Irmağın Karadeniz'e döküldüğü yerde çok yaşlı söğüt ağaçları vardı. Bu ağaçların altından kıvrıla kıvrıla ince, beyaz bir keçiyolu geçer, geceleri küçük pencereleri kedi gözü gibi parlayan küçücük eve giderdi. Evin avlusunu otlar bürümüş, balkabakları, su kabakları çit boyunca yayılıp gitmişlerdi.Bir gün evin sahibi balıktan dönünce, balık ağlarını kurusun diye otların üstüne serdi.

Dinleyin ey, dinleyin de kıssadan hisse kapın. Her ne kadar ‘söz gümüş, sükût altındır’ deseler de, her duyduğunuza hemen inanmayın. Yerinde söylenmiş her sözün, altından bile değerli olduğunu unutmayın. Öyle ya, insan konuşa konuşa, hayvan koklaşa koklaşa... Şimdi gelelim masalımıza. Bu kitabın yazarı Şükran Farımaz, söze böyle başlıyor. Edebiyatımızın usta öykücülerinden biri olan Farımaz’ın çocuklar için yazdığı ikinci kitap bu elinizdeki Güzel Şarkılar Kitabı. Halk masallarımızdan yola çıkıyor sevgi

Ramona, yedi yaşında; ikinci sınıfa gidiyor. Annesi, babası, ablası Beezus, bir de yaşlı kedileri Puşu Puşu ile birlikte yaşıyor. Tüm aileyi mutlu gördü mü, o da mutlu. Keşke işten çıkarılan babası eskisi gibi kahkahalar atabilse; annesi bu kadar kaygılı görünmese; ablasının yüzü gene gülse; puşu puşu gene iştahla yese mamasını. (Arka Kapak´tan)

Altı kitaptan oluşan bu dizinin kahramanı Manolito, başından geçen ilginç olayları anlatmaya devam ediyor. Bu ikinci kitapta, annesi, Manolito´ya çok ağır bir ceza veriyor: Küçük dostumuz, hafta sonu televizyon izlemeyecek, dakika başı "Peki ama şimdi ben ne yapacağım?" diye sormayacak, Kardeşine Şapşaliko demeyecek, arkadaşlarıyla parka gitmeyecek, on beş gün boyunca haftalık harçlığını almayacak, önüne konulan zebze yemeklerini "Ne iğrenç şey bu!" demeden yiyecek, sofranın kurulmasına da, kaldırılmasına d

Manolito babasının kamyonuyla üç gün sürecek bir yolculuğa çıkıyor. Annesinin hazırladığı kocaman bir bavulla. Manolito, babasının yanına oturur oturmaz kendini gezegenin en önemli kişisi gibi hissediyor. O artık bir kamyon sürücüsünün yardımcısıdır. Taşıdıkları da gizli bir yüktür. İşin içinde bir de gizemli paket vardır. Manolito´nun bu yeni serüveni oldukça ürkütücü. Neden mi? Çünkü Manolito kaçırılıyor. (Arka Kapak)

Peter Pan’ı Walt Disney’in yaptığı çizgi filmden de bileceksiniz. Ansiklopedilere bile geçmiş bir masal kahramanı Peter Pan. İskoçyalı ünlü roman ve tiyatro yazarı Sir James Matthew Barrie’nin yarattığı bu kahraman, kuşlarla perilerin arasında kalabilmek için büyümek istemeyen, kuşlar gibi uçabilen bir çocuk. Daha yedi günlük bir bebekken pencereden uçup giden kanatsız bir çocuk. Sir James Matthew Barrie, bu sevimli kahramanı, 1902’de kaleme aldığı Peter Pan ile Wendy adlı bu elinizdeki masal kitabında canl

"Şeytanın Altınları"nda yedi masal-şiir bulacaksınız. Masalları "Grimm Kardeşler" yazdı, şiirleri ben yazdım. Bunu yaparken masallara bağlı kalmadım. Konularını aldım, o konuları yeniden işledim. İki sayfalık bir masal, sekiz on sayfalık bir şiir oluverdi. Sevecek misiniz, bilmiyorum. Amacım, sizlere birşeyler iletmek olduğu kadar, Grimm Kardeşler´e yüzyıllar sonra gönülden bir teşekkür göndermekti. -Ülkü Tamer- (Arka Kapak)

Thomas Brezina´nın çocuklar için yazdığı kitapları, dünyanın dört bir yanında 13 milyondan çok çocuk okumuş. 10 kitaptan oluşan Sevimli Canavarlar dizisinin ilk kitabı olan Yeşil Korku Tünelindeki Sır´da, kahramanlarımızla tanışmıştınız. İkinci kitap: Canavarlar Okulda, kahramanlarımızın yeni bir serüvenine yer veriyor. Canavarların gizlendiği Yeşil Korku Tüneli satışa çıkarılmıştır. Max, başkalarına kaptırmamak için tüneli satın almaya kalkışır. Ancak bunun için para gereklidir. Bu parayı bulmanın yolların

Eski bir lunaparktaki, artık kullanılmayan ´Korku Tüneli´ne yerleşen yeryüzünün son canavarları, 10 yaşındaki Max ile dost olurlar. Herkesten, özellikle de kendilerini yakalayıp bir ´canavarlar sirki´ kurmak isteyen Karla Kapkaç´tan gizlenmek zorunda kalan bu canavarlarla onlara yardım eden Max, serüvenden serüvene koşarlar. Gizli Görev adlı bu serüvende de tuhaf bir adam, bir gün ´Korku Tüneli´ne yeşil bir paket bırakıp ortadan kaybolur. Max´la arkadaşları paketi açtıklarında, içinde gizemli bir mesaj bulu

Sevimli Canavarlar ve Max, Korkunç Aile adlı yeni bir serüvenle yine karşımızda. Max, annesiyle babasının kendisine değil de ablası Dodo´ya inanmalarından da, ablasının kendisine kötü davranmasından da bıkmıştır artık. Evden kaçmaya, korku tünelinde yaşayan canavar dostlarının yanına sığınmaya karar verir. Gider, ama orada kimseyi bulamaz. Çaresizlik içinde evine dönerken, sokakta bir küçük köpekle karşılaşır. Alıp eve götürdüğü köpeğe Drakula adını verir. Evdekiler, önce köpeği istemeseler de sonunda kalma

Uçaktaki İskelet, Sevimli Canavarlar dizisinin beşinci kitabı. Kahramanımız Max´ın annesiyle babası üç gün sürecek bir yolculuğa çıkacaklardır; ancak Max´la ablası Dodo´ya göz kulak olsun diye eve Tombiş Teyze´yi çağırmaları, iki çocuğun da hiç hoşuna gitmez. Sıkı düzen meraklısı bu titiz teyze, üstelik ağza alınmayacak kötü yemekler pişirmektedir. Öte yandan, Max´ın ´Kiralık Canavar Şirketi´ni arayan bir genç kadın, dans eden bir iskelet kiralamak istediğini söyleyince, bizim kafadarlar, kendinlerini yeni

Angel Karaliyçev, Bulgaristan´ın ve dünyanın büyük masal ustalarından biri. ´Balkanların Andersen´i´ diye anıyorlar onu. Yazdığı masallar dünyanın pek çok diline çevrilmiş. Köylü bir ailenin çocuğu. Sevgi, dostluk, kardeşlik, dayanışma, bu büyük masalcının ana konuları. Yazdığı masallardan seçme yapıp sizler için iki kitap hazırladık: biri, elinizdeki Küçük İzo Mizo, biri de Açgözlü Turnabalığı. Doğanın sesiz güzelliği içinde ekmeklerini alınteriyle kazanan güzel insanlar, sevgilerini birbiriyle bölüşen hay

Şimdi yine evlerine dönüyorlardı. Evlerinin olduğu liman binlerce fırtına dalgasının ötesindeydi. Yine gece oldu. Küçük Kaptan, trompetini küçük dudakları arasına yerleştirdi, aya doğru üfledi: ta-ran-ta-ra! Ay, parlak bakırdan yapılmış gibiydi, ama önüne bir bulutun geçmesiyle ışıkları birdenbire soldu. "Fırtına çıkıyor!" dedi Küçük Kaptan. "Ateşi parlatın!" Tombul Podgy, hemen ocağa üflemeye başladı, taa altı kovadan yapılma bacadan bulut gibi dumanlar çıkana kadar. Küçük tekne, dalgaları yararak büyük bi

"Kankardeşim Dorutay", bir "Köroğlu" öyküsüdür. Yoksulların koruyucusu, halkın savunucusu olan Köroğlu, Çamlıbel´i yurt edinip zalim beylere kafa tutarken, yanında, kendisine inanmış tam kırk yiğidi vardı. İşte bu kırk yiğitten biri de Demircioğlu idi. Karanlık güçlerin 1980 yılında öldürüp susturduğu değerli yazarımız Ümit Kaftancıoğlu, çocuklar için yazdığı "Kankardeşim Dorutay" adlı bu öyküsünde, işte bu kırk yiğitten biri olan Demircioğlu´nun öyküsünü anlatıyor. (Arka Kapak)

Erdoğan Tokmakçıoğlu çok yönlü bir sanatçı. Öykücülük, romancılık ve araştırmacılığının yanısıra çocuk edebiyatı da yazarın yoğun olarak uğraştığı bir alan. "Zurna Çalan Kuş"ta birbirinden güzel ve özgün on çocuk öyküsü yer alıyor. Arı-duru Türkçesi, ilginç konularıyla çocukların olduğu kadar koca bebeklerin de beğenisini kazanacak on yeni öykü... "Zurna Çalan Kuş"un Türk çocuk edebiyatında saygın bir yeri olacağına inanıyoruz. (Arka Kapak)

Erdoğan Tokmakçıoğlu, edebiyatımızın usta öykücülerinden biri. Çocuklar için de şimdiye dek yirmiye yakın kitap yazmış ünlü bir yazar. Ülkemden Hayvan Masalları adlı bu kitabı için "En sevdiğim kitabım" diyor. Bu kitabında, kahramanları hayvanlar olan birbirinden güzel masalları o ustaca anlatımıya önümüze sererken, hayvan sevgisiyle birlikte asıl insansevgisini temel alıyor. Barışı, kardeşliği, dayanışmayı, esenliği, mutluluğu yansıtıyor masallarında. Bu kitaptaki masallar ülkemizin masalları. İlk kez bir

Kuyruklu Masallar, ünlü tiyatro yazarımız Güngör Dilmen’in çocuklar için yazdığı ikinci masal kitabı. Güngör Dilmen bu masalların kimini, çocukken dinleyip sevmiş, kimini araştırıp bulmuş, kimini de kendisi yazmış. Bu masalların bütün kahramanları kuyruklu hayvanlar: kaplumbağa, kurbağa, ahtapot, yengeç, kırkayak, yunus, orkinos, leylek, yılan, bukalemun, kertkenkele, keklik, karga, uskumru, timsah, salyangoz, serçe, saka, sığırcık, kumru, at, eşek, katır, fil, horoz, tazı, akbaba, domuz, ağaçkakan, ağaçkur

Ders yılı sona erdi. Okullar kapandı. On bir yaşındaki haylaz Manolito, matematik dersinden bütünlemeye kaldı. Okulu sık sık asmanın doğal sonucu tabii. Tatil de böylece güme gitti. Aslında ailenin tatile gidemeyiş nedeni bu değil. Tatile para ayrıcak güçleri yok da ondan. En yakın arkadaşları bir yerlere gidip dinlenirken, eğlenirken Manolito, mahallede tek başına kalmanın sıkıntısını yaşıyor. O da sıkılmamak için elinden gelen yaramazlığı yapıyor. Neler mi yapıyor? Hayır bunu söylememeliyiz. Ama o sıcak y

´Yeni aynası ve yenilenmiş cilasıyla bembeyaz, pırıl pırıl dolap, içinden çıktığı buruşuk kahverengi kâğıdın ortasında duruyor, yıkıntıların arasından yükselen küçük bir yapıya benziyordu. Omri, odanın kapısını açtı, içine anahtarı koyup mühürlediği zarfı aldı. Yırtıp açtı; solmuş, bükülmüş bir kırmızı kurdelenin ucuna takılı anahtarı çıkardı. Anahtarın gümüş değil de kurşundan olduğunu görmüştü. Kurşun yumuşaktı. Belki de onun yumuşaklığı, esnekliği sayesinde değişik deliklere uyuyordu anahtar. Acaba Omri´

´Marinka ile Podgy, trompet sesini duyar duymaz sıçradılar. Islak kumların üzerinde yalınayak tekneye doğru koştular. Gecelikleri rüzgarda uçuşuyor; dalgaların damlacıkları yüzlerine çarpıyordu. "Geliyoruz!" diye bağırdılar. Ama duyuramadılar seslerini. Dalgaların gürültüsü seslerini bastırdı. Uzaklardan büyük bir dalga kabardı, tekneye doğru gelmeye başladı. Marinka ile Podgy tam küpeşteye tutunup kendilerini güverteye atmışlardı ki, dalgada Hiçbatmaz´a yetişti, onu denize sürükledi.´ Hiçbatmaz adlı tekne