Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 500-520 / Aktif Sayfa : 26
Yirminci yüzyıl edebiyatının ve feminizminin öncü isimlerinden Virginia Woolf’un birçoklarınca en iyi romanı olarak görülen Mrs. Dalloway, üst sınıf bir Londralı olan Clarissa Dalloway’in tek bir gününde geçer. Mrs. Dalloway, akşam ev sahipliğini yapacağı bir davetin hazırlıkları içindedir, ama roman boyunca yakından tanık olduğumuz üzere, hatıraları ve düşünceleriyle çok daha geniş bir âlemin parçasıdır aslında. Bilhassa I. Dünya Savaşı’ndan sonra yeni insanın darmadağın gerçekliğini anlatmaya koyulan Wool
Ve bir gün birini seversin... Sonra onun aynada bile göremediği karanlık yüzünü görmeye başlarsın. Artık maskesi düşmüş ve yaşanan onca güzelliğin artık bir yalan olduğunu öğrenmişsindir. Aradığın saf sevginin senden çok uzaklarda olduğu gerçeğiyle yüzleşmen gerekirken kendini bir yandan hayatta kalabilme ve sevdiklerini koruyabilme savaşının ortasında buluverirsin. Nasıl mı kurtulursun tüm bu beladan? Tabii ki gerçek sevgi ve cesaretle… Tülay Dirlik, ilk romanı Delinin Eldiveni'nde sade ve samimi anlatımıy
Tarih, kültür, sanat ve edebiyatın buluştuğu “Germanicia Güzeli” romanının sahifeleri arasında gezintiye çıktığınızda, kendinizi bir anda tarihin sır dolu koridorlarında bulacaksınız. Âdeta iki bin yıl öncesinin havasını soluyacak, düşünce dünyanız bir tüy gibi hafifleyecek yeni ufuklara kanat açacaksınız. Prof. Dr. Mehmet ÖZKARCI “Germanicia Güzeli” romanı arkeoloji dünyasının da heyecanla okuyacağı bir roman. Konusu ve kahramanlarıyla, sürükleyici olay akışıyla, efsunlaşmış tarihi okuyacak ve mozaiklerin
“Yine birlikteyiz işte. Yine elimize tutuşturulmuş kâğıtlara bir şeyler yazmaya çalışıyoruz. Arandığımız kelimeler, ardımıza düşenler, aradıkça kaybolanlar, hiç aramadığımız halde önümüzde şekillenenler. Tarafını seç. Hangisinden yanasın?” Köşeye sıkışmış hayatlar, iğne deliğinden geçmeyi başaran mutluluklar, korkunun ağına takılan refleksler, üzerine setler çekilmiş yokluk hissi, sisi dağılmayan rüyalar, bilinçli bilinçsiz hamleler, muhatabını bulma çabasında kelimeler. Esra Özdemir Demirci ikinci öykü kit
Bazen bulunduğu yerden kaçmak, bazen hayatta kalmak için aklını kaçırmaktır delilik. Bazen de hayata tutunmaktır belki. Kalbin taşıyamadığını aklın kaldıramamasıdır. Bu yüzden akıl, hayatta kalmak için bazen yolunu kaybeder. Cevdet hayatta kalabilmek için buna mecburdu. Aksi halde yaşama tutunamazdı. Belki de delirerek hayatta kaldı Cevdet. Yüreğinin tasdik edemediği yeri aklı da kabul etmedi ve terk etti kendisini. Herkes bunu yakalayamasa da delilik hepimizin hakkıdır. Delilik Cevdet’in ise en tabii
Gülmeye hazır mısınız? Eyvah! Evren Beni Dinliyor! hayatını bir kitap yardımıyla dönüştürmeye çalışan Masal’ın trajikomik romanı… Eyvah! Evren Beni Dinliyor! hayalperest bekar bir kızın, felaket tellalı ve geveze zihni ile mücadelesinin eğlenceli hikayesini anlatıyor. Masal; hayal ettiği yakışıklı prensinin onu bu hayattan çekip götürmesini beklerken eski bir şilte gibi annesinin dolabının üstüne kaldırılıp orada unutulmaktan korkuyor. Kalbi kırılmasın diye yaptığı seçimleriyle kendini trajikomik o
Tükendi
Ve Bir Pars, Hüzünle Kaybolur masalların ve geleneksel anlatıların izini süren ve doğadaki senfoniyi aktararak özgün bir anlatı dili geliştiren Faruk Duman romancılığında önemli bir aşama. Okurunu büyülü bir ormanda gezdiren, aşk ve keder dolu, düşsel ve düşünsel bir roman. Yüksekokulu yarıda bırakıp askerliğini yaptıktan sonra, annesinin ölümü üzerine çocukluğunu geçirdiği kasabaya dönmek zorunda kalmış bir genç... Günlerini ormanda gezintiler yaparak, tüm dikkatiyle doğanın sesini dinleyerek geçirmekteyk
‒ Senin burada ne işin var tatlım? Hayatın ne kadar kötüleşebileceğini bilecek yaşta değilsin. ‒ Hiç on üç yaşında bir kız olmadığınız anlaşılıyor doktor. Cecilia, Therese, Bonnie, Lux ve Mary; Lisbon kardeşler bu sırayla intihar edecekler, beş güzel kız, bir yıl içinde, tüm mahalle yolun karşısından onları izlerken. Herkes kendince bir sebep yazacak, kısa süre sonra intiharlar yılı ülkede ters giden her şeyin simgesi olacak. Kızları taparcasına sevmiş, hemen her yerden onları gözetlemiş mahallenin oğlanl
"Bu roman kalbinize dokunacak." –Version Femina "Seni artık sevmiyorum." Üç kelimeden oluşan bu kısacık cümle Pauline'in hayatını alt üst etmeye yetti. O geceden sonra Pauline hayatla bağlarını kopardı ve sadece bekledi. Duygusal gelgitler içerisinde savrulup acısının zamanla hafiflemesini umarak ve Benjamin'le birbirlerini çok sevdikleri o güzel günlere tekrar kavuşmayı hayal ederek... Ne var ki bu bekleyiş zihninde beliren bir fikirle son buldu: Eğer Benjamin'in duyguları tamamıyla küllenmediyse
Tükendi
"Sabahattin Ali Türk edebiyatının ilk devrimci-gerçekçi hikâyecisi ve romancısıdır. Türk edebiyatında Sabahattin'den çok önce natüralist, hatta eleştirel gerçekçi hikâyeciler ve romancılar vardır. Bunlar üzerinde özellikle Fransız natüralizminin ve gerçekçiliğinin etkileri görülür. Ama eleştirel gerçekçilikle sosyalist gerçekliğin aşaması olan reformist, halkçı gerçekçiliğin Türkiye'de ilk hikâyeci ve romancısı Sabahattin'dir." (Nâzım Hikmet, 1955) "Sabahattin Ali'nin hikâyelerinin genellikle klasik de
Aldatanlar aldatmakla yetinmezler; onlar, ihanete uğrayandan bunun için üzülmemesini, kahırlanmamasını, dertlenmemesini, sevdiğinin bir başkasıyla yaşadığı hazzın üstüne kendi acılarının gölgesinin vurmasına izin vermemesini de isteyecek kadar bencilleşirler. İhanetin yarattığı ve hem aldatanın hem aldatılanın hayatına yayılan kederli gölgeyi, isterler ki aldatılan temizlesin, aldatanı vicdan azabından, suçluluktan, bir başkasını haksız yere üzmüş olmanın utancından kurtarsın; bunu elde edebilmek için aldat
“Ateş yoluna ışık belki ama dokunsan yanarsın. Uzansan sen şimdi yarama, sol yanıma; kan akıtır, tuz basar, yakarsın.” Kelebeği Öldürmek’le zirve yapan heyecan kaldığı yerden devam ediyor. Varis’in okla vurulup ameliyata alınmasından sonra gelişen olaylar Ada’nın hayatını altüst eder. Tüm bunlar olurken birçok gerçek, gün ışığına çıkacaktır. Ancak bu gerçeklerle yüzleşmeye henüz hazır olmayan Ada kendisini affedebilecek mi? Varis, Ada’ya mı yoksa Açelya’ya mı âşık? Peki, Alena, Milas, Kumsal ve Toprak nasıl
Tükendi
Bu metni bir sahaf gezisine borçluyuz. Üsküdar’da bir sahafta küçük bir sandık içerisinde karşımıza çıkan, elyazısıyla yazılmış sayfalar, müsveddeler, not kâğıtları, defterlerden oluşan “evrak-ı metruke” ve bazı eşyalar bizi sıra dışı bir yolculuğa çıkardı... Ya genel çerçevesi iyi düşünülmüş, gerçekle hayalin iç içe geçtiği “fantastik” bir anlatıyla karşı karşıyayız ya da inanılması güç görünse de kazı yapmayı gerektirecek kadar önemli doğaüstü bir vakanın ipuçlarıyla…
Tükendi
Oyun içinde oyun. Bir annenin geçmişinden ve içinde boğulmak üzere olan hayatının çıkmazından kaçışın intikamı, intikam planın ilk parçaları en yakınlara doğrulttuğu silahın bütün zeki planlarına rağmen kurduğu tuzağa düşüşün dramatik ve ibretlik öyküsü. Oyunun ilk kurbanı Deniz’in babasızlık duygusunun verdiği öfkeyle masumiyetinin yitirilmesi, naif kişiliğinin katile dönüşümü ve iyi kötü arasında kendi benliğini/özünü arama, bulma arayışının derinlemesine psikolojik analizlerin yer aldığı İntikam Çiçeği,
1968. Paris’in sokaklara döküldüğü yıl. Martin Luther King’in bir hayal uğruna hayatını kaybettiği yıl. Eleanor Maud Portman’ın doğduğu yıl. Elly’nin dünyası, dengesiz ilişkilerden dolayı her an alabora olacak gibiydi. Sevgi dolu ama çok da dikkatli olmayan anne babasının gözden kaçırdıkları, aklı kendinden büyük en yakın arkadaşının hayaller ardına gizlediği sırları, tuhaf kiracıların büyüleyici yaşamları ve çocukluğun tüm zorluklarıyla yüzleşirken tek dayanağı olan abisi Joe’nun tüm sustukları yüzünde
Nijeryalı bir ailenin çocuğu olan Akwaeke Emezi hem gençlere hem de yetişkinlere yönelik eserleriyle Ulusal Kitap Vakfı tarafından 35 yaş altı 5 yazar arasında gösterildi, romanları birçok saygın ödülde finale kaldı. On üç dile çevrilen, Amazon ve New York Times tarafından yayımlandığı yılın en iyi eserleri arasında sayılan Tatlısu ise Otherwise ve Ilube Nommo Ödülü’nü kazandı. Ada’nın içinde birbiriyle çatışan birden fazla ruh var. Ailesi ise çocuklarının bu durumuyla nasıl başa çıkacaklar, bilmiyorlar.
Bosna kökenli yazar Saša Stanišić’in 2019’da Almanya’da yılın kitabı seçilen romanı, hüzünle neşeyi, yaşanmış hayatla kurmacayı hemhal etmeyi başarıyor. Vatan, vatandaşlık üzerine, bir yerde yerli olmak üzerine... Avrupa, Doğu-Batı, Balkan üzerine... Hafıza üzerine... Hıristiyan veya Müslüman diye kaydedilmek üzerine... Büyükbabalar büyükanneler anneler babalar üzerine... Büyümek üzerine... Bir hayat hikâyesi, Köken. Köken, dağılan Yugoslavya’dan, harap edilen Bosna’dan Batı’ya sığınan bir ailenin, o aileni
Tükendi
Seyir eden misin, seyreden mi bu âlemde? Eksikliğin boş gözleriyle büyümüştü Mina... Küçük bir kızken bunu ilk fark ettiğinde, şaşırmıştı; olmayan her ne ise kalbinin orta yerinde, orada bir oyuk oluşturmuştu sanki. Bozuktu. Defoluydu. Büyüdü, genç bir kadın oldu ve bir karar verdi; "Madem eksiğim ben, bu eksikliği kapatacak olan malzeme başkalarında olmalı. Onların sözleri, onların ilgisi, onların tanımları, onların yorumları..." Aşklar da oldu yaşamında, kırgınlıklar, savruluşlar da... Kayb
Kıskançlık, Fransız yazar Marcel Proust'un edebiyat tarihine damgasını vuran Kayıp Zamanın İzinde adlı yedi ciltten oluşan nehir romanının beşinci cildi Mahpus'tan seçtiğimiz çok çarpıcı bir bölüm. Fonunda, aristokrasinin çöküşü ve orta sınıfın yükselişi dönemine denk gelen Üçüncü Cumhuriyet yönetimi altında gerçekleşen büyük toplumsal değişimlerin yer aldığı romanın bu bölümü, kıskançlık duygusunun en karanlık yanlarını ve yıkıcı etkilerini ustalıkla ele aldığı satırlarıyla bütünden farklılaşıyor. Ya
Parçalanmış bir hikâye nasıl anlatılır? Yavaş yavaş hikâyedeki herkese, Hayır, hikâyedeki her şeye dönüştürerek
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 500-520 / Aktif Sayfa : 26