Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 434 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
Artık öyle bir noktaya geldik ki, insanlar şahıslarına yöneltilen bir suçlamayı, mensubu oldukları topluluğun tümüne yöneltilen ağır bir suçlama olarak algılıyor. - Palto Aslında mühim olmayan adamların etrafında, onların mühim adam olarak görülmesini sağlayan insanlar sürekli var olmuştur. - Palto Hayatı boyunca bu sahne gözünün önüne geldikçe, genç adam elleriyle yüzünü kapatıp ağlardı. İnsan denilen varlığın ne kadar acımasız olabildiği, ince, kültürlü, terbiyeli kişilerde (aman Tanrım!), hatta toplu
Bize hiçbir şey yapılmadı, yalnızca tam bir hiçliğin içine koyulduk, çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhunu "hiçlik" kadar baskı altına alamaz. Muhtemelen kitabı hemen elime alıp okuduğumu düşüneceksiniz. Kesinlikle hayır! Önce bir kitabım olmasının sevincini yaşamak istiyordum. Cehalet, bütün alanlarda ortak olmak üzere evrenseldi. "Bu dünyada bir zamanlar bir Rembrant'ın, bir Beethoven'in, bir Dante'nin, bir Napoleon'un yaşadığı hakkında en ufak bir bilgisi bulunmayan birinin kendini büyü
Binbaşı Graf von Pfeil'in "Experiences of a Prussian Officer in the Russian Service During the Turkish War of 1877-1878" isimli eseri 30 Ağustos 1877'den, Rusların, İstanbul önlerinde konuşlandıkları San Stefano'dan Berlin Anlaşması sonrası Karadeniz yoluyla Sivastopol'a geçtikleri sürece kadar, çoğunlukla günü gününe tuttuğu notlardan oluşan tecrübelerini ve gözlemlerini kapsamaktadır. Tarihimizde 93 Harbi adıyla ünlü 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşının yukarıda bahsettiğimiz tarihler arasında Rumeli cephesind
Tükendi
Siyasal iktidara içkin bir kavram olan meşruluk, iktidarın, sistem içerisinde yapmayı düşündüğü yenilikler için olduğu kadar, siyasal muhalefet için de önemli bir problemdir. Osmanlı Devleti bu meşruluk sorununu İslâm dini ve adalete müracaatla aşmaya yönelmişti. İmparatorluğun kurtuluşu için zorunlu görülen hürriyet ve anayasa talepleriyle belirginlik kazanan tüm yeniliklerde İslâmî kavramların kullanılması dikkate alındığında dinin sistem açısından ne kadar önemli bir meşruluk unsuru olduğu daha iyi fark
Tükendi
Çok kısa bir süre içersinde, çok geniş bir coğrafyada yaygınlık kazanan İslam, bu hızlı yayılmanın getirdiği sorunların üstesinden nasıl gelmiştir? Bu geniş coğrafya içinde önceden varolan atıl kapasiteyi nasıl harekete geçirmiş ve o günün şartları içinde çok büyük boyutlara ulaşan ekonomik canlılığı nasıl sağlamıştır? Fethedilenlerle fatih arasındaki ilişki nasıldı? Kültürel etkileşimin boyutları nelerdi? Çok yanlı bir kültürel geçişiminin olduğu bu ilişkiden İslam toplumu nasıl etkilenmiştir? Bu ve benzer
Tükendi
Aliya İzzetbegoviç, İslam Deklarasyonu adlı kitabı dolayısıyla yargılandığı Saraybosna İslamcılık Davasında (1983) kendisini yargılayan Sosyalist Yugoslavya Cumhuriyeti'nin yargıçlarına şu sözlerle karşılık vermiştir: "Ben bir Müslümanım ve öyle kalacağım. Kendimi dünyadaki İslam davasının bir neferi olarak telakki ediyorum ve son günüme kadar da böyle hissedeceğim. Çünkü İslam, benim için güzel ve asil olan her şeyin diğer adı; dünyadaki Müslüman halklar için daha iyi bir gelecek vaadinin ya da umudunun, o
Sosyoloji zor zamanlar geçiriyor. Sadece ülkemizde değil, başka yerlerde de kredisinin çoğunu tüketti. Sosyolojinin entelektüel ve siyasal borsadaki bu düşüşünün sorumlusu, önemli oranda bizzat sosyologların kendileridir. Sözgelimi profesyonel, akademik sosyoloji, gerçeklikte olduğundan ve olabileceğinden daha fazla bilimsel davranmaktadır. Mümkün olmadığı gibi, gerekli de olmadığı halde sosyologların çoğu araştırma tekniklerini tam ve keşinmişçesine sunarak doğa bilimlerini maymunca taklit etmektedir. Sık
Tükendi
O, Allah`ın, insanlara, dünya ve ahiret hayatlarını esenlik yurdu` (Yunus, 10:25) kılacak yolu göstermek için gönderdiği elçilerinin sonuncusu Hz. Muhammed (s)`den başkası değildi. Söz konusu olay ise, O`nun, Allah`ın elçisi olarak seçildiğini bildiren ve böylelikle insanlara mutlak hakikâtleri bildirme sürecini başlatan vahiyle ilk defa muhatap oluşuydu. Bu olayı, yani ilk vahyin gelişini takiben, kıyamete kadar ki zaman içerisinde yaşayacak bütün insanlar için gerçek mutluluğun, adaletin, huzurun, güvenin
Tükendi
Bu kitapçıkta boyutları farklı iki taslak var: İlki, daha uzun, olaylar ve örnekler bakımından daha zengin. Bütün olarak basılması için uzun bir zaman gerekti. Az çok uzmanlaşmış okuyucular bile yanlış anlayabilir bu bölümü. Filhakika, amaç, ne bilginlere seslenen bir telif kaleme almaktı, ne de bir çırpıda okunacak hafif siklet bir deneme. Biyografik ayrıntılar ve Batının İslam doğu ile ilgili görüşlerinin tarihini merak edenler başka kitaplarda daha bol bilgiler bulabilirler. Ben bu bilgi yığınından sadec
Tükendi
Yapıcı-eleştirel yaklaşımıyla ümit verici ve yenilikçi düşünceye başlangıç yapan Taha Abdurrahman, entelektüel bütünlüğüyle kayda değer bir külliyat ortaya koymuştur. Bilgi Ahlaktan Ayrıldığında, Taha Abdurrahman'la yapılmış söyleşilerden oluşuyor. Kitap düşünürün, düşünce, modernlik, gelenek, ahlak, modern okumalar, felsefi miras, ifade hürriyeti gibi çağdaş tartışmalar konusundaki olağanüstü birikimini yansıtıyor. Tam da bundan ötürü Taha Abdurrahman'ın temel tezlerinin ve kavramlarının değişik bağlamlard
Tam adı Zâdü'l Meâd fî Hedyi'l-İbâd'dır. İbn Kayyım, bu eserinde Hz. Peygamber'in sîretinden hareketle akaidi, hadisi ve fıkhı birleştiren yeni bir telif türü denemiştir. Hz. Peygamber'in sîretinden bahsederken onun söz, fiil ve takrirlerini hayatıyla ilişkilendirip anlatmıştır. Eser ilk bakışta bir siyer kitabı gibi görünse de müellif ona bazen akaid, bazen fıkıh, bazen de âdâb kitabı hüviyeti kazandırmaya çalışmıştır. Eser uzunca bir mukaddimenin ardından Resullullah'ın (sav) biyografisiyle başlar. Eserde
Tükendi
Ertesi gün dünyanın en öte uçlarından gelmeye başladılar: Krallar ve cumhur reislerinden gelen, sanatkârlardan, işçilerden, beşeriyet davası uğrunda kendilerini can ve gönülden sarf edenlerden telgrafla gelen tuhfeler ve sitayişler. Mohandas Gandhi yalnız Hindistan'ın malı değildi, bütün dünya insanlarınındı. Arkasından kalan hiçbir malı yoktu, yalnız eskimiş bir çift sandal ve gözlüğünden başka... Ama hiç kimse onun kadar mebzul hediyeler dağıtmamıştı. O büyük bir milletin hürriyetini satın almış ve insanl
Böyle bir güç Küçük Prens'i heyecanlandırdı. Kendisi ona sahip olsaydı sadece kırk dört kez değil, yetmiş iki kez hatta yüz ve hatta iki yüz kez güneşin batışını seyredebilirdi; sandalyesini hiç kımıldatmadan. Terk ettiği küçük gezegenini anımsayıp biraz üzüntü duydu ve kraldan bir iyilik yapmasını istemek için tüm cesaretini topladı: -Güneşin batışını seyretmek isterdim. Lütfen benim için güneşe batmasını emredin. -Bir generale, kelebek gibi bir çiçekten diğerine uçmasını veya bir trajedi yazmasını ya da b
Allah'a gerektiği şekilde ibadet ederek onun istediği seviyeye yükselebiliriz. Şüphesiz ki ona gerektiği şekilde ibadet etmedikçe onu hakkıyla tanımış olmayacağız. İçinde bulunduğumuz durum ve şartları bilinçli bir şekilde kavrayarak ve çağımızın metot ve yöntemlerini tanıyarak onun seviyesine yükselebiliriz. Şüphesiz ki Allah, zamanını tanıyan ve bir yöntem üzere kararlılıkla ilerleyen kulunun önünü açar. Çağımızın kültür ve medeniyetini tüm yönleriyle kapsamlı bir şekilde araştırma ve inceleme sonrasında
Bugün, aradan geçen yıllar sonra o güzel rüyadan geriye etrafımda görünmez kanatlar gibi duran acı dolu anılardan başka bir şey kalmadı. Bu acı kalbimin derinlerini kederle sarıyor ve gözlerimin yaşlarla dolmasına neden oluyor. Benim sevgili, güzel Selmam öldü. Ondan geriye benim kırık kalbim ve onun mezarını çevreleyen servi ağaçlarından başka bir şey kalmadı. O mezar ve bu kalp Selma'dan geriye kalan, ona tanık olan iki şeydir. Ah bugün Beyrut'a dağılmış olan çocukluk arkadaşlarım, çam ormanının yanındaki
Thornton Wilder'ın en unutulmaz karakterlerinden biri olan George Marvin Brush ile tanışın. Gezici bir ders kitabı satıcısı olan Brush, iyi bir yaşam sürmeye kararlı olan ateşli bir "dinsel dönüşüm"dür. Bu tutkulu dönüşümü yüzünden, üzücü ve bazen komik sonuçları olan seyahatleri onu arabalar, sade evler, bankalar ve kamp alanları ile Teksas'tan Illinois'e "Amerika'nın ruhuna" ulaştırır. Thornton Wilder'ın dördüncü romanı olan Cennet Yolunda (1935) tazeliğini her dönemde korumaya devam etmiştir. Ezra Pound'
İslam davetçilerinin yardımcı etkenlere aldanıp da tam anlamıyla hazırlanmayı, yanlarına yeterli azığı almayı ihmal etmemeleri gerekmektedir. Ancak, bu "azık" nedir? O, tek azık olan takva azığıdır. O, Allah'ın hakikatinin bilincinde olmaktır. O, doğrudan Allah ile irtibatlı olmaktır. Allah'ın verdiği söze mutlak olarak inanmaktır. "Müminlere yardım etmek ise bizim üzerimize bir haktır." (Rûm: 47). Bütün iş, mümin topluluğun Allah'ın kudretinden destek alarak yoluna devam etmesi ve Allah'ın vaadi dışında bi
Mekân, insanoğlunun vazgeçilmez bir parçası olarak kuşatıcı ve var edici bir role sahiptir. Doğup büyüdüğü topraklarla arasında güçlü bağlar bulunan insanlar, daha sonraki zamanlarda farklı mekanlarla da yakınlık kurar. Şüphesiz herkesin bir şehri, bir memleketi; sevinçlerini ve acılarını yaşadığı yerler, özlem duyduğu diyarlar, ekmeğini yediği topraklar vardır. Yahut baskı ve acılar karşısında terk ettiği bir evi barkı, yıllarca dönemediği bir yurdu ve ruhunda bir yara olarak kalan "yersizliğin yurtsuzluğu
Günümüzde Mukkadime adlı eseri ile bilinen ve üzerine onlarca eser kaleme alınan düşünür İbn Haldun'u okumak ne anlama geliyor? Hem tarih hem de toplum görüşünün farklı eğilimleri bağdaştıran bir sosyal bilim kuramına açık olduğunu dikkate alarak onun tezlerinin sosyal bilim tartışmalarına ve toplumsal krizleri aşma sürecine katkı sunabileceğini söyleyebilir miyiz? İbn Haldun yapı ve fail ilişkisini diyalektik bir süreç olarak değerlendirmemizi mümkün kılar mı? Sosyal bilimlere ve İbn Haldun'a dair araştır
Düşünce hayatımız uzun yıllardır aynı meselelerin benzer konuların etrafında dönüyor. Batı medeniyetine yenilmenin, siyasi istikrarsızlıkların, iktisadi bunalımların derinleşmesiyle başta Türkiye olmak üzere İslâm âlemi ciddi zorluklar yaşıyor. Korkularımız, kaygılarımız yenilenmeyi, düşünce ve kültür hayatını zenginleştirmeyi, sorunlarımızı çözecek program tekliflerini engelliyor. Ercan Yıldırım "Ülkesini Arayan Gelecek" kitabında düşünce dünyasında yer bulan ve fakat siyasi kaygılarıyla yüklü bakış açısı
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 434 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4