Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 51 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
GOTTFRIED WILHELM LEIBNIZ 1646da Leipzigde doğdu. Babası üniversitede ahlak profesörüydü. Parlak bir çocuk olarak Leibniz hem Yunan ve hem de Skolastizm felsefelerini inceledi, ve kendi anlattığına göre on üç yaşında İken Suárezi başkalarının romansları okumaya alıştıkları kolaylıkla okuyabiliyordu. On beş yaşında üniversiteye girdi ve James Thomasiustan dersler aldı. Bacon, Hobbes, Gassendi, Descartes, Kepler ve Galileo gibi modern düşünürler ile tanışarak onlarda daha iyi bir felsefenin örneklerini buldu.
Tükendi
Yararcılık olarak bilinen dünya görüşü Fransız Aydınlanmasının ve İngiliz Görgücülüğünün izdekçi düşüncelerinin ahlak ve törellik alanında uygulanışıdır. Yararcılığın temel varsayımı insan doğasında haz ve acının belirleyiciliği ve evrensel bencilliktir. Birey davranışında özgür değil ama tutkularının kölesidir. Ahlak felsefesi ya da törebilim buna göre Bentham tarafından "insanların eylemlerini çıkarları söz konusu olanlar payına olanaklı en büyük mutluluk niceliğini üretmeye yönlendirme sanatı" olarak tan
Tükendi
Aydınlanma ancak yaygın ve boğucu bir Boşinanç yaratabilen, daha doğrusu İnancı Boşinanca döndürebilen bir ekinsel iklimde doğabilirdi -inancını dünyasal putlardan gökyüzüne yükselten ve içinde duyuncun ussallığını olgunlaştırmakta olan bir süreçte değil. Bu yüzden Aydınlanma tipik bir Avrupa fenomenidir, çünkü tıpkı karşısavı olduğu Boşinanç gibi henüz yüreğin duyarlığından yoksun olan Aydınlanma da usun eşit ölçüde duyunçsuz belirişidir. Avrupa tarihte aralarında din ve felsefe de olmak üzere tüm birincil
Tükendi
Ama daha dikkatli bir düşünme bize özel görelilik kuramının bizi etheri yadsımaya zorlamadığını öğretir. Bir etherin varoluşunu kabul edebiliriz; ancak ona belli bir devim durumu yüklemekten vazgeçmeliyiz, e.d. soyutlama yoluyla ondan Lorentz`in henüz ona bıraktığı son mekanik özelliği uzaklaştırmalıyız. Genel görelilik kuramının etheri kendisi tüm mekanik ve kinematik niteliklerden yoksun olan, ama mekanik (ve elektromanyetik) olayları belirlemeye yardım eden bir ortamdır. Toparlarsak, diyebiliriz ki gen
Tükendi
... Alexandre Koyre bu çalışmasında modern kozmolojinin, bu en yalın doğa biliminin ilkin Katolik ve ardından Protestan korku ortamında nasıl acılı bir doğum yaşadığını, nasıl özürlü doğduğunu gösterir. Newtonculuk tarafından sakatlanışından sonra, pragmatik fizik bugün de Hıristiyan Batı uygarlığının usdışı bütününe ait eşit ölçüde usdışı bir bileşendir. Bilimsellik ve gerçeklik en son, ama en son kaygısıdır. Bir evrensel açgözlülük, evrensel türesizlik, evrensel sadizm düzeni ile uyum içinde, başlıca işle
Tükendi
Kuşkucu David 1748`de `Ulusal Karakterler` konusunda yazarken şunları belirtir: "Negroların ve genel olarak tüm insan türlerinin (çünkü dört ya da beş ayrı tür vardır) doğal olarak beyazlardan aşağı olduklarından kuşku duyma eğilimindeyim. Hiçbir zaman beyazdan başka herhangi bir tende uygar bir ulus olmamış, ne de giderek eylemde ya da kuramsal düşüncede seçkin herhangi bir birey olmuştur. Aralarında hiçbir becerikli üretici yoktur, hiçbir sanat ve hiçbir bilim yoktur. Öte yandan, beyazların en kaba ve en
Tükendi
Hobbes büyük İngiliz `felsefecisi`dir. Şu nedenlerle: 1. Avrupa`da düşünen her insanın despotizme başkaldırmaya başladığı bir dönemde, Kralların Saltık Yetkeciliğini savunmayı sürdürmüştür. 2. Yalnızca cisimsel/özdeksel şeylerin varlığını kabul ederek ve aynı zamanda Tanrının varlığını da kabul ederek, Tanrının da cisimsel olduğunu ileri sürmüştür. 3. Yine, insan ruhu da `doğal bir cisim` olduğuna göre, insan tutkularından doğan sonuçların irdelenişini, `törebilim` dediği şeyi, `fiziğin` bir alt dalı olara
Tükendi
Nietzscheye göre Avrupa bilinci bütün değerleri yalnızca Hıristiyan değerler olarak, aslında dinsel değerler olarak tanıdığından, Tanrının ölümü tüm değerlerin de ölümü anlamına geldi. Nietzsche bu değerlerin gerçek değerler olmayabileceğini düşünmedi. Gerçekten de Hıristiyanlık ya da daha doğrusu Protestanlık Avrupanın değerler dizgesinden başka birşey değildi, ve düşüncenin onuruna Nietzschenin bunları sorgulaması gerekiyordu. Ve Protestan değerlerin kendi içlerinde nihilizmi barındırdıklarını bulmalıydı.
Tükendi
Çağdaş ruhbilimin temelinde üç yüzyıldan daha uzun bir sürelik araştırma ve kurgu birikimi yatmaktadır-her zaman özgün, sık sık gözüpek, zaman zaman yanlış. Bu kitap Descartes`tan Skinner`e hayranlık verici bir bireyler galerisi içinden bu saygın bilimin evrimini izlemektedir. Öncülerden kimileri kılı kırk yaran deneycilerdi-Hermann Helmholtz`u düşünün. ki genç yaşta sinir dürtüsünün hızını ölçebilen bir alet geliştirmiş ve bundan birkaç yıl sonra insan görüşünün doğası üzerine dikkate değer bir araştırmala
Tükendi
"Sanatın evrenselliği tikel bir sınıfın dünyasında ve dünya görüşünde temellendirilemez, çünkü sanat somut bir evrenseli, insanlığı (Menschlichkeit) öngörür ki, hiçbir tikel sınıf, giderek proletarya, Marx`ın `evrensel sınıfı` bile ona katılamaz. Sevinç ve üzüntünün, kutlama ve umutsuzluğun, Eros ve Thanatos`un acımasızca içiçe geçişleri sınıf savaşımının sorunlarına çözündürülemez." "Tek-Boyutlu İnsan" ve "Eros ve Uygarlık" başlıklı kitaplarıyla tanınan Herbert Marcuse (1896-1979) Frankfurt Okulu`nun kuruc
Tükendi
Tek-Boyutlu İnsan tarihin ödünç değerleri üzerine kurulu "Protestan" ya da "Batı" uygarlığının özdeksel gönenci ile bağdaşmayan törel yoksulluğunu, uygarlaşmayan uygarlığını sergileyen bir duyunç başyapıtıdır. Tek-boyutlu insan bir soyutlama değil ama düşüncesiz-değersiz imgesi ile hergün karşılaştığımız Protestan Amerikalıdır: Zencileri, Katolikleri ve Azınlıkları arı ekininden dışlayan özgür yurttaş: Sorumluluğunu kaldıramadığı bir özdeksel güç ve gönenç üretmiş, yalnızca kendi dünyasını değil ama bütün d
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 51 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3