Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 101 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
"Çocukluğumda, kurtların saatlarını sayan görevliler vardı: Mahalle bekçileri. Düdük sesleri, ayak sesleri ile o atmosferi yırtar, delerlerdi. Sessizce çekildiler toplumsal yaşamdan, yerleri boş kaldı. ‘Bekçi' kavramı da öyle: Artık askıda duran, bizim adımıza kimse beklemez, uykularımızın Godot'su olmaz olduğu için yitip gitmiş bir rolü üstlenen yok şimdi. Kurtlar yapayalnız dolaşıyor sokaklarda."
Enis Batur'dan, uyanık halde görülmüş düş sahnelerinin uyurgezer halde yazılmış versiyonlarından mürekkep bir anti roman.
"Beni hayvanlara kendi hayvanlarım getirdi. Ya onlara, tek tek nasıl gelmiştim? Kıramadığım yalnızlık, kırdırmadığım gurur, ertelenen, hep ertelenen bir son karar taşımış olsa gerekti beni: Akrebe. İşim, seçtiğim uğraş, seçtiğim uğraşın tözü ve ekonomisi beni ağla özdeşleştirdi: Örümcek. Hem ehlileşen hem de yabanıllığını bütün bütüne yitirmeyen duruştu: Şahin. Bâkî evrende, sahte tarihte, kıyamete sınırlı ve kayıtlı gelecekte tek ışıktı: Semender. Soyumun tükenişiydi: Gergedan. Başkalaşımın içindeki aynı
"Her kum tanesini bir harf olarak görmek. Onların akışından doğan, doğacak cümleler, paragraflar, sayfalar; orada beliren, netleşen vebulanan anlamlar, imgeler: Kalınlık düşüyle, umuduyla geçicilik korkusu, umutsuzluğu aynı örgü düzeneğinin içinde yeralan ilmeklerdir.Beyaz, boş bir sayfa çekiyorum önüme, her seferinde.Kum saatını çeviriyorum.Taneler boşuboşuna harekete geçiyorlar – biliyorum."Içbükeylerin devamı olan Kum Saatından Harfler, bir önceki içbükey İssız Dönme Dolap benzeri bir kuşatım mantığı içi
Tükendi
"Gökyüzüne baktım, siyah bulutlar gri bulutları yutarak yaklaştılar, köprüden nehri seyrediyordum, ılık sert bir damla indi başıma, ardından tufan koptu, müthiş bir sağanak başladı. Yarım saat sonra Place Dauphine'deydim, kul yoktu meydanda, ağaçlardan çöken koku topraktan doğan kokuyla birleşmişti: Yeryüzünün ve gökyüzünün ıssızlığı adına bir susku molası başlasın, hem de nasıl istedim. Dönme dolabın rüzgârda hafifçe sallanan oturma kabinlerinin üzerine düşen yağmur damlalarının sesini duydum, oturduğum ı
Enis Batur, "özel ansiklopedi"sinin ilk ürünlerini gazete ve dergilerde yayımlamaya 1984´te başladı; o dönemde kullandığı genel üst-başlık, "İnsanlar, Sokaklar ve Şeyler", bir bakıma tasarısının, girişiminin ana odaklarını gösteren bir anahtar olma niteliği taşıyordu. Kitaptan kitaba hem genişleyen, hem de netleşen bu haritada mekanlara ve eşyaya dikkat kesilmeyi sürdüren yazar, insanı, yarattığı adanın nüfus sayımında farklı özellikleriyle kuşatmaya yöneldi. Özel Ansiklopedi´nin bu yeni cildi, Enis Batur´u
Tükendi
Enis Batur'un "özel ansiklopedi"si artık Sel Yayıncılık'ta. 90'lı yıllarda peşpeşe yayımladığı "Kediler Krallara Bakabilir", "Gönderen: Enis Batur" ve "Kırkpare"nin ardından gelen bu yeni kitapta, yazar, "soru"ları kuşatıyor. Karşısına koyduğu soruları genellikle tartıyor Batur, onlara kesin yanıtlar aramaya kalkışmıyor: Bir buluşlar zincirinden çok bir kayboluşlar zinciri ile okurun önünden kayıyor. Sorulara gelince, onlardan birkaçı, kitabın güzergahını göstermeye yetiyor: Godot yoksa güzel bir kadın mıyd
Çehov'un ünlü sözü "vaktim olsaydı daha kısa yazardım" kitabın çıkış noktası. Bu Kalem Un(ufak)'ın her cümlesiyle Enis Batur okurun önüne bir ekran açıyor : Birinden değilse öbüründen yola çıkarak herkes bir kitap yazabilir.
Tükendi
Herkes bir kitabın mümini, ben "Dünya bir kitaba varmak için" şiarının müminlerinden oldum, kaldım. Bütün yazdıklarım, gün gelecek, tek bir kitabın içine sığacak, oturacak. Orada yazabildiklerimle yazamadıklarım aynı çatının altında buluşacak: Yazı'nın birazı ondansa, birazı bundandır. Yazamadıklarımı başkaları yazacak.
Tükendi
Enis Batur, kendi alanlarında uzman 7 arkadaşına Ömer Hayyam'ın gizemli bir rübâisi aracılığıyla soruyor: Türkiye'nin, Dünya'nın "hal"i ortadayken, 2016 yılının herhangi bir ayında, biri(leri)nin bir rübâi üzerinde odaklanması eşittir 1453 Mayısı'nda meleklerin cinsiyeti üzre tartışmak mıdır? Bu sorudan yola çıkan Batur ve arkadaşları, dünyanın zor zamanlarında entelektüelin ve genel olarak kültürün işlevine, şiir, müzik, resim gibi sanat dalları arasındaki etkileşime, spesifik olarak şiirde ses-anlam iliş
Bu Kalem Bukalemun 30 yaşında! Edebiyatı tehdit eden en büyük tehlikelerden birinin "ciddiyettenölmek" olduğuna inanan bir yazarın şakrak, deneysel, yer yer hırt çıkmalarındanoluşan kitap zaman içinde tiryakilerini ve takipçilerini yarattı, kimileriningözünde bir tür kilometre taşı niteliği taşıdı. Bu 5. basım, "Meşkler" ile 'fevkalâde' genişletildi. Bu Kalem Bukalemun, yazarına göre, Patafizik Koleji'nden Oulipo'ya uzanan bir damarın meşru çocuğu.
"Başkalaşımlar'ın bu üçüncü cildi, ilk iki toplamdan farklı olarak, deyim yerindeyse daha izlenceli bir görünüm taşıyor. Yapılar (kule, saray, otel), açık toplu mekanlar (sirk, istasyon, kütüphane), kapalı olanları (bimarhane, kamp, hapisane), kitabın topografi ağırlıklı seyrinin odak noktaları. Bir de, ama, tümünü kateden bir yol düşüncesinin belirleyici olduğu söylenebilir: Yeryüzüyle gökyüzü arası, bazan dikey ya da yatay, bazan da eğrilerin hükmettiği bir güzergah arayışı." Başkalaşımlar 21-30, Enis Ba
Tükendi
İki Deniz Arası Siyah Topraklar, Paris ecekent, Cinlerin İstanbulu, Amerika Büyük Bir Şaka..., Siyah Sert Berlin gibi yolculuk kitapları geniş ilgi uyandıran Enis Batur, bu kez kuytu bir coğrafyada, folkloru ve yerel söylenceleriyle haritada özel bir nokta oluşturan Bretagne'da geçirdiği günleri anlatıyor. Bulutlardan Yontma Kayalar, yazarın metnine eşlik eden fotoğraflarıyla daha bir boyut kazanıyor.
Onca düş tek bir yatağa sığamazdı. Hayatım, sayısını unuttum, odalara saçıldı. Dönüp toparlamaya çalışsam, gövdem sonsuz bir çarşafın kıvrımlarına dağılmış, gecelerim hep kısa kalmış. Zaman ağır adımlarla geçip gitmiş içimden, o kadar ki: Kafamın dibinde bir delik, yaşadığım her coşku, her bozgun, doğru firarlarla hepten yanlış üstüne gitmeler, bende ne varsa sanki oradan boşluğa gerisin geri boşalmış yarıdan çoğu silinmiş bir replika, karşımdaki aynada deliksiz uyku
Başkalaşımlar 11-20, yazılışları açısından yer yer ilk ciltteki metinlerle kesişen, gene de ezici çoğunluğu 1990-2000 arasında yazılmış denemelerden derlenen bir desteyi okura sunuyor. Daha önce ele aldığı bazı izlekleri genişletiyor burada Enis Batur; bazı yeni izleklerle ana gövdeyi açıyor: ?Yazar-Oyun" ilişkisi, ?Başyapıt" ya da ?Tahrip" gibi konular; ?Yürümek", ?Makaslamak", ?Saklamak" gibi fiiller tepelere ve kuytulara götürüyor yazarı. ?Perec Kullanım Kılavuzu" bir romanın ötesine uzanan düzorantılı
Tükendi
Birdenbire başlıyor: Yağmur, yağmur sonrası, yağmur sonrası kokusu. Gölgemizi sürdürüyoruz geceboyu; başımızı kaldırsak o unutulmaz gök, umulmaz, ölümlü toprak eğsek başımızı, kanayan göğsünden. Uzaktan yangın sandığımız bir serinlik vuruyor topal bir çocuğa olanca yanlışlığı ile bakan yüzümüze: Toplanıyoruz bir anda, aynaları gizlemeye gözlerimizin kuytu irisinde, toplanıyoruz ve birdenbire başlıyor: Sessizlik, ışık, ve havalanıyor çözümlenmez kuşu içimizin.
"Kişi kendisinden ayrılmayı, çekilip alınmayı isteyeceği eşiği aşmayagörsün, sığınacağı burç kalmaz hayatında. Aklımı ve ruhumu başkalarına teslim edecek raddeye dayanmak korkularımın başında gelir; elverişli, kırılgan bir bünyem olduğunu düşündüğümden değil, zaman zaman eşiğe yaklaşma olasılığını besleyen iç kalkışımlarım yüzünden, dengeyi yitirmek, sallanışımı denetleyememek kaygısı benliğimi kaplar, her korkak gibi başımı sokacak yer ararım. Yazı benim sığınağım cümlesini benimsemeyecek, abartılı bulacak
Enis Batur, Gülmekten Ölmek ile yeni bir deneme kuşağının ilk adımını atıyor: Çekmeceler Kitabı. Özel Ansiklopedi ile Başkalaşımlar dizisinin arasında, iki çizgiye eşit mesafede, merak böceği seçtiği odaklara büyüteçle yaklaşıyor: Beckett ile Dağlarca, Kayık ve Sinek, Rimbaud'nun sedyesiyle yağmur sesleri, Bilge Karasu'nun Ankarası ile Orson Welles'in Kafkası yanyana, ortak bir ekseni katediyorlar. Merkezde: Güldürenler mi deli, öldürenler mi ? Edebiyat, Sanat, Felsefe: Sarmaşdolaş
"Başkalaşımlar" dizisi, Enis Batur'un, kendi deyişiyle, "yaratıcılık sorunları üzerine yatay, dikey ve sarmal ilişkileri sorguladığı denemeler"den oluşuyor. Kırkı aşkın yıl önce "Ayna" ile başlattığı bu serüvenin ürünlerini yazar onluk desteler halinde bütünleştiriyor. Paul Valéry'nin deyişiyle "pahalıya mal olan" biçimini ararken "Deneme"nin çatısıyla yetinmiyor, Yazı'yla oluşturmak istediği akıya daha kıvrak bir yatak arıyor. Başkalaşımlar I-X, 1975-1992 arası yazılmış metinleri bir araya getiriyor. Yaz
Tükendi
Enis Batur, Türkiye'de zenginliğin ölçütünü sanatla değiştiren Portakal ailesini Raffi Portakal'a soruyor. Yol haritasını Enis Batur'un çıkarttığı uzun soluklu bir söyleşinin ürünü olan Raffi Portakal - Portakal'ın Yüzyılı'nda Enis Batur ve Raffi Portakal, İstanbul'un sanat ve kültür ortamına odaklanan, antikalar, Osmanlı eserleri ve büyük ustaların tabloları arasında dolaşan koleksiyonerler, meraklılar, zanaatkarlar ve esnaflardan söz açıyor. Osmanlı'nın son döneminden günümüz Türkiyesine uzanan bir yolda
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 101 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2