta çıplak. Sadece konuşmuyorlar üstelik onunla, bakıp görmeyi, dinleyip anlamayı da beceriyorlar. Bazısı büyür büyümez unutuyor bu lisanı, bazısı hiç çıkarmıyor aklından.
Nilüfer Altunkaya, Katı Olmayan Şeyler kitabıyla yalnızca çocukların konuştuğu tertemiz bir lisan sunuyor bize. Olanı allayıp pullamadan, saf gerçekliğiyle gösteriyor okura. Kimi zaman arka sokağımızdan geçiy
"Yani," derdi dedem, o belirgin yüz hatlarına sinmiş bilgelikle, "bir köstebek insana kuyuyu gösterdi. Kuyu açıldıkça içinden çıkan beyazaltın bize bir ömürlük ekmeğimizi kazandırdı. Şehrimizin dünya çapında tanınmasına sebep oldu. Şimdi kıymetinin bilinmediğine bakma, zanaatçı olmak insanı hayata bağlar. Tüm dertlerini, tasalarını unutursun taşı işlerken, kendi söyleyeceğini susar, taşa dokursun ahını, taş seni anlar, ruhunun motiflerini işlersin taşa, taş seni duyar ama insan insana nankördür, sağır, dils
Türk Edebiyatı birkaç yazarın ya da birkaç eserin ötesinde, kökü uzak geçmişe dayanan bir derya, biliyoruz. O geçmişin üzerinde yükseliyoruz. Okumaya, yazmaya merak duyan herkesin sırtını sıvazlayan kudretli bir edebiyat...
Bize hikâyeler veren, bir bakıma hayatımızı kuran, kurtaran büyük yazarlarımız, ustalarımız. Peki onların hayatı?
Kimlik bilgilerinden söz etmiyoruz; ansiklopedik bilgiden öte, gelgitleri bol, netleşme arayışında ama denedikçe silikleşen bir derin hayal. O hayale ne kadar aşinayız acab
Nilüfer Altunkaya, Sevgili Yalnızlık'ta bir araya getirdiği öykülerinde gerçekçi bir tutumla toplumumuzu gözlemliyor. Aşınmış akrabalık ilişkileri, eski dostluklara özlem, siyasi baskı dönemlerinin bıraktığı yaralayıcı hatıralar... Altunkaya, sistemin açmazlarının farkına varmış olmanın kişide nasıl bir bunaltıya dönüştüğünü yalın bir dille anlatıyor. Ama bu öyküler her şeye rağmen, okurda umutsuzluk hissi de yaratmıyor; Altunkaya, doğayı ve çocukluk arkadaşlıklarını işaret ediyor okuruna. Belki her şeye ço
sazlıklardan geçen yitik bir tekneyle yanaştım
kendinde sınırsızlık olan kıyılara
ufuktaki kaygan bekleyişim artık
düşlerin anlamına bürünen
sorgulanmış yakınlığında silinir izim
ve sonsuzluğunda hızın tortusu birikir
saydam bir aşama evrenin genişleyen ucundan
vazgeçtiğin şimdilere tutunmuş gibi
bu kadar getirebildim kendimden
tek sabahımız olsun isterdim oysa
gecesinde ölü bulunduğumuz
Toplam 5 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.