Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 329 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6
Mustafa Necati Bursalı, Kâinatın Efendisi'nin Mübarek kızları ve cennet kadınlarının hanımefendisi Hz. Fatıma'nın hayatını anlatırken sürükleyici ve büyüleyici bir dil kullanıyor. Bu kitap, dünya ve cennet kadınlarının en üstününe ait Fâtıma-i Zehrâ (Radıyallahü Anha)'nın hayatından pırıltılar sunmaktadır. O Fâtıma ki, cennet ufkundan cihan toprağına düşen bir inciydi. O Fâtıma ki, Allah Resûlünün gözünün nuru ve sevinciydi. O Fâtıma ki, Nebiler Nebisinin mübârek vücudundan bir parçaydı. O
Çok zaman düşünmüşümdür: Acaba cehalet devrinin Ömer'i nasıl olmuş da, İslâm dinini kabul eder etmez, birdenbire inkişaf etmeye başlamış, kemalin zirvesine doğru tırmanmış, sonra Hazret-i Ömer (Radıyallahu anh) olmuş, aşere-i mübeşşereden olmuş, hülafâ-i râşidinden olmuş ve emirü'l-mü'minin makamına çıkmış. Ümit ederim ki, bu kitabı okurken İslâmı yaşayan bir insanın yükseldiği kemâl derecelerini görür ve İslâmiyetin hayat dini olduğunu bir daha anlayıp, hayatınızı İslâmiyetle hayatlandırırırsınız... Demek
Dünyevî ve uhrevî kurtuluşumuzun ana maddeleri şunlardır: 1 - Tashih-i İ'tikad, yâni inançları düzeltmek. Bu da Ehl-i sünnet mezhebine bağlı olmakla olur. 2 - Namazın ikâmesi 5 vakit namaz (erkeklerce) dâima cemaatle kılınacaktır. 3 - İbadeti yaratılışının hikmet ve sebebi bilmek, en büyük vazifemiz yaratıcımız olan Hak Teâlâ'ya ibadet ve kulluktur. 4 - İhlâs, yâni katışıksızlık. Allah Teâlâ'ya karşı daimâ ihlâslı olacağız. Sırf O'nun yüce rızâsı için ibâdet edecek, hayırlarda bulunacağız. 5 - İslâm dâvasın
İmam-ı Gazâlî, yaşadığı döneme damgasını vurmuş bir din âlimidir. Gazâlî'nin eserleri günümüzde de değerini korumakta, en çok okunan ve başvurulan İslamî temel kaynak eserler arasında yer almaktadır. İmam-ı Gazâlî'nin en büyük eseri olan İhyâ-u Ulûm'id-din, İslam dünyasında son derece önemli ve müstesna bir değere sahiptir. Her dönem Müslümanlar için ilk akla gelen başvuru kaynağı olmuş ve bu esere büyük güven duyulmuştur. Yüzyıllar boyunca Müslümanların ellerinden düşmeyen ve kitaplıklarında b
Allah´ın elçilerine karşı husumet cephesi kuran zalimlerin saflarını şeytan tertiplemiştir. Şeytan kumandasında peygamberlere karşı saf tutanlar, her zaman bozguna uğramışlar; nur ve iman karşısında ayakta durmamışlardır... Ecelin temzlik süpürgesi, her zalimin yuvasını bozmuş, her münkiri tahtından toprağa indirmiştir. Evet: Nusrat ve zafer rüzğarları, iman ufuklarından gelir... Hz. Aişe (R.A.) bir iman abidesidir. Hz. Aişeyi bütün yönleriyle bu kitapta izleyeceksiniz
Biraz geç kalmış da olsa, ülkemizde her geçen gün hayat damarımız olan Osmanlı Türkçesi'ne olan ilgi ve ihtiyaç kendisini daha fazla hissettirmeye başladı. Bu güzel his ve arayışın artık el yordamıyla değil, daha ilmî ve elle tutulup gözle görülür hale geçerek devam etmesinin zamanı da gelmiştir. Batılılar 1880'li yıllardan sonra, daha Osmanlı Devleti ayakta iken Osmanlı Türkçesi'ni öğrenmek ve öğretmek, bu arada keşfetmek üzere iyi çalışmalar yapmışlardır. Cumhuriyet devrinde ise bu sahada bu aziz millete
Mekkenin o eşsiz saadet devrinin arifesinde sâkinleri içinde en heybetli yiğitlerinden biri şüphesiz Hamza idi. Tabiat olarak, avı ve macerayı, yiğitliği sever, durgun bir hayattan hiç hoşlanmazdı. Av dönüşü Kâbeye kavuşmak, onu tavaf etmek ayrı bir haz verirdi ona. Nedendir bilinmez, içinden bir şeyler kopar, yüreğindeki yağlar erirdi tavaf ederken. Hamzanın bu avdan dönüşteki tavaf manzarası görmeğe değerdi, zira dağlara baş eğmeyen bir yiğit olan Hamzanın bu mütevazı tavrı onun kadar yiğitliği olmayan
Gümüş eyerli yağız atının üzerinde bir yiğitti Yavuz. Keskin bakışları ile; "Davranın yiğitlerim" diye haykınşında, sadece yiğitleri değil sancak ve tuğlar da şahlanıyordu. öyle bir saldırın ki diyordu, "düşman bile düşmanlığına doymasın!" Büyük bir cengin haberini veriyordu. Ya o cariye? Peri yüzlü, dal boylu, kalem kaşlı, al yanaklı cariye. Konuşunca gamzelerinde çiçekler açan, susunca gözlerinde doru kısraklar koşan cariye. Sarayın has odasına girdiği andan itibaren büyük bir aşkın haberini veriyordu. Ya
Türkçe Tercümesi ve Osmanlıca Aslı ile Abdullatif Harputi (1842-1916), dirayetli bir kelâm âlimidir. İlk derslerini, Harput Müftüsü Ömer Naimi Efendi 'den almıştır. Sonra Istanbul'a giderek Fatih medre-selerine devam etmiş, devrin müderris ve âlimlerin huzurunda icazet almak sure-tiyle erken bir yaşta "Beyazıt Medresesi " dersiamlığına atanmıştır. Onun bu ilmi otoritesi, Medresetü'l Vaizin ve Osmanlı Dârül Fünfın gibi devrin önemli ilim merkezlerinde müderrislik yapmasına imkân sağlamıştır. Hayatı 19. Asr
-YA Rabbi! Yarılayım da bu günahldrı içime alayım mı? Gökyüzü de: -YA Rabbi! Bu günahkArın üzerine yıkılayım mı? der. Allahü TeAIA ise şöyle buyurur: -"Kulumdan çekilin! Ona müsaade edin, mühlet verin. Onu siz yaratmadınız! Eğer siz yaratmış olsaydınız ona merhamet ederdiniz. Bekleyin. Belki teybe eder, günahlarını bağışlarım. Belki tevbesine iyilikler ikiye eder de günahlannı hasenata çeviririm' Işte Yüce Yaratıcının merhameti. Işte Rabbimizin kullarına nimeti. 'Şüphesiz ki Allah gökleri ve ye
Çocukluğum 1970'li yılların Ankara'sında geçti... Ankara, şimdilerin büyük bir kasabası gibiydi o zamanlar. Binadan çok boş alan vardı, yanı yöresi boş olurdu ulaşımı güç evlerin. Ana caddeden sonrası genelde toprak olmasına rağmen, bizim sokağa asfalt yollardan ulaşırdık. Sebebi sanırım Merkez Bankası Evleri idi. Merkez Bankası evleri, birer dönüm araziye kurulmuş, iki katlı, bakımlı ve zamanının en lüks binalarıydı. Rengarenk çiçeklerle bezeli, ağaçlarla, en çok da baharın müjdecisi, kendine has renkleri
şu içinde, bulunduğumuz dünyada ademoğlunun en önemli meselesi hiç şüphesiz ki gerçekten iyi insan olabilmektir. bir şeyi tahrip etmek, yıkmak çok kolay, yapmak ise çok zordur. iyi insan olabilmenin zorluğunu göze alabilmek yürek ister. Bu kitap size bu kahramanlığı ve cesareti sergileyebilmede önemli ipuçları sunmak için hazırlandı. Kitapta o kutlu mücadeleyi zaferle neticelendirmenin yollarını canlı örneklleriyle bulacaksınız.
Hasan-ı Basri rahmetullahi aleyh diyor ki; "Allah Teâlâinın ey imân edenler hitabını duyunca ona bütün dikkatinle kulak ver. Çünkü onun içinde ya yapman gereken bir emir ya da kaçınman gereken bir nehiy vardır: Şunu samimiyetle ifade etmek isteriz ki, Allah dostlarının bu ve benzeri hatırlatmalarını dikkate alarak yola çıktık. Burada ele aldığımız ayetlerin etraflıca okunarak anlaşılması niyetiyle işe başladık. "İnnemeilmü'minüne" lafzı ile başlayan ayetlerle "Yâ eyyühe'llezine âmenü" hitabıyla başlayan müb
İslam dini, cemaat ruhuna büyük bir ehemmiyet vermiş ve insanları irşad için câmide vâ'zı, Cuma'da hutbeyi dini bir vecibe kılmıştır. Hutbesiz Cuma namazının sahih olmayacağı düşünülecek olursa onun ehemmiyeti daha açık olarak anlaşılır. Dini bakımdan bu kadar mühim olan hutbe, şer'i hükümlere, ilme ve hikmete uygun olarak, açık ve düzgün bir ifade ile anlatılacak olursa; "Bazı beyan tarzında sihir vardır." Hadis-i şerifi gereğince ruhları teshir eder, kalpleri aydınlatır. Zira din, nasihat ile pâyidar olur
Tükendi
Kadın ve erkek, sahip oldukları becerileri evlilik sayesinde geliştirirler... Karşılaştıkları güçlükleri el birliği ile ortadan kaldırmaya çalışırlar... Eşler, kişisel ilgilerini ve akradaşlıklarını içtenlikle paylaşırlarsa, evlilik denilen görkemli serüven dünyanın e güzel gerçeği olur. Kadın da, erkek de, eskiden daha zor, daha kötü bir yaşam sürmek için değil, daha güzel, daha düzenli, daha insanca bir hayat için evlenirler. Kadına da, erkeğe de en çok yakışan ödül evliliktir. Eşler, bu ödülü elde etmek
Tükendi
Eserin yazarı İbrahim Halebi; miladi 15. Asırda yaşamış, ömrünü ilme vermiş, insanların fert, aile ve toplum olarak yaratıcının rızasını kazanabilmeleri için Kur'an ve Sünnete dayanarak yol haritasını ortaya koymaya çalışmıştır. Allah'ın kulları üzerindeki hukuk ve hududu, kulların birbirleriyle ilgili hukuku ve diğer canlılarla olan hukukunu ortaya koymaya gayret göstermiştir. Binlerce fıkhî meseleyi ihtiva eden Mülte?â'el-Ebhur; Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak okutulmuş, aynı zamanda kadıların
Türk Dilinin en son, en mühim ve mükemmel eseri hiç şüphesiz bütün bir insanlığa mâl olmuş olan Osmanlı Türkçesi'dir. Nitekim bu şive sadece Türkler için değil, bütün bir Osmanlı coğrafyası ve Müslüman milletler için de vazgeçilmez bir hazinedir. Zira o sadece bir milletin değil, bir medeniyetin vazgeçilmezidir. Bu irfan hazînesi ve hayat damarı bugün ve bu haliyle artık bize kendisini feth etmeyi âdetâ dayatmaktadır. Mâlumdur ki, harf ve dolayısıyla kültür değişikliği bir din ve medeniyet değiştirmek gibi
Yemen illerinden esen rahmet rüzgarı... İsmi Üves'ti... Yemen'in Karen Köyündendi... Annesinden başka kimsesi yoktu... Rasulullah'ı (s.a.v) görmeden Müslüman olmuştu.. Rasulullah (s.a.v) mübarek hırkasının ona verilmesini vasiyet etmiş ve Veysel Karani için; "Yemen tarafından rahmet rüzgarı estiğini duyuyorum." buyurmuştu. Hasretin bağrımı yakar Gözyaşlarım çağlar akar Ya Muhammed, Ey Can Ahmet...
'Resimlerle Herkes İçin Pratik Arapça' serimiz altı kitaptan oluşmaktadır. Bu seriyi yayınlamaktaki hedefimiz, Türkiye'de Arapça öğrenmek isteyen herkesin ağır gramer yükü altında ezilip yılgınlığa düşmeden temel kaidelerle dili pratik olarak konuşup anlamasını sağlamaktır. Bu yüzden bilgi yığınından ziyade bol tekrara önem verilmiştir. Konular; modern metodla, resimlerle açıklanmıştır. Ayrıca her dersin sonunda yeni kelimelerin okunuşları ve anlamları verilmiştir. Gerek ders ve gerekse alıştırma olarak ve
'Resimlerle Herkes İçin Pratik Arapça' serimiz altı kitaptan oluşmaktadır. Bu seriyi yayınlamaktaki hedefimiz, Türkiye'de Arapça öğrenmek isteyen herkesin ağır gramer yükü altında ezilip yılgınlığa düşmeden temel kaidelerle dili pratik olarak konuşup anlamasını sağlamaktır. Bu yüzden bilgi yığınından ziyade bol tekrara önem verilmiştir. Konular; modern metodla, resimlerle açıklanmıştır. Ayrıca her dersin sonunda yeni kelimelerin okunuşları ve anlamları verilmiştir. Gerek ders ve gerekse alıştırma olarak ve
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 329 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6