İletişim Yayınları`nın sosyal bilimler alanında büyük ilgi gören
ansiklopedik-kitap dizisi Modern Türkiye`de Siyasî Düşünce`nin yedinci kitabı
olan Liberalizm, okurlarımızın ilgisine sunuldu.
Editörlüğünü Murat Yılmaz`ın yaptığı bu ciltte 50`nin üzerinde yazı var ve 40`ın üzerinde yazar katkıda bulunuyor. Bu ciltte yer alan yazı ve yazarlar kitaptaki sıralarıyla şöyle:
Mustafa Erdoğan, Liberalim ve Türkiyedeki Serüveni,
Ahnet İnsel, Türkiyede Liberalizm Kavramının Soyçizgisi,
F. Hasan Arol, Mehmet Cavi
Bir duruş, düşünüş olarak muhafazakarlık evrensel bir fenomen midir; dolasıyıla bireysel psikolojilere ya da kolektif tasarımlara indirgenebilir mi, yoksa tarihsel ve toplumsal göreliliklere bağımlı mıdır? Öte yandan, muhafazakarlık gelenekselcilik ya da reaksiyonerlikle özdeş midir yoksa farklı bir eşiğe mi işaret eder? Seçenekleri daha da çoğaltabiliriz ve her seçeneği doğrulamayı sağlayacak özel tarihsel-toplumsal veriler bulmak mümkün olacaktır. Modern Türkiye`de Siyasi Düşünce`nin bu cildi, muhafazakar
Zamanımız İslam dünyasının sorunlarında, tarihin derinliklerinden gelen bir zihniyetin izleri vardır. Emeviler, daha 7. asırda saltanata giden yolları din istismarı taşlarıyla örmüşlerdir. Dini köprü yapıp üzerinden geçerek amacına ulaşanlar bu anlayışının mirasçılarıdırlar. Elinizdeki kitapta Mervanın hilelerinin, Muaviyenin taktiklerinin ve Yezitin acımasızlığının sırf saltanat için olduğu görülecektir. Emevi halifeleri kendilerini Allah, Kuran ve Peygamber adına hareket edenler olarak tanıtırken, muhalif
Türkiye'deki sol örgütlerin liderleri belli başlı kadroları hakkında kimi biyografik bilgiler şimdiye kadar kaleme alındı. Bunlardan birkaçı kitap hacminde. Ancak çoğunluğu çok kısa metinler. Çok genç yaşta katledilen ya da idam edilenler hakkında ise genelde pek az bilgi var. Kimilerinin doğum yılı ve günü bile bilinmiyordu. Bu arada çok iyi bilinen liderlerin çoğunun eşleriyle ilgili bilgi neredeyse hiç verilmiyor. Dahası yazılmak ve konuşulmak da istenmiyor. Bu kitaptaki portrelerde eğer elde edilebilinm
"Çoğu Siyasal Düşünceler Tarihi çalışmaları, eski Yunan'la başlar, Batı siyasal düşüncesinin gelişimiyle sınırlı kalır. Bu yaklaşım, Batı'nın dünyayı yalnızca kendi penceresinden görmesinin ve bizde de tüm gelişmeleri Batı'nın kılavuzluğunda değerlendirme alışkanlığının sonucudur. Oysa Yunan düşüncesinin de kendisini etkileyen ve biçimlendiren öncesi vardır. Kaldı ki, 'siyasallık' tüm dünyada söz konusu olduğuna göre, her yerde o yerin toplumsal ve ekonomik durumuna koşut 'siyasal düşünceler' vardır. Bir 'S
Türk siyasal/düşünce hayatındaki temel tartışmalar çerçevesinde Kemalizm, Atatürkçülük, ulusalcılık, sosyalizm, ulusal sol, milliyetçilik, Türk-İslam sentezi, Batıcılık, laiklik, çağdaşlaşma, Avrasyacılık gibi kavramları ele alırken, bu kavramlar üzerinde düşünce üretip çözümleme yaparken herhalde Attilâ İlhana gönderme yapmamak mümkün veya uygun değildir. Elbette Attilâ İlhan, sosyal bilimci değil, edebiyatçıdır. Ancak onu çoğu edebiyatçıdan ayıran bir özelliği edebi eserleri dışında kültür dünyasında sözü
İslamcılık ( Siyasal İslam Akımları )
Çağdaş Müslüman toplumları inceleyip gözlemleyen herkes şu noktayı göz ardı etmemelidir ki, İslamcılık, gerçeklikte tamamlanmış bir proje değildir. Geleceğe ve değişen konum- lara açık bir projedir. Bu sonucun arkasındaki sebep çok basit- tir: İslamcılık, bir komplo değildir. Siyasi veya ideolojik, komplocu bir aklın üretimi değildir. Bireylerin veya bir grubun ortaya atıp desteklemesi neticesinde de doğmamıştır. İslamcılık, 19. yüzyılın sonuyla 20. yüzyılın başın
"Komünizm" kelimesini sahip olduğu anlam kaymalarından nasıl arındırabiliriz? Bugün küresel kapitalizme karşı mücadele etmek ve hayatını başka türlü biçimlendirmek isteyenler için komünizm fikri nasıl bir anlam taşıyabilir? Tarihsel olarak başarısızlığa uğramış girişimlerin hataları nelerdi? Komünizm fikrinde ne tür reformlar gerekli? Bu tür sorulara yaratıcı cevaplar getirmeyi amaçlayan Komünizm Fikri, başta Alain Badiou ve Slavoj Zizek olmak üzere, komünizmin sadece geçmişte kalmış bir ideal olmadığına, b
İlahi Adalet Komünizm adlı bu kitapta, din olgusu ve özelde İslam'ın bir analizi yapılarak, İslam'daki yanlışlık ve mantık hatalarını tek tek örneklerden yola çıkarak anlatmak yerine, eleştiri oklarını doğrudan ana kaynağa, Kuran'a yöneltiliyor. Bu taktik hamlenin amacı, hem Müslümanların uzman oldukları demagoji ve polemik tuzağına düşmemek hem de tüm zamanların eleştirisini yapmak. Çünkü Türkiye toplumunda yaşanan aydınlanma sürecinin "din sorgulaması" halkası eksik ve bu halka eksik olduğu sürece -Atatür
Siyasal İdeolojiler, Aydınlanma Çağı'nda belirginleşmiş ideolojileri, insanlığın entelektüel deli gömleğini adım adım yırtmasının hikâyesi olarak alternatif bir okuma girişiminde bulunuyor. İnsanlık tarihinin en büyük kazanımlarına ve en büyük trajedilerine yol açan bu "icatları", sıradan insanların siyasal
sistemlere dâhil olmaları çerçevesinde ele alıyor.
Sosyal bilim öğrencileri ve akademisyenleri açısından da temel bir kılavuz biçiminde hazırlanan Siyasal İdeolojiler, Galileo'dan Vatikan'a, Marksizm'de
Karl Marx ve Friedrich Engels, insanlığın demokrasi mücadelesinde belirleyici sıçrama dönemi olan 19. yüzyıl demokratik hareketinin başkahramanlarıdır. Ne var ki, 20. Yüzyıl kapanırken, Marx ve Engels'in düşünceleri ile siyasi demokrasinin bağdaşmadığı gibi bir iddia adeta dünya çapında kabul görür oldu. Nimtz, kitabında bu iddiaya meydan okurken, günümüz entelektüellerinin Marx'ı ve Engels'i her şeyden önce entelektüeller ya da sadece "büyük düşünürler" olarak gösterme eğilimine de karşı çıkıyor. Onların h
Prof. Dr. Çetin Yetkin'in hazırladığı, beş cilt olarak tasarlanan yirmi yıllık bir emeğin ürünü olan, birinci dereceden kaynaklara dayanan "Siyasal Düşünceler Tarihi" dizisinin üçüncü cildi ilk kez okurların karşısına çıkıyor.
Her bir cildi, yazarının akıcı üslubuyla bağımsız bir kitap gibi okunabilen "Siyasal Düşünceler Tarihi" dizisinin bu uğrağında Batı ve Osmanlı'daki ütopyalar, sosyalizm, komünizm ve anarşizm akımları, onları yükselten koşullarla birlikte ele alınıyor.
"XX. Yüzyıl başlarına kadar Bat
"Övünmeyiz aslımızla
Sevişiriz dostumuzla
Uğraşırız nefsimizle
Kimse ile davamız yok
Melüli'yim sözümüz bir
Dostumuzla özümüz bir
Yer içeriz nazımız bir
Sen ben diye kavgamız yok"
-Melüli-
Özgür toplumun ilkesi "herkese gereksinimi kadar"dır. Geleceğin gereksinimlerini bugünden bütünüyle bilemeyiz. Ama geleceğin tohumu-parçacıkları bugünün komünist insanıdır. Burjuva akıl, tekniğin gücüne dayanarakgerekli-gereksiz her şeyi üretip piyasaya sunuyor.
"Komünist Hipotez insanlığın geleceğinin evrensel bir kapitalizm egemenliğine ve ona eşlik eden korkunç eşitsizliğe, iş bölümüne ve iktidarı çok dar bir oligarşi ile paylaşan devlet odaklı "demokrasi"ye mahkum olmaması demektir."
"Devrimciler dağınık ve örgütleri zayıf, gençliğin büyük bir kısmı nihilist bir ümitsizliğe düşmüş, aydınların çoğu ise ne yazık ki sistemin hizmetinde. Bütün bunlara karşın, Marx'ın sonradan meşhur olan Komünist Parti Manifestosu'nu yazdığı 1847'de olduğu denli yalnız ve yalıtılmı
Ömer Seyfeddin inancı kuvvetli bir Türk milliyetçisidir. Milliyetçilik inanç ve ülküsü şiirlerinde, makalelerinde, hikâyelerinde, romanlarında en belirgin öğe durumundadır. Ona göre ulusları yaşatan, kutsal bir amaç çevresinde toplayan şey bir ülküye bağlanmalarıdır ve ülküsü olmayan bir ulus ölmüş demektir.
Bu kitapta Ömer Seyfeddin'in yaşadığı dönemin siyasi, politik durumuna dair görüşlerini, Turan ülküsüne olan inancını, milliyetçi kişiliğini yansıtan yazılarını bulacaksınız.
Demokrasi siyasal bir oyun ya da siyasal bir müsamere değildir. Odağında insanın bulunduğu, insan haklarını en yüksek düzeyde yaşama geçiren bir yönetim biçimidir. İnsanın değeri bilinmiyor ki hakkına saygı olsun. Herkese göre, partilere göre bir demokrasi var. Öyle ki ayrımcılık ve bölücülük terörle dayatmalarını sürdürebiliyor. Etnik milliyetçilik demokrasiye dayanarak terör örgütünü destekleyip onun desteğiyle azgınlıklarını sergileyebiliyor. Bir "sürü" anlayışıyla insanları yönetenlerin siyasal çobanlığ
Fransız emperyalizminin, Cezayir'i görünürde terk etmek zorunda kaldığı 1962 yılında devlet başkanlığı görevini üstlenen Ahmed bin Bella, 1965 yılında Bumedyen'in başını çektiği bir darbeyle bu görevden uzaklaştırılarak tutuklandı. Tutuklu kaldığı süreyi kültürel ve düşünsel donanımı için çok iyi değerlendirmesini bildi. Özel olarak ilgilendiğini söylediği bilim alanlarının başında; kültür, felsefe, edebiyat, iktisat, sosyoloji gibi konular gelmektedir. Bu arada, Cezayir ihtilâli sırasında ve devlet başkanı
Toplam 192 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 120-140 /
Aktif Sayfa : 7
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.