Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 39 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Şemseddin Sâmi; yeni bir anlayış, modern filoloji ve leksikoloji metotlarıyla tertip ettiği Kâmûs-ı Türkî ile Türkçenin ilk defa derli toplu bir lügatini vücuda getirmiştir. Türk dili ve kültürünün eşsiz hizmetkârı, büyük dilci, büyük Türkçeci ve Türkolog Şemseddin Sami'nin Kâmûs-ı Türkî'si, Türk dilinin en mühim eserlerinden biri olup değerini ve ehemmiyetini bugün de muhafaza ve devam ettirmektedir.
Tükendi
Bir aşk hikayesi demekle yetinilemeyecek kadar başka meseleler ve hikâyeler barındırmakta olan eser Osmanlı harflerinde ilk roman örneği de sayılmaktadır. Şaşırtıcı ilişkiler, olaylar ve karakterlerle örülü olan bu eser; dramatik diyemeyeceğimiz, melankolik de olmayan bir mahiyete sahip. Tam da bu yüzden insan üzerinde fazlasıyla tesir bırakabilir ağırlıkta. Şemseddin Sami eserinde, değişmeye başlayan bir toplumun karakterler ve hikayeleriyle okunabilmesinin ipuçlarını da veriyor. Aşk ve modernleşme tarihi
Tükendi
ŞEMSEDDİN SAMİ(18501904)Hayatı ve EserleriTürk dili ve edebiyatı sahasında öncü ve yenilikçi çalışmalarıyla tanınan Şemseddin Sami, 1850 yılında Yanyaya bağlı Premedi kazasının Dağlı nahiyesinin merkezi olan Fraşerde doğdu. Babası Halid Bey tâ dededen beri Fraşerde yerleşmiş tımar beylerindendir. Annesi Emine hanımın soyu ise Fatih ve Bayezid devri ileri gelenlerinden İmrahor İlyas Beye çıkar.Yedi kardeşin dördüncüsü olan Şemseddin Sami babası Halid beyi dokuz yaşında iken kaybeder, bundan iki yıl sonra da
Tükendi
Eski geleneğin kimi kalıplarım sürdürmekle birlikte, Taaşşuk´u Talat ve Fitnat (Talat ve Fitnat´ın Aşkı), yazınımızda Batılı yöntemle yazılmış roman türünün ilk örneği olarak kabul edilmektedir. 18 yaşında yetim bir çocuk olan Talat Bey, bir yaşındayken öksüz kalan, babasını tanımayan bir kız olan Fitnat´a ilk görüşte aşık olur. Ancak kızı sokağa bile çıkarmayan tutucu bir adam olan babalığı tütüncü Hacıbaba aksi, dediğim dedik bir adamdır ve üvey kızına kendi ölçütlerine göre bir koca bulmak istemekt
Fitnat'ın boynundan kopup Ali Bey'in elinde kalan ip, hâlâ elinde duruyordu. Çünkü, insanın aklı başında değil­ken bir şey elinde bulunursa, bırakmayı yahut bir tarafa at­mayı düşünemez; ne hâlde bulunursa o hâlde kalır. Biraz sonra, ipi tespih yerine elinde gezdirmeye başla­dı. Meğer bu ip, bir muska ipi imiş. İpin bir köşesinde mus­ka da asılı duruyormuş. Bu muska, Ali Bey'in eline dokun­duğu gibi, dikkatini çekti: "Ah! Muskaymış! Ah, bu muska! Benim bir öpücük almaya muvaffak olamadığım ve olama­yacağ
Tükendi
Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat, Tanzimat Edebiyatının birçok türünde eserler vermiş yazarlarından Şemsettin Sami tarafından kaleme alınmış bir romandır. Talat Bey ile Fitnat Hanım'ın aşkını anlatmaktadır. Anlatılan olaylar Tanzimat Dönemi'nde geçmektedir. Yazar aynı zamanda o dönemin kadın-erkek ilişkilerinin ne şekilde olduğunu ikili arasında yaşananlarda ayrıntılı şekilde anlatır. Aynı zamanda bu hikaye o dönemde-ki kadının ve erkeğin toplumdaki yerini büyüteç altına almaktadır. Ayrıca eser Osmanlıca harflerle
Tükendi
Edebiyat tarihimizin büyük simalarından Şemseddin Sâminin 1878lerde Emsâl adıyla kaleme aldığı bu eser, Vecize-Özdeyiş türünün seçkin bir örneği olup, Doğu-Batı filozof ve fikir adamlarının hikmetli sözlerinden oluşuyor. Edebiyatımızda bu esere benzer bir örnek Cenab Şehabettinin Tiryaki Sözler isimli eseri olup, üç yüz vecizeyi içerir. Elinizdeki eser ise hayat tecrübesinden alınmış yaklaşık üç bin vecize ve özlü söz içeriyor. Bazı konulardaki bilgilendirici açıklamalar, esere ayrı bir zenginlik ka
Tükendi
Taaşşuk-ı Talat ve Fitnatta birbirlerini seven iki gencin evlenmelerine engel olunması ve bu iki gencin birbirlerine kavuşmak için karşılıklı olarak verdikleri mücadele anlatılır. Daha sonraları da sıklıkla işlenen kadın eğitimi, mesire yerlerine halktan birinin hangi gözle baktığı ve görmeden evlenme ile bunun doğurduğu acıklı sonuçlar ele alınır. Yazar bazen araya girerek okuyucuyu bilgilendirmiş ve kendini gizlememiştir. Bu durum, Taaşşuk-ı Talat ve Fitnatın teknik bakımından kusurlu yönlerinden biridir
Lügatlar lisânın hazinesi mesabesindedir. Zira lisan, insanın ifâde-i merâm için bir araya getirdiği kelimelerden ibarettir ifadeleriyle başlar Şemsettin Sâmi, klasikleşen eserine. Ancak maalesef ki hazinelere bile bazen gereken önem gösterilmemektedir. Saminin iki yıl gibi kısa bir sürede hazırladığı, Sultan İkinci Abdulhamid Hanın tahta çıkışının 25. senesine ithaf olunarak 1901 yılında ilk defa İkdam gazetesi tarafından basılan eserin yeniden gözden geçirilme vakti çoktan gelip geçmişti bile. Devri iç
Tükendi
Fitnat Hanım kendinden çok Talat Bey'e acıyordu. Ah zavallı çocuk Ben onu sevdiğim gibi o da beni öyle seviyor. Evet seviyor. Hiç şüphem yok ki seviyor. Beni aşırı derece de sevmese öyle melek gibi bir adam kız kıyafetine girmek gibi hileler düşünür mü Ah Geçenlerde kendine mektup yazdım. Ah o mektup ne ümitler vermiş Fakat heyhat ... O ümitler bir rüya gibi geldi geçti. Ah ah Yine umutsuzluk pençesine düştük. Ah felek ah Ah zavallı Talat sen hala rahattasın. Evet her ne kadar ki hastasın fakat gönlün şend
Tükendi
Edebiyatımızın bütün klasik değerlerini, okuyucularımızla buluşturmak istiyoruz. Klasik eserler, bir milletin varlık mühürleridir. Silinmesi ya da unutulması, bir vatan toprağının kaybı kadar büyüktür. Kurgan Edebiyat, bu bilinçle hareket etmekte ve Türk edebiyatının definelerini gün yüzüne çıkarmak amacını samimiyetle taşımaktadır.
Tükendi
Kitap, Talat Bey ile Fitnat Hanım'ın aşkı üzerinedir. Tanzimat Dönemi'nde geçen olaylara dönemin kadın-erkek ilişkileri ele alınır. Türk edebiyat tarihinde batılı anlamda yazılmış ilk roman olan kitapta Talat Bey genç bir adamdır. Fitnat Hanım'ın babalığı olan Hacıbaba tütün satmaktadır. Talat Bey, Hacıbaba'nın sattığı tütünlerden alırken dükkanın üst katındaki evin cumbasında gördüğü Fitnat'a aşık olur. Bu ilk görüş sonrasında Fitnat Hanım'ı unutamayan Talat Bey onunla görüşebilmek için kadın kılığına gir
Tükendi
54 yıl gibi kısa sayılabilecek bir ömür sürmesine rağmen, kültür hayatımızda derin izler bırakacak nitelikte devâsâ eserler kaleme almış olan Şemseddin Sami (18501904), roman, tiyatro yazarı, dilbilimci, gazeteci ve ansiklopedist kimlikleriyle de edebiyat dünyamızın en velûd kalemlerinden ve en değerli dilcilerindendir. Zengin bilgi ve birikimiyle Türk irfan ve edebiyatına son derece önemli hizmetlerde bulunmuş olan bu çok yönlü yazar, 1879da Tercüman-ı Şark gazetesinin kapanmasından sonra, Mihran Efendi
Tükendi
Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat, Tanzimat edebiyatının birçok türünde eserler vermiş yazarlarından Şemsettin Sami tarafından kaleme alınmıştır. Acıklı bir aşk hikayesini içeren bu eser Türk romanının ilk örneklerinden biridir. Romanda daha sonraları da sıklıkla işlenen kadın eğitimi ve görmeden evlenme ile bunun doğurduğu acıklı sonuçlar en belirgin temalardandır.
Tükendi
Batılılaşma devri Türk edebiyatının ilk örneklerinden biri olan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat, sonu facia ile biten bir aşk romanıdır. Bu eser, Türk edebiyatında roman türünün ilk örneği olarak kabul edilir. Türk klasiklerine ilgi duyan hemen her yaş seviyesindeki okuyucu; bu romanda devrin toplumsal özelliklerini, özellikle kadının toplumdaki yerini ve görücü usulüyle evlenmenin ne gibi sonuçlar doğurduğunu yazarın bakış açısıyla görebilme şansına sahip olacaktır. Yayınevimiz bu eseri özgün diline sadık ka
Tükendi
Aksaray´da ufacık bir oda. Gösterişli değil; ancak, pek temiz döşenmiş bu odada, yüzünde bir güzelliğin izleri görünen, elli, elli beş yaşında bir kadın, minder üstünde oturmuş, bir şey dikiyordu. Gözü dikişte, eli iğnede; ancak, aklı başka bir yerde, bir şey düşünüyor; düşündükçe hüzünlü ve kederlenmiş gibi görünüyordu. Çaresiz ihtiyarlar, geçmiş şeyleri hatırlarına getirdikçe üzülürler. Çünkü, ömürlerinde geçirdikleri mutlu günlerini hatırladıkları vakitte o günlerin bir daha geri gelmeyeceğine üzülürle
Tükendi
İlim şehrinin kapısı Hz. Ali'nin Dîvân'ı farklı dönemlerde farklı şahıslar tarafından manzum ve mensur olarak Türkçeye tercüme edilmiştir. Bu çevirilerden biri de son dönem Osmanlı âlimlerinden Kâmûs-ı Türkî müellifi Şemseddin Sami'ye aittir. Şemseddin Sami kendi ifadesiyle ?Arap edebiyatının menbaı" olarak vasfettiği bu Dîvân'dan seçmeler yaparak Ali bin Ebî Tâlib Efendimizin Eş?âr-ı Müntehabeleri ve Şerh ve Tercümesi (1318) adıyla kaleme almıştır. Adından da anlaşılacağı üzere, Şemseddin Sami, Hz. Ali D
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 39 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2