Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 982 kayıt bulunmuştur Gösterilen 940-960 / Aktif Sayfa : 48
et-Tedbiratu´l-Ilahiyye, Ibn Arabi´nin tefekkür dünyasını tanımamıza elveren bir tasavvuf klasiğidir. Şeyh-i Ekber bu eserinde Aristo´ya nisbet edilen "Sırru´l-esrar" adlı felsefi siyasetnmeyi tasavvufi açıdan yeniden yorumlamış ve gerek İslam kültürünğn cihanşümul karakteri gerekse kültürel özümlemenin metodu hakkında ilgi çekici bir misal sunmuştur. (Arka Kapak)
Tükendi
Sesim Bana Yetmiyor, Ali Haydar Haksal'ın 1987 yılı TYB hikaye ödüllü kitabı. Yazar bu kitabında köyden kente göç olgusunu, modernizmle beraber yalnızlaşan bireyleri ve kuşak çatışmasını işliyor. Tabiattan kopan hikaye karakterleri aynı zamanda özbenliklerinden de koptuğu için sadece kendilerine değil, eşyaya ve varlığa da yabancılaşıyor. Adeta, öyle bir zaman geliyor ki, sesleri kendilerine dahi ulaşamıyor
Tükendi
"Yüzün hep / eski bir İstanbul anlatır / gün olur kubbelerden biri / gün olur yolcusuz handır /ey çizginin pîri / sakalın Sinan´ın gençliği / hangi vak´a-nüvis yazdı bu tarihi" (Arif Ay, "Adı Hasan Aycın Olan Şiir"den)
Hasan Aycının otobiyografik yazılarını bir araya getiren Müşahedat Hayata Merhaba ve kendisiyle yapılan söyleşilerden oluşan Güneşin Altında ile başlayan Hasan Aycın Kitaplığı çizgi albümleriyle devam ediyor. Gözgü, Aycının Bocurgat, Gece Yürüyüşü, Asâ ve Kulbardan sonra beşinci ve yeni çizgi albümü. Başlığının kelime anlamı ayna olan albüm, Yunusun şu dizeleriyle açılıyor: Dost sûreti gözgüdürür / Bakan kendi yüzün görür.
Taşköprülüzâde Ahmet Efendi Osmanlı ilim tarihi yazımı bakımından önem taşıyan bir müelliftir. Bunun sebebi kendisinin biri "ilimler"i, diğeri ise "bilginler"i konu edinen iki büyük eser kaleme almış olmasıdır. İlimleri ele alan eseri Miftâhü´s-Sa´âde adıyla, bilginleri konu edinen eseri ise eş-Şakâyıku´n-Nu´mâniyye adıyla anılır. Her iki eser de aslında aynı projenin bütünleyici parçasıdır ve Osmanlı ilim tarihi için vazgeçilmez birer kaynaktır. Elinizdeki eser bunlardan ikincisi olup başlangıcından Kanuni
Tükendi
Tasavvuf İslâm´ın, gizli arketipleri somut sembollerle ifade eden içsel boyutudur. Kulun ibadeti de zanaatkarın çalışması da, sufiye her şeyin içinde bulunan hayatı anımsatır: Allah´ın çağrısına icabet etmek için gerekli hazırlığı. Bütün İslâm gibi, tasavvufun temelinde yatan da Varlığın Birliği ("Allah´tan başka ilah yoktur") ve Evrensel İlkörnek ("Muhammed Allah´ın elçisidir") ilkelerinden oluşan ikili öğretidir. Yaratılışın iniş yayı, insan ruhuna biçim verilmesi ve Arayışın yükseliş yayı boyunca gerçekl
Tükendi
İslam, Hristiyanlık ve Yahudilik temel vurgusunu, "mutlak hakikati kendisinin temsil ettiği" üzerine yapmıştır. Bu "tek gerçeklik" iddiası, söz konusu üç dinin müntesipleri arasında süreklilik arz eden fikrî ve itikadî bir mücadelenin kaynağını oluşturmuştur. Reddü l-hilâf ve faslü l-ihtilâf, dinlerin gerçeklik iddialarının 1800 lü yıllarda ne şekilde ve ne gibi argümanlarla desteklendiğini gösteren tarihî bir vesika olduğu kadar o dönemde yaşayan entelektüellerin bir tür zihin çözümlemesini de gözler önüne
Tükendi
Moğol istilâsı, Dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük istilâ hareketlerinden birisi sayılır. Bu istilânın İslam topraklarına ilişkin kısmı, İslâm Tarihinin son derece önemli ve en ilgi çeken olaylarındandır. Moğol istilâsını sadece Cengiz devrine tahsis etmek yanlış olur. Cengizin ölümünden çeyrek asır sonra torunlarından Hülâgû tarafından gerçekleştirilen ve Cengiz devrinde istilâ edilen toprakların yeniden işgali anlamına gelmekle birlikte, aynı zamanda Bağdatın zapt edilmesinin, Abbâsîler gibi uzun solu
Tükendi
Dr. Mustafa Alıcının Müslüman-Hıristiyan Diyaloğu adlı eseri fikir sahibi olmadan önce bilgi sahibi olmak isteyenler için kaçınılmaz bir fırsat sunuyor. Ülkemizde çok canlı tartışmalara konu teşkil eden dinler arası diyalog meselesi bu kitapla bilimsel bir zemine kavuşuyor. Eser meseleye, sosyo-kültürel yönünü de ihmal etmeden, kutsal metinler temelinde yaklaşıyor.
Tükendi
E.Nazif Gürdoğan´ın "dervişâne" üslûbuyla tutulmuş günlükleri insanı mekân üstü bir atmosfere taşıyor...
Tükendi
Çağımızdaki gibi insanların bilgelikle bilgiyi, bilgi ile malûmatı, mümkün ile zorunlu, geçici ile kalıcı olanı birbirine karıştırdığı ve hayatın meselelerini mühendisliğin tabirleriyle çözmeye kalkıştığı bir zamanda dünya, tarihin kaydetmediği yeni bir darkafalılık ve bağnazlık tipine sahne olmaktadır. Bu, mekanla değil zamanla ilgili bir taşralılıktır; çünki onlar için tarih, zamanlarını tamamlayıp kullanımdan kaldırılmış insani tekniklerin bir çetelesinden ibarettir; çünki onlar için dünya, içinde ölüler
Tükendi
"İslam düşünce tarihin boyunca ruh konusu din alimlerinin gündeminde yer tutmuş ve çok farklı yönlerde fikri egzersizlere imkan vermiştir. Her dönemin geçerli kültürü, felsefi kabulleri ruhla ilgili görüşlerde, eğilimlerde, yönlendirici ve belirleyici rol oynamıştır. İslam düşüncesine ait kelam, felsefe, tasavvuf, mezhepler tarihi literatürü bu manzarayı bize bütün renkliliği ile göstermektedir. Dolayısıyla İslam alimlerinin birbirinden farklı nitelikteki açıklamaları ve bu açıklamaların dini inançlarla bağ
Tükendi
Türkiye´de kurulan tek parti yönetiminin en önemli güvencesi ordu ve bürokrasidir. Devletin resmi kademelerine hakim olan bu iki kuvvet, tek parti düzeninde tasfiyeye yönelik girişimlerden her zaman rahatsız olmuşlardır. 1950´den bu yana yapılan değişikliklerle bürokrasi, tek parti ideolojisine bağlı mütecanis bir kitle olma niteliğini yitirmiştir. Buna karşılık orduda henüz köklü bir değişikliğin başladığı söylenemez. Yarım asrı aşan çok partili siyasi tecrübeye rağmen, vatandaş-devlet ilişkilerinde tek pa
Tükendi
İnsanın karanlık anlamlar dünyasına yirminci yüzyılda ışık tutanlardan biri de Freud olmuştur. Onun büyük başarısı, yalnızca insan ruhunun türlü devinim ve davranışlarının nedenlerini açıklamak değil, aynı zamanda yığılmış bulunan karmaşa durumundaki verileri bir düzen üzere inceleyip belli bir sisteme sokmuş olmasıdır. Freud katı bir determinist idi. Ancak bu düşünsel tutumunu zaman zaman yumuşatmasını bilmiş, her olasılığı bilimsel önyargısızlıkla incelemeye çalışmış ve yaşamının ilk döneminde vardığı kes
Hiçbir oyunumu belli bir düşünceyi kanıtlamak için yazmadığımdan, Gardiyan´la neyi anlatmak istediğimi kesinlikle söyleyemeyeceğim. Başka yazarların sevdiğim oyunları da, kolayca yorumlayamadığım, "Bu oyun yüzde yüz şunu demek istiyor" diyemediğim oyunlardır. Belki en iyisi, oyunu yazıp ortaya sürmekle yetinmek. Öyle ya, biri kalkar, "Söleyeceğin şeyler oyunda varsa, ne diye tekrar ediyorsun; yoksa, ne diye oyunun kendisine söyletmedin onları?" deyiverir; siz de, "Fazla söz batıldır"ı unutmanın cezasını çek
Tükendi
Oliver Leaman´ın, çevirisini sunduğumuz bu kitabı, ortaçağ İslâm dünyasındaki felsefî kavgalara bir giriş mahiyetindedir. Kitap, o dönemin felsefî çevrelerinde tartışma konusu olan, evrenin yoktan/yok iken yaratılışı, ruhun ölümsüzlüğü ya da diriliş, ahlâkın mahiyeti, doğal hukukla dinî hukuk arasındaki ilişki gibi bir dizi konuyu tartışmaktadır. Yazar, Fârâbî, İbn Sînâ, Gazzâlî, İbn Rüşd ve Musa İbn Meymun´un sözünü ettiğimiz bu ve ilgili konulardaki kanıtlarının oldukça geniş bir tahlilini vermektedir. Bu
Tükendi
Nicholson´ın İslam düşüncesi hakkındaki çalışmalarının merkezinde tasavvuf yer almaktadır. O´nun tasavvufa ilgi duymasının nedenlerine dair ipuçlarını, İkinci Dünya Savaşı esnasındaki bir radyo konuşmasında bulmamız mümkündür. O, şöyle der: "Çok iyi bilindiği gibi, sûfîlerin doktrin ve düşüncelerinin, İslam düşüncesi üzerinde büyük bir etkisi olmuştur. Büyük ölçüde sûfîler, değişik inançlara mensup insanların bulunduğu geniş bir alana yayılmıştır. Onlar, inanç gruplarına karşı, müsamaha ve karşılıklı anlayı
Tükendi
Jacob Burckhardt´ın İtalya´da Rönesans Kültürü ve Jules Michelet´nin Rönesans´ından sonra nihayet Walter Pater´in Rönesans Tarihi İle İlgili İncelemeleri de, neredeyse yüz elli yıllık bir gecikmeden sonra Türk okuyucusuna ulaştırılmaktadır. Yakın dönem insanlık tarihinin en esaslı kırılmalarından birinin cereyan ettiği, ziyadesiyle kritik, bir o kadar da problemli bir dönemi, W. H. Pater, kelimenin tam anlamında bir zihniyet tarihçisi olmasa da klasik eğitime sahip birinin birikimiyle ve kendine özgü dikkat
Tükendi
Turan Oflazoğlu yazdığı oyunlarla Türk tiyatro evreninde yankılar uyandırmış usta bir kalem. Lisans eğitiminden gelen İngiliz Dili ve Edebiyatı ve Felsefe alanlarındaki birikimini Washington Üniversitesi´nde aldığı tiyatro eğitimiyle taçlandırmış bir sanat ve yazın adamı. Kendisinin Kafka, Bergman, Hölderlin, Rilke, Shakespeare, Lorca, Nietzsche, Strindberg...gibi Batı´nın cins zekalarından yaptığı çeviriler, Türkçe´nin hakkını en ince kıvrımlarına kadar veren metinlerdir. Oflazoğlu´na hak ettiği ünü sağlay
Tükendi
Şiir ile din işaret ettiği metafizik gerçek bakımından ortaklık gösterir. Metafizik gerçeğin kalıcılığı, içimizdeki tanrısal olanın sürekliliğiyle ilgilidir; içimizdeki gerçek ölümsüzdür, şiir de bu metafizik gerçeği eline geçirirse ölümsüz gerçeği eline geçirmiş olur. Ama insanın bir metafizik çevresinde şâir olabilmesi, yani büyük şâir olabilmesi yine de tabiatın iç itilimiyle mümkün olur; bu ölçütümüzü bütün şâirlerimize uygulayabiliriz. Metafizik alanlara yöneliş şâirin kendinden, Ben’inden acı çekmesiy
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 982 kayıt bulunmuştur Gösterilen 940-960 / Aktif Sayfa : 48